Evet, sukulent ve kaktüs yazı dizisinin yavaş yavaş sonlarına geliyoruz. Yazacak daha başka bir yığın ayrıntı var. Örneğin geçen hafta renkli kaktüslerden bahis açılınca, bu hafta kaktüs aşılama yöntemlerinden yazabiliriz diye düşünüyorduk. Dr. Kemal Hüseyinoğlu bize beyaz çiçek açan yılbaşı kaktüsünün fotoğraflarını yollayınca aklımızı çeldi. Bu arada hemen belirtelim tam bir kaktüssever olan Kemal Hüseyinoğlu göreceli olarak az bulunan beyaz çiçekli yılbaşı kaktüsü fotoğraflarını yollamış. Buradaki sorun şu: Bir kaktüs ve sukulent ne kadar ışık ister?

Kaktüsler için konuşmak daha kolay. Bol ışık, iyi de güneş istiyorlar. Yalnız unutmayın ki, doğal ortamlarında bile bol güneş kaktüsleri yakabiliyor. Bu nedenle, kaktüs yetiştirilen seralarda bile hele yazın ortasında, direkt güneş ışıklarından bitkileri korumak için limonlukların camlarını kireçle beyaza boyarlar.
Hele de yılbaşı kaktüsü gibi Brezilya ormanlarının epifit bitkisinin, doğrudan güneş ışığına pek de ihtiyacı yoktur ama aydınlığa vardır.
Genel olarak kaktüs ve sukulentler ışıksızlığa hızlı, ince ve normalden daha fazla büyüyerek cevap veriyor. Burada sukulent dediğimiz zaman Afrika’nın endemik etli (ya da sulu) bitkilerinden söz ediyoruz. Tüm sözünü ettiğimiz bitkiler vücutlarında ya da yapraklarında suyu bolca depo ederek kuraklığa karşı savaşırlar.
Örneğin yukarıda bahsettiğimiz yılbaşı kaktüsü, kalp kalbe karşı (Ceropegia woodii) ya da paşa kılıcı (Seveviera spp.) bitkileri az aydınlığa dayanıklı bitkilerdir. Şimdi böyle deyince az bir ışıkta harika yaşarlar zannetmeyin. Ancak ve ancak hayatlarını idame ettirebilirler.

Arada bir de, daha aydınlık bir yere çıkartılabilirse daha mutlu olurlar. Burada paşa kılıcı, herdem yaşar (Sempervirens), telgraf çiçekleri ve bazı “Euphorbia”ların sukulentliği tartışılır. Bunu gelecek yazılarda tartışabileceğimizi umuyoruz.
Orta derecede ışığa dayanıklı sukulentlere gelirsek. Bunlar genellikle 2 saatten daha fazla güneş ışığı isteyen bitkilerdir. “Kalanchoe tomentosa” aklımıza gelen ilk örnek. Bu cins kalanşolar gri-yeşil ve tüylü yaprakları ile dikkatimizi çeker.
Para bitkisi (Crassula ovata) ve tesbih bitkileri (Senecio rowleyansus) de aynı şekilde az ışıkla yaşar giderler. Yalnız, özellikle “Crassulalar”ı karanlıkta bırakmayın.

Geçen sene 2 ay ıhlamur ağacı altına bıraktığımız bir para bitkisini, zor hayata döndürdük. Bunların yanında “Echeveria”, “Sedum”, “Sempervirensler” rahatlıkla yazın dışarıda unutabileceğimiz bitkilerdir. Yalnız burada da hemen belirtelim, bu bitkileri eve bitişik bölgelere bırakın.
Özellikle ilkbaharın güneşi daha doğrudan güneş ışıklarına hazırlıksız olan bitkileri yakabiliyor. Işık ve sıcaklık değişimlerine maruz kalacak bitkileri birden bire strese sokmak, bitkilerde daha fazla zarara yol açmaktadır. Unutmayın soğuk ve sıcak, sukulentlerin yaprak renklerinin kızıla çalmasını sağlıyor. Başlangıçta gözümüze çok güzel gözükmesine rağmen daha fazla bu koşulların devam etmesi halinde bitkimizde kalıcı lekeler oluşturabiliyor.
Soğuk demişken birçok sukulent -1 dereceye kadar dayanabiliyor. Buna rağmen -2 derecede 2 saatten fazla kalan sukulentler yavaş yavaş soğuktan yanmaya başlıyorlar. Soğuk yerlerde yaşayan bitki severler dikkat etmeli.

Kaz ayağı, cadı parmağı gibi bir çoklarımızın hemen tanıdığı bir sukulent olan Carpobrotus edulis bile, -2 derecede ölebiliyor. Bu nedenle don olan bölgelerde, “Delosperma” (buz bitkileri) gibi soğuğa dayanıklı olan sukulentlere bile fazla güvenmemek gerekir diye düşünüyoruz.
Bu hafta destekçilerimizin yolladıkları fotoğraflardan ziyade kendi fotoğraflarımızı yayınlıyoruz diyecektim ki, Dr. Kemal Hüseyinoğlunun beyaz açan yılbaşı kaktüsünü sizle gazetede paylaşmasak olmazdı. Beraberinde de sağlıklı bir paşa kılıcını göreceksiniz. Bunlara ek olarak, yine Kemal Hocamızın çiçek tomurcuğu ile bezenmiş bir tesbih bitkisi ve -2 hatta -3 derece soğuğa son derece dayanıklı, sarı çiçek açan “Sedum cepaea”ya internet gazetesinde keyifle bakabilirsiniz.
Keyifli Bahçeler…