Perşembe, Kasım 14, 2024

Ege’den ‘Su ve İklim Krizinde Genç Fikirler Çalıştayı’

Ege Üniversitesi Fen Fakültesi ve Ege Üniversitesi Biyoloji Topluluğu iş birliğinde ‘Su ve İklim Krizinde Genç Fikirler Çalıştayı’ düzenlendi. Etkinliğe; Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Dinçer Ayaz, İzmir Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürü Halit Ergin, Biyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Kerim Çiçek, Biyoloji Topluluğu Danışmanı Prof. Dr. Serdar Gökhan Şenol, Biyoloji Topluluğu Başkanı Muhammet Yıldırım akademisyenler ve öğrenciler katıldı.

Programın açılışında konuşan Prof. Dr. Dinçer Ayaz, “Küresel sıcaklık artışı, su kaynaklarının azalmasına ve su döngüsü dengesinin bozulmasına neden oluyor. Bu değişiklikler kuraklık, aşırı yağışlar, seller ve su kıtlığı gibi etkilerle kendini göstermektedir. İklim krizi sadece doğayı değil, toplumlarımızı, ekonomimizi ve günlük yaşamımızı da doğrudan tehdit ediyor. Su kaynaklarının azalması, tarım, sanayi ve şehirlerimiz üzerinde de büyük riskler oluşturuyor. Bu yüzden su ve iklim krizini yalnızca bir çevre sorunu olarak görmemeli ve tüm gücümüzle bir çözüm arayışına girmeliyiz. Üniversitelere, gençlere ve toplumda farkındalık oluşturmaya daha çok yatırım yapılması gerekiyor ” dedi.

İzmir Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürü Halit Ergin, “İklim değişikliği yalnızca doğal süreçlerden kaynaklanmıyor.  Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne göre insan faaliyetlerinin doğrudan veya dolaylı etkisiyle küresel atmosferin dengesini bozarak meydana gelen değişiklikler de iklim değişikliğinin tanımı içerisinde” dedi.


“Net sıfır emisyon hedefi”

Ergin, “İklim değişikliği, insanlığın yüzyıllardır süregelen faaliyetlerinin dünyamıza olan etkisinin bir sonucu olarak günümüzün en büyük küresel endişelerinden biri. Sanayi devriminden bu yana fosil yakıtların yoğun bir şekilde kullanılması, artan ihtiyaçlar, doğal kaynakların aşırı tüketilmesi, ekosistemin tahribatı ve biyolojik çeşitlilik kaybı iklim değişikliğinin yıkıcı unsurları olarak karşımıza çıkıyor. Bu evrensel sorun sadece bireyleri, ülkeleri değil dünyamızı olumsuz olarak etkilemekte ve gezegenimizin sürdürülebilirliği için ciddi risk oluşturuyor. Cumhurbaşkanımız 27 Eylül 2017’de 2053 yılına dek net sıfır emisyon hedefini açıklamış; Türkiye 2015’te Birleşmiş Milletler’e sunduğu ulusal katkı beyanını güncelleyerek emisyon azaltım hedefini yüzde 21’den yüzde 41’e yükseltti. Bu gelişmeler ülkemizin iklim değişikliği ile mücadelede kararlığını ortaya koyuyor” dedi.


“İklim değişikliği ile mücadelede strateji ve yöntemler uygulanmalı”

İklim değişikliği ile mücadelenin olumlu yönde sürdürülebilmesi gerektiğini belirten Ergin, “Enerji verimliliği artırılmalı, yenilenebilir enerji kullanımı çoğaltılmalı, sanayide karbon ayak izi azaltılmalı. Ayrıca sıfır enerjili binalar ve bölgesel ısıtma-soğutma sistemleri yaygınlaştırılmalı, ulaşımda elektrifikasyon ve entegre sistemler geliştirilmeli. Düşük emisyonlu ulaşıma geçiş yapılmalı, üretim alanları korunmalı ve artırılmalı. Döngüsel biyoekonomi ve doğa dostu tarım uygulamaları yaygınlaştırılmalı, hayvancılık kaynaklı metan emisyonları azaltılmalı. Atık oluşumu engellenmeli, emisyon ticaret sistemi kurulmalı ve karbon fiyatlandırma altyapısı oluşturulmalı. İklim değişikliği ile mücadelede ortak vizyonla sürdürülebilir bir gelecek inşa edilmeli; strateji ve yöntemler hassasiyetle uygulanmalı” dedi.


“Daha yaşanabilir bir dünya”

Ege Üniversitesi Biyoloji Bölümü Fen Fakültesinin desteği ile suyun bilinçli kullanımı ve iklim değişikliğinin etkilerini azaltma yöntemleri gibi konularda farkındalık yaratmayı amaçladıklarını belirten Biyoloji Topluluğu Başkanı Muhammet Yıldırım, “Biyoloji Topluluğu olarak üzerimize düşen görevin farkındayız. Her geçen gün projelerimize yenilerini ekleyerek daha yaşanabilir bir dünya için çalışmalarımıza devam ediyoruz” diye konuştu.

İLGİLİ HABERLER

GÜNDEM