Pazar, Haziran 16, 2024

Yine Yeni Anayasa, Sayın Erdoğan ve Özgür Özel Yaklaşımları -IV

Saldırıda başarılı olanların düşmanları nereyi savunacaklarını, savunmada başarılı olanların düşmanları da nereye saldıracaklarını bilmezler

Sevgili okurlarım,

Bir önceki yazıdan devam…


Kralın temsil etme yetkisinin Danimarka anayasasının 19. maddesinde gündeme getirildiği görülmektedir;
“( 1) Kral devletlerarası ilişkilerde kraliyet birliğini temsil eder. Kral millet meclisinin onayı olmadan, ülke sınırlarını genişleten veya daraltan veya gerçekleştirilmesi için meclisin katılımını gerektiren veya bunun dışında büyük öneme sahip bir girişimde bulunamaz. Yine aynı şekilde meclisin onayı olmadan, daha önce meclisin onayı ile yapılmış bir antlaşmayı feshedemez. (3) Millet meclisi, kendi içinden bir dış politika kurulu seçer. Hükümet önemli dış politika konularında karar almadan önce, kurulun tavsiye ve görüşlerini alır. Dış politika kurulunun işleyişi yasayla düzenlenir. “ Bu maddenin 1. fıkrasının son cümlesinde kralın, millet meclisi tarafından onaylanmış bir antlaşmayı feshedemeyeceği ifadesi yer almaktadır.

Dini inançlar konusunun hemen her ülkede belli bir çözüme ulaştığı ancak İslam coğrafyasında ise bunun hala çözülemediği bilindiği için konuyu bir de Danimarka anayasasındaki haliyle incelemek gereklidir. Anayasanın 67. maddesinde;
“ Vatandaşlar dini inançlarına göre istedikleri şekilde ibadet etmek için cemaat oluşturabilirler. Ancak öğrenilen ve uygulanan hiçbir şey ahlak değerlerine ve kamu düzenine aykırı olmamalıdır“ İfadesi yer almaktadır.

Bu yazılımdan da izlenebileceği gibi ülkede, kişilerin dini inançlarına göre ibadet etmeleri ve buna bağlı olarak cemaatler kurmaları serbest bırakılmıştır. Ancak, kamu düzenine aykırı olmaması ise kesin hükme bağlanmıştır. Şimdi gelelim ülkemizdeki uygulamaya. Anayasamızda tamamen laik, demokratik, sosyal hukuk devleti olan tanımlamaya aykırı olarak mevcut cemaatler ve hastalıklı tarikat yapılanmaları, dini ögeleri ve yarattıkları hurafeleri kullanarak, kendi parasal menfaatlerini öncelikle ele aldıkları için kamu düzenini bozan eylemleri yapmaktadırlar.

T.C. kıyafet yasası olmasına rağmen İSMAİL AĞA CEMAATİ üyeleri hala şalvar, sarık ve farklı yakasız gömlek ile cepken giymekte ısrar edebilmektedir. Bu giyim tarzının da İslami yaşam tarzı içinde olduğunda ısrar etmektedirler. Güncel uygulamalarda türban takılması için mahallelerde dolaşıp baskı yapan kadınların da olduğuna ben şahsen şahit olduğum sayısız olaylar vardır. AKP kadın kollarına mensup kişilerin bu uygulamaları diğer toplum kesimleri üzerinde uygulaması tamamen kamu düzenine aykırıdır.

Bilindiği gibi düşünce özgürlüğü anayasaların temel unsurlarından birisidir ki bu konu Danimarka anayasasının 77. maddesinde ala alınmıştır;
“Herkes bunlardan ötürü mahkemeler önünde sorumlu tutulabilecek olmak kaydıyla, düşünce ve kanaatlerini yazılı ve sözlü olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Sansür ve başka engelleyici kurallar bir daha asla uygulamaya konulamaz. “ Burada açıklandığı üzere, herkesin düşünce ve kanaatlerini yazılı ve sözlü açıklama ve yayma hakkına sahip olduğu net olarak gündeme getirilmektedir. Bunun yanı sıra, sansür ve diğer engelleyici kuralların da uygulanamayacağı net olarak belirtilmektedir.

Günümüzde 100. yılını kutlayan demokrasi ile yönetilen ülkemizde Sayın Erdoğan’ın tamamen kontrolünde, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) gibi bir sansür mekanizması işletilmektedir. Bunun yanı sıra, Avrupa Konseyinin kamuoyuna açıkladığı raporda 2018 yılının sonu itibariyle, Avrupa Konseyi üyesi ülkelerde 130 gazeteci cezaevlerindedir ancak bunun 110’u Türkiye cezaevlerinde bulunmaktadır. İşte sansüre yol açan bu uygulamanın delili ortadadır.

Siyasi partilerin ve bu amaçla kurulmuş derneklerin konusu Danimarka anayasasının 78. maddesinde gündeme getirilmiş bulunmaktadır;
“(1) Vatandaşlar önceden izin almadan yasal olan her amaç için dernek kurma hürriyetine sahiptir. (2) Amaçlarına şiddetle, şiddete teşvik ederek ulaşmaya çalışan veya farklı düşünenleri benzeri illegal yöntemlerle etkilemeye çalışan dernekler mahkeme kararıyla kapatılır. (3) Hiçbir dernek hükümet kararıyla kapatılamaz. Ancak bir dernek derhal kapatılma talebiyle dava açılması kaydıyla geçici olarak yasaklanabilir. (4) Siyasi derneklerin kapatılmasına ilişkin davalar hiçbir izin almadan Yargıtay’a intikal edebilir. (5) Kapatma kararının hukuki etki ve sonuçları yasayla düzenlenir.”

Bu maddenin 1. fıkrası hükmünden de anlaşılacağı üzere, siyasi derneklerin idare olarak kapatılmayıp doğrudan izin almadan Yargıtay’a intikal etmesi söz konusudur.

Sayın Erdoğan’ın ise belediyelere kayyum atamak, cumhuriyet savcılarına soruşturma izni vermemek, kendi emirlerini dinlemeyip yasaya aykırı işler yapan bürokratlarını korumak gibi uygulamalarının ne kadar demokrasi içinde kalınabileceğinin bir ölçütü olması açısından önemi çok büyüktür. Bu uygulamaları ile yöneten erk, onların yapmış oldukları suçlara ve illegal eylemlere bilfiil iştirak etmiş olarak değerlendirilmesi yanlış olmayacaktır.

Yine aynı şekilde, toplantı ve gösteri yapılması konusuna Danimarka anayasasının 79. maddesinde değinildiği görülmektedir;
“Herkes önceden izin almadan, silahsız toplantı düzenleme hakkına sahiptir. Kamusal alanda düzenlenen toplantıları polis izleyebilir. Açık havada yapılan toplantılar, kamu düzenini tehdit etmesi riski varsa yasaklanabilir” yazan madde kapsamındaki açıklamada, vatandaşların önceden izin almadan silahsız toplantı düzenleme hakkına sahiptir, denilerek, toplantı ve gösteri hürriyetinin, anayasal güvence altında olduğu açıkça görülmektedir.

Benzer şekilde T.C. anayasasının 34. maddesi ile insan hakları sözleşmesinin 11. maddesinde de aynı kapsam yer almasına karşılık mevcut yönetim AKP iktidarının tayin ettiği valiler kanalıyla önceden izin alma durumunu fiiliyatta uygulamaktadır. Yapılan bütün eylemlerin doktriner hukuksal zeminde tartışılır olmasına rağmen, yasaları ve anayasayı bile hiçe sayan bir zihniyetin aldığı kararlar ile işler yürümektedir.

Bu makalem kapsamında Danimarka kraliyet anayasası ile ülkemizde uygulanan son anayasa hükümlerinin bazılarını dikkatinize sunmak istedim.


Son…

Tayfun Gözüm

Diğer Yazarlar