Çarşamba, Haziran 26, 2024

İran Parçalanırsa…

Azerbaycan sınırında Kız Kalesi barajı İran ve Azerbaycan’ın ortak projesiydi. Barajın açılışına iki devletin cumhurbaşkanları ve bakanları katıldı. İran ile Azerbaycan’ı birbirinden ayrıştırmak için yapılan çabalara yanıt olarak iki ülke dostluğunu geliştirici bir açılıştı. İlham Aliyev ve İbrahim Reisi bölgede yumuşamayı sağlayacak politikaların mimarları olarak alkışı hak ettiler.

Ancak baraj açılışının olumlu etkisi, birkaç saat sonra İran Cumhurbaşkanı Reisi’nin Tebriz’e dönüşünde helikopterinin düşmesi ile önce gerginliğe sonra hüzne dönüştü. Cumhurbaşkanı Reisi’nin yanında İran Dışişleri Bakanı, Doğu Azerbaycan Valisi ve Tebriz Cuma imamı da vardı. Milli Savunma Bakanlığımızın yönetiminde Akıncı01 Tiha gece görüş ve diğer üstün yetenekleriyle düşen helikopterin yerini tespit etti. TİHA, taarruz insansız hava aracı demek. Flightradar24 uygulamasından pazartesiyi salıya bağlayan gece saat 02.38’e kadar uçuş hareketini canlı izledim, sonra yayın kesildi. Sorun değil, önemli olan helikopterin bir an önce bulunup İran kurtarma ekiplerinin en kısa zamanda kaza yerine ulaşmasını sağlamaktı. Bu görev başarıyla yerine getirildi. Düşen helikopterden kimse kurtulamamıştı.

İran İslam Cumhuriyeti dini lideri Ali Hamaney devlet işlerinin aksamayacağını açıkladı. Cumhurbaşkanı yardımcısı vekaleten cumhurbaşkanlığı görevine, dışişleri bakan yardımcısı da dışişleri bakanlığına vekaleten atandı. İran anayasasına göre elli gün içinde seçimler yapılacak. Seçim tarihi 2 Haziran olarak açıklandı.

Kaza nedeniyle ulusal ve uluslararası kanalları sabaha dek izledim. Konuşmacıların olağan yorumunun kazada ölen İran İslam Cumhuriyeti devlet başkanı, dışişleri bakanı, Tebriz valisi ve Cuma İmamı gibi üst düzey devlet görevlileri için başsağlığı olması gerekirken eleştiri öne çıktı. Konuşmacıların bir kısmı İran’ın zafiyet içinde olduğu, bu kazanın İran içinde toplumsal tepkilere yol açacağını vurguladı. Bir kısmı İran içinde 4 cins “millet” olduğunu (İran, Arap, Türk ve Ermeni) bunların sorun yaratacağını söyledi. Bir başkası da İran’da 12 farklı grup olduğunu iddia etti.

Bu konuşmacıların yandaşlardan oluştuğunu herhalde anladınız.

1983 Yılında İran’da iki yıl Türk Firması STFA İnşaat Şirketi ile çalıştım. Güney’de Hürmüzgan eyaleti içinde üç adet deniz yapısı projesi vardı, onların yöneticisiydim. İranlıları yakından tanıdım. İçlerindeki muhalif hareketleri, bizleri sevenleri, Türk düşmanlarını, farklı mezheplerin yaklaşımlarını izleme olanağını buldum. Azeri Türklerle çalışıyorduk, İran’ın devrim muhafızları içinde Türk olduğunu saklayan sakallı Türkler, bir cebinde dolar diğer cebinde uyuşturucu bulunan kazma kürek işinde çalışan mahalli işçiler ve daha neler neler…

O dönemde İran- Irak savaşı vardı. İran’ın içindeki muhaliflerin sabotajları da vardı. Ortada birçok farklılık vardı ama sanki İran’ın birliği için hemfikirdiler. Aradan geçen 40 yıl içinde neler değişti derseniz, her kesim, her grup kanımca yerli yerinde. Arada “ajan” girişimleri oluyor, ama etkileri birikim yaratmadı gibi.

Bunları yazmamın nedeni, İran’a gitmemiş, orayı tanımayanlar “Batı” kaynaklarından aldıkları bilgileri, belki de yönlendirilmeleri, kendileri bulmuş gibi kamuoyu ile paylaşıyorlar. Oysa bilmeleri gereken önemli bir konu var:

Köklü bir kültüre sahip Fars temelli İranlılar ile Osmanlının sınırı 23 Ağustos 1514’teki Çaldıran savaşından beri değişmedi. Atatürk döneminde, 1932’de toprak takası ile Nahcivan tarafına sınır hattı oluşturuldu. Bu düzenlemenin önemi de 90 yıl sonra Ermenistan – Azerbaycan savaşında ortaya çıktı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yurtta barış, dünyada barış ilkesini benimseyen Türkiye’yi 100 yıldır bölmeye çalışanlar İran için de senaryo üzerine senaryo yazıyorlar.

İran’ı Arap, Azeri, Ermeni ve kalanı İranlılara olmak üzere dörde bölmek isteyenler var. Ayrıca Pakistan sınırında yaşayan Beluçlara özel bölge vermeyi hedefleyenler de var.

Burada bizim için önemli durum şu: İran bizin güvenli sınır komşumuz. Ermenistan’a, PKK^ya verdiği destekleri gözardı etmeden söylüyorum. İran parçalanırsa biz “kukla” devletlerin arasında kalırız. Onların da ne zaman ne yapacağı belli olmaz.

İskender Odabaşoğlu

Diğer Yazarlar