Cumartesi, Ağustos 16, 2025

Türkiye’de Erken Seçim Neden Gerekli -VI

Eğer hak nedir, batıl nedir, haklı kimdir, haksız kimdir bilmezsen, kimi seveceğini, kime bağlanacağını, buğzedeceğini bilemezsin. Bu da senin imanında gevşeklik, zayıflık olduğunu gösterir


AKP iktidarının, son yıllardaki durumu ele alınıp 2017 ile 2023 yılları arasındaki dış borçlanma karnesi incelendiğinde, 2017 sonu itibariyle toplam dış borçların 451.5 milyar USD olduğu ve bir yıl içinde % 5.49 oranında düşerek 2018 itibariyle 426.7 milyar USD olarak gerçekleştiği belirlenmektedir. Aynı yıl içinde kamu sektörünün % 4.37, merkez bankasının ( TCMB ) % 227.78 oranlarında artmasına karşılık özel sektör borçlanmasının % 11.17 seviyesinde düşmesinin etken olduğu anlaşılmaktadır. 2017 yılında özel sektör borçlarının, toplam içinde % 69.212 ve kamu sektörümü ise % 30.39 oranlarında yer aldığı hesaplanmaktadır. 2018 yılında ise, toplam borçlar içinde, % 65.06 özel sektörün, kamu sektörünün de % 33.56 oranları ile artış kaydetmesinin görüldüğü dikkate alınmalıdır. 2019 yılı sonuna göre dış borçlanma verileri içeriğinde toplamın 414.8 milyar USD olduğu kayıtlarda yer almaktadır. Bu gelişme 2018 yılına oranla % 2.79 seviyesindeki gerilemeyi işaret etmektedir. Böylece, 2017 ile 2018 yıllarında toplam dış borçlarda üst üste azalmalar gerçekleşmiştir. 2019 yılında, toplam borçlar içinde kamu sektörü % 38.79, özel sektör ise, % 59.16 oranlarıyla yer almıştır. 2019 yılındaki bu toplam dış borcun düşmesinde, yine özel sektör dış borçlarının % 11.6 düzeyinde gerilemesini etken olduğu anlaşılmaktadır. Çünkü, aynı yıldaki kamu sektörü borçlarının % 123.36 ve merkez bankasının ( TCMB ) ise % 4.4 artmasının gerçekleştiği görülmektedir. Ülkedeki dış borçların 2020 itibariyle yine % 3.50 oranında artarak toplam 429.30 milyar USD olduğu izlenmektedir. Bu artış seviyesine en büyük etkenin, % 151 civarında yükselen merkez bankası ( TCMB ) borçlarının katkısı olduğu değerlendirilmektedir. Ancak, toplam borçlar içinde kamu sektörü % 41.37 ve merkez bankasının da % 5 civarında yer aldığı unutulmamalıdır. 2021 yılına bakıldığında, kamu sektörü borçlanma gereğinin % 1.18, merkez bankasının % 22.54 oranlarında artışlar olmasının yanı sıra, toplam borçların % 2 civarında yükselerek 437.6 milyar USD olduğu görülmektedir. 2022 yılı sonundaki dış borç rakamlarının toplam 459.4 milyar USD seviyesine ulaştığı izlenmektedir ki, bu bir yıl içinde yaklaşık % 5 oranında artış olmasını gündeme getirmektedir. Bu yıl içindeki kamu sektörü borçlarının % 40.53, özel sektör borçlarını da % 52.31 oranlarında bulunması söz konusudur.

2017 ile 2022 yıllarını kapsayan 6 yıllık süreç dikkate alındığında kamu sektörü borçlarının ortalama % 6.38, Merkez Bankası ( TCMB ) borçlarının % 94.21, artışlar kaydettiği, bunun yanı sıra, özel sektör borçlarının ise, ortalama % 5 civarında azalma gösterdiği hesaplanmaktadır. Bu gelişmelere bağlı olarak 6 yıl içindeki toplam borçların da ortalama sadece % 0.43 artışa işaret ettiği görülmektedir.

AKP iktidarının 2002 yılı dan 2025 yılına kadar uyguladığı ekonomik politikalar kapsamında dış borçların gayrisafi yurt içi hâsıla ( GSYH ) oranına bakılması yapılacak değerlendirme açısından önemli bir parametre olma durumundadır. Yine Türkiye’nin içinde yer aldığı gelişmekte olan ülkeler ile performansının ölçülmesi başarı kriterini inşa edecektir. Gündeme gelen gelişmelere bakıldığında Türkiye’de bu oranın en yüksek olduğu 2020 yılında dış borçların önemli oranda artması söz konusudur.

Bu tablodan da izlenebileceği üzere, AKP iktidarında geçen 23 yıllık sürede dış borç miktarının GSYH içindeki oranı ortalama olarak % 45.43 oranında gerçekleşmiş olduğu hesaplanmaktadır. Aynı dönem dikkate alındığında gelişmekte olan ülkelerdeki dış borçların GSYH oranının ise sadece % 29.66 seviyesinde olduğu dikkate alınmalıdır. Unutmamak gerekir ki, 1932 yılında 2001 yılına kadar geçen 70 yıllık süredeki dış borçların GSMH oranı sadece % 20 seviyesindedir. Bu açıdan bakıldığında AKP iktidarını ekonomik politikalarının 232 yıllık neticelerinin kabul edilebilir düzeyde olduğunu ifade etmek çok zordur. Güncel değerlendirmeler söz konusu olduğunda gerek yönetim şeklini gerekse politikaların değişmesi gereği açıkça ortadadır.

GÜNCEL OLARAK DEMOKRATİK LAİK ÜLKELERDE, EKONOMİNİN BU DURUMDA OLMASI, DİKKATE ALINARAK, SEÇİM KARARININ ALINMASI GELENEK OLARAK UYGULANMAKTADIR.

Tayfun Gözüm

Diğer Yazarlar