SteelRadar tarafından düzenlenen ve çelik sektörünün önde gelen isimlerini bir araya getiren STEEL SUMMIT 2025 ‘1. Uluslararası Çelik Sanayi ve Küresel Piyasalar Zirvesi’, sektörün geleceğine ışık tutacak oturumlarıyla 15-16 Mayıs tarihlerinde İzmir’de gerçekleşti. Yerli ve yabancı çok sayıda profesyonelin katıldığı zirvede; ham maddeden yeşil çeliğe, yassı çelikten hurda piyasasına kadar birçok konu ele alındı. Zirvede konuşma yapan Türkiye Çelik Üreticileri Derneği (TÇÜD) Genel Sekreteri Dr. Veysel Yayan, yaşanan politik gelişmeler ve ekonomik dalgalanmaların imalat sektöründeki büyümeyi zorlaştırdığını söyledi. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ve Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın müdahaleleriyle sektörün kısmen toparlandığını ifade eden Yayan, ikinci yarıdan itibaren inşaat, otomotiv gibi tüketici sektörlerinde iyileşmeler beklediklerini kaydetti.
“İmalat sektörü, 2024’te sınırlı büyüdü”
Veysel Yayan, ‘Türk Çelik Sektörü’nün Makro Görünümü ve Sektörün Gelişimi’ başlıklı sunumunda, sektörün kapasite kullanımı, ekonomik ve siyasi gelişmelerin etkilerini değerlendirdi. Yayan, 2024 yılında Türkiye’nin, küresel eğilimlerin aksine, yüzde 9,4’lük büyüme gösterdiğini belirterek, şöyle konuştu: “İmalat sektörü, çelik tüketiminin yoğun olduğu alanlardan biri. Bu sektör, 2024 yılında sınırlı bir büyüme kaydetti. 2025 için daha iyimser beklentilerimiz vardı; ancak yaşanan politik gelişmeler ve ekonomik dalgalanmalar, süreci zorlaştırdı. 55 milyar dolarlık döviz rezervinin erimesine neden olan bu süreç, Merkez Bankası ve Maliye Bakanlığı’nın müdahaleleriyle kısmen toparlandı. İkinci yarıdan itibaren inşaat, otomotiv gibi tüketici sektörlerinde iyileşmeler bekliyoruz.”
Yayan, ayrıca Trump yönetimi ve Avrupa Birliği’nin (AB) yeni ticaret politikalarına da değinerek, AB kotalarının ve Trump tarifelerinin rekabeti dengeleyeceğini ve olumlu gelişmeler olarak görüldüğünü ifade etti. Türkiye’nin ihracatındaki gelişmelerin büyük ölçüde Trump’ın politikalarının seyrine bağlı olduğunu kaydeden Yayan, “Çin’e yönelik inişli çıkışlı tarifeler ve AB’nin benzer kararları prensiplere değil, pazarlıklara dayanıyor. Türkiye bu tabloda ne avantajlı ne de dezavantajlı bir konumda” dedi.
“Karar verme sürecinde mamul stokları belirleyici”
SteelRadar Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Cem Öztüre ise Öztüre Holding çatısı altında faaliyet gösteren SteelRadar’ın tarihçesinden bahsederek, “SteelRadar olarak hedefimiz; piyasa ile konuşmak, anlık iletişimde kalmak, spekülasyonlardan uzak, dürüst ve doğru bir platform olmak” dedi. Karar vericilerin karşılaştığı zorluklara değinen Öztüre, “Karar vericiler, uçağın kokpitindeki göstergelere bakan pilot gibi. Gözleri piyasalarda olmalı. Karar vermek için sadece fiyat yeterli değil; ham madde ve mamul stokları da bu süreçte belirleyici faktörler. Karar verici, yılın 300 günü kritik kararlar almak zorunda. Performansını ölçmek oldukça zor; bu nedenle yönetim hem güvenmeli hem de takip etmeli. Bizim gibi platformlar, karar vericilere bir nebze de olsa ışık tutuyor” ifadelerini kullandı.
“Birlik içinde hareket etmeliyiz”
İzmir Demir Çelik (İDÇ) İcra Kurulu Üyesi Feyyaz Yazar da Türk çelik sektörüne yönelik değerlendirmelerde bulundu. Yazar, içeride bazı olumsuz düzenlemelerle karşı karşıya olunduğunu kaydederek, “Bunlardan en önemlisi, 2024 yılında uzun mamullere getirilen ve İDİS olarak bilinen İnşaat Demiri İzleme Sistemi. Sektöre hiçbir katkısı olmayan bu uygulama, sadece etiketleme ve boyama nedeniyle ton başına yaklaşık 2 dolarlık maliyete yol açıyor. Buna işçilik ve diğer maliyetler dahil değil. Ayrıca, kısmi teklif zorunluluğu gibi sektöre fayda sağlamayan diğer düzenlemeler de söz konusu” diye konuştu. Sektörün bir yandan uluslararası rekabetle mücadele ederken, diğer yandan Türkiye’deki olumsuz uygulamalar karşısında sürdürülebilirliği sağlamak adına büyük bir çaba içinde olduğunu vurgulayan Yazar, “Bu süreci değiştirebileceğimize inanıyorum. Bu çerçevede çelik gibi olmalı, dimdik ayakta durmalıyız. Türk çelik sektörü olarak birlik içinde hareket etmeliyiz” dedi.
“Katma değerli ürünlere yönelmemiz şart”
Zirvenin Gold Sponsoru olan Kocaer Çelik adına konuşan Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Genel Müdür Mehmet Çakmur, 3 fabrikalarıyla yıllık 800 bin ton üretim kapasitesine ulaştıklarını ve 2025’i 600 bin ton üretimle tamamlamayı hedeflediklerini belirtti. Çoğu müşteriyle çözüm ortağı olarak çalıştıklarını söyleyen Çakmur, 6 kıtaya ihracat yaptıklarını ve Ege Bölgesi ihracat şampiyonluğunu 7 yıldır sürdürdüklerini ifade etti. Amaçlarının yüksek katma değerli ürünlere yönelmek olduğunu vurgulayan Çakmur, “Türkiye artık ucuz ürün üreten ülkeler arasında yer almıyor. Maliyetlerimiz ve işçilik giderlerimiz yüksek. Bu nedenle katma değerli ürünlere yönelmemiz şart. Sürdürülebilirlik ve karbonsuzlaşma hedeflerimiz doğrultusunda; salınım, su kaynaklarının kullanımı ve sosyal eşitlik alanlarında kapsamlı çalışmalar yürütüyoruz” diye konuştu.
“Bu tür platformlar son derece kıymetli”
Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı ve Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) Koordinatör Başkan Yardımcısı Yalçın Ertan ise, “Çelik sektörünün küresel ölçekteki temsilcilerini ülkemizin en önemli çelik üretim merkezlerinden biri olan Ege’nin kalbinde, İzmir’de ağırlamak bizler için büyük önem arz ediyor. Steel Summit 2025’in sektörümüze sunduğu vizyoner bakış ve iş birliği fırsatları, önümüzdeki dönemde ihracatımızın niteliğini ve sürdürülebilirliğini artırma hedeflerimizle birebir örtüşüyor. Bu tür platformlar, sadece bilgi paylaşımı değil, aynı zamanda sektörümüzün dönüşümüne liderlik etme anlamında da son derece kıymetli” ifadelerini kullandı.