Pazar, Aralık 8, 2024

“Karbon net sıfır için teşvik sistemi getirilmeli”

Başta küresel ısınmayla mücadele olmak üzere iklim değişikliği ile ilgili birçok önemli konunun ele alınacağı COP29 Konferansı’nın Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de başlamasıyla birlikte yeşil mutabakat ve sürdürülebilirlik çalışmalarının önemi bir kez daha ön plana çıktı. İnşaat sektörünün çatı kuruluşu olan Türkiye Müteahhitler Birliği (TMB), Türkiye’nin yeşil dönüşüm ve sürdürülebilirlik hedeflerine bir kez daha dikkat çekiyor. TMB Başkanı M. Erdal Eren, “Geçmiş deneyimler ışığında, bu sürecin gönüllülük esasına dayalı olarak istenilen hızda ve yaygınlıkta başarıya ulaşılması zor görünüyor. Ülkemizde yeşil dönüşümü gerçekleştirmek ve 2053 yılında karbon net sıfır hedefine ulaşabilmek için devletimizin ceza veya teşvik sistemini getirmesi gerekmekte” dedi.


 “2050’de nüfusun üçte ikisi şehirlerde yaşayacak”

Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması ve Glasgow İklim Mutabakatı’na taraf olmasıyla, inşaat, enerji, sanayi, ulaşım, tarım ve atık yönetimi gibi sektörlerde kapsamlı iklim politikaları belirlendiğini ifade eden Eren, “İnşaat sektörü, küresel iklim krizi ile mücadele konusunda öne çıkan sektörlerden biridir. Dünya servetinin büyük kısmını temsil eden küresel inşaat sektörü, konu iklim değişikliği olunca ‘uyuyan dev’ olarak tanımlanmaktadır. Binalar ve inşaat-yapım süreçleri küresel karbon emisyonunun yüzde 40’ını oluştururken, binaların işletim dönemlerinde kullanılan enerjinin sebep olduğu emisyonlar yüzde 28’lik bir dilime sahiptir ve geri kalan yüzde 11’lik kısım binaların yaşam döngüsü içerisinde kullanılan malzeme ve inşaat işlerinden kaynaklı karbondan gelmektedir. Dünya Bankası’nın yaptığı bir projeksiyona göre, 2050 yılında dünya nüfusunun üçte ikisi şehirlerde yaşayacak ve küresel enerji tüketimi ile sera gazı emisyonlarının yüzde 70’inden fazlası kentlerden kaynaklanacak. Bu durum sektöre önemli bir sorumluluk getirmekte” dedi.


“Yapı malzemeleri sektörü öncelikli alan”

Yeşil dönüşüm sürecinde yapı malzemeleri sektörünün önemine dikkat çeken Eren, “Yeşil Mutabakat kapsamında yapı malzemeleri sektörü Avrupa Komisyonu tarafından öncelikli alan olarak belirlenmiştir. AB atığının yüzde 30’unun, enerji tüketiminin yüzde 40’ının, enerji kaynaklı sera gazı emisyonlarının ise yüzde 36’sının kaynağı olarak yapı malzemeleri sektörü gösterilmektedir. Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın genel çerçevesi içinde yer alan ‘enerji ve kaynak verimli inşaat ve renovasyon’, ‘temiz ve döngüsel ekonomi için sanayiyi mobilize etmek’ ve ‘sürdürülebilir ve akıllı ulaşıma geçişi hızlandırmak’ başlıkları, inşaat ve inşaat malzemeleri sektörünü doğrudan ilgilendirmektedir. Bu başlıklar kapsamında; bina inşası ve kullanımı sırasında enerji tüketimi kaynaklı karbon emisyonlarının azaltılması ile inşaat malzemeleri sanayisinde enerji verimliliği, karbonsuzlaştırma, döngüsel kaynak kullanımı konuları ön plana çıkmakta” diye konuştu.

Yeşil Mutabakat Eylem Planı ve inşaat sektörünün rolü

Türkiye’nin Avrupa Yeşil Mutabakatı ile ilgili hazırladığı Yeşil Mutabakat Eylem Planına da değinen Eren, “Yeşil Mutabakat Eylem Planı çerçevesinde yer alan sınırda karbon düzenlemeleri, yeşil ve döngüsel ekonomiye geçiş ve iklim değişikliği ile mücadele gibi unsurların hayata geçirilmesinde, inşaat malzemeleri sanayisinin ve genel olarak inşaat sektörünün önemli bir rol üstleneceği açıktır. Küresel olarak endüstriyel üretimlerden kaynaklanan doğrudan karbon emisyonlarında; çimento, demir-çelik, kimya/petrokimya ve alüminyum gibi inşaat malzemeleri sanayi sektörleri öne çıkmaktadır. AB Konseyi ve Avrupa Parlamentosu tarafından inşaat sektörünün yeşil ve dijital dönüşümünü hızlandırmayı hedefleyen Yapı Malzemeleri Tüzüğü taslağı üzerinde 13 Aralık 2023 tarihinde geçici uzlaşıya varılmıştır. Geçici anlaşma, eski yasal çerçeveden yenisine geçiş için 2039 yılına kadar sürecek 15 yıllık bir geçiş dönemi önermektedir. Bu kapsamda yapı malzemeleri sektörünün bu süreyi iyi değerlendirmesi ve gerekli adımları bir an önce atması elzem” ifadelerini kullandı.


“Türk ürünlerinin AB’ye ihracatı zora girebilir”

TMB’nin, Türkiye’nin 2053 Net Sıfır Emisyon Hedefi doğrultusunda ‘Ulusal Katkı Beyanı’ ve ‘Yeşil Mutabakat Eylem Planı’ kapsamındaki çalışmalara katılmaya devam ettiğini kaydeden Eren, “Bu zorlu dönüşüm sürecinde, kamu ve özel sektörün sürekli ve yakın iş birliği içinde çalışması gerektiğini düşünüyoruz. İnşaat sektöründe de dönüşümün sağlanabilmesi için tüm paydaşların koordinasyon içinde aynı hedefe odaklanması önemlidir. Yapılaşma süreçlerindeki bu radikal dönüşümün özel sektör tarafından hızlı ve etkin bir şekilde hayata geçirilebilmesinde finansman temininin önemi büyüktür. Geçmiş deneyimler ışığında, bu sürecin gönüllülük esasına dayalı olarak istenilen hızda ve yaygınlıkta başarıya ulaşması zor görünüyor. Ülkemizde yeşil dönüşümü gerçekleştirmek ve 2053 yılında karbon net sıfır hedefine ulaşabilmek için devletimizin ceza veya teşvik sistemini getirmesi gerekmektedir. Aksi halde özellikle ‘Yeşil Mutabakat’ nedeniyle Türk inşaat sanayi malzemelerinin AB ülkelerine ihracatı zora girecek, Türk müteahhitlerimiz AB ülkelerinde proje üstlenseler dahi Türk ürünlerini kullanmaları mümkün olmayacaktır. Sektörümüz de bu yeni döneme adapte olmak için çalışmalarını sürdürmekte” dedi.

İLGİLİ HABERLER

GÜNDEM