Sonbahar bitiyor. Az kaldı. Geçen hafta, budama konusu bir az olsun açıldı. Budamak tamam ama nereden ve ne kadar budayacağız? Öncelikle geçen haftaki yazımızda bazı ağaçları Ocak ayı gelmeden budayalım demiştik. Bazı ağaçların hassas olduğuna değimiştik.

Geçen hafta yazmış mıydık bilemiyoruz? Prunus cinsi ağaçlardan özellikle badem kurşun kalem kalınlığını geçince pek de budanmamalıdır. Budandığı takdirde ise, ağaç ağlama ya da kanama dediğimiz özsuyunu kaybetmeye başlıyor.
Kesme budama deyince solmuş çiçekleri kesip atmayla karıştırmayalım. İngilizce konuşan ülkelerde bu eyleme ölü kellesi alma diyorlar. Hoş bunun da bazı iyi tarafları olsa da budamayla karıştırmamak gerekir. Bu eylem daha çok çiçeklenme olanağı verdiği gibi beraberinde daha çok filizlenme oluşturur.
Ayrıca şöyle bir sıralarsak çalının ya da ağaççığın daha derli toplu gözükmesini sağladığı gibi biçimininin bozulmamasına neden olur. Bitkinin tekrar tohum vermesini kısıtlar. Çiçekler ve yapraklar arasındaki hava akımını arttırır dolaylı olarak da hastalıkların yerleşmesini en aza indirir.

Laf lafı açıyor. Ölü çüçeklerini aldığımız zaman tekrar tohum verebilecek bitkileri kısaca da bir tanıyalım isterseniz. Önce horoz ibiği, diğer adıyla Amaranthus ailesini unutmayalım. Amaranthus tohumu önümüzdeki yıllarda mutfağımıza çokça gireceğinden solmuş çiçeklerini kopararak tohum sayısını arttıracağımızı bilmek ileride faydalı olabilir.
Beraberinde ayn-ı sefa (Calendula), Meksika yıldızı(Cosmos), petunya ya da kirli hanım çiçeği (Zinnia) çiçekler kesildiğinde tekrar çiçek veren tek yıllık bitkilerdendir. Çok yıllık bitkilerden ise limon otu ya da bal otu denilen arsızların arsızı Melissa officinalis ile başlayalım.
Çok güzel kokulu olmasının yanında ikinci olarak son derece yayılıcı olduğunu unutmayalım. Bol sulak Amerika’nın ovalarının gözdesi Rudbekya İstanbul’da da yayılıcı özelliğini sulandığı bölgelerde koruyor. Acı bakla, monardia, Alman papatyası, nane, mercanköşk de bu sınıfa girer.

Budama işinde ise ya lavantalarda ve ölmez otunda olduğu gibi Ağustos sonu Eylül başında yapacağız. Bu arada bitki filizlenebilir bunun da ötesinde ilk soğuk havalara kadar da bu filizler yeterli güce ulaşarak soğuk havada kendilerini koruyabilirler. Ya da iyice yaprak döken ağaçların yapraklarını dökmelerini soğuk bölgelerde donların başlamasını beklemek gerekecektir.
Mevsimin olağan koşulları değişmediği sürece bahar başına kadar budama devam edebilir. Geçen haftaki yazımızda bahsettiğimiz bitkileri dışında tutmak şartı ile. Ceviz, manolya, kavak, akçaağaç gibi ağaçları Ocak ayına kadar budamayı unutmamak gerekiyor.
Bu hafta fotoğraf serimize ilginç bir fotoğrafla başlıyoruz. Bir Ginkgo biloba yemişi ve yaprağı. Biliyorsunuz erkek ağaçların polenleri çok kötü koktuğu için elden geldiğince bahçeye ekilmemeye çalışılıyor.

Bu nedenle bahçecilikte bütün dünyada dişi ağaçlar ekildiğinden dünyadaki Ginkgo sayısı tehlike altında olabilir. Beraberinde morumtrak renkte bir gündüz güzeli (Hemerocallis) var.
Arkasından İstanbul Ihlamur Kasrından Gynko ağacını ve yukarıda adını anmasak da, ölü çiçeklerin kesilerek atılmasının hem estetik hem de çiçek sayısını artırmak açısından önemli olduğu bir yıldız çiçeğini göreceksinizi.
Son iki fotoğraf yazılı basında görülebilecek. Gynko fotoğrafları için Corinne Büktel’e, çiçek fotoğrafları için Serpil Üçok’a teşekkür ediyoruz.
Keyifli Bahçeler…