Cumartesi, Ekim 11, 2025

En iyi antidepresan karşılıksız iyilik yapmak!

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü, Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, iyilik ve psikolojisi konusunu değerlendirdi. Son yıllarda pozitif psikolojinin önemli bir alt dalı haline gelen “iyilik psikolojisi” ne dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Harvard Business School’un 136 ülkede iş adamları üzerinde yürüttüğü geniş kapsamlı bir araştırmada, yardımsever ve cömert olan iş adamlarının, olmayanlara göre hem daha mutlu oldukları hem de ortalama ömürlerinin daha uzun olduğu tespit edildi. Bu, iyiliğin doğrudan yaşam kalitesine ve süresine etki ettiğini gösteren en net kanıtlardan biridir” dedi.


İyilik stresi azaltıyor!

İyilik yapmanın nörolojik ve hormonal etkilerine de değinen Prof. Dr. Tarhan, “Düzenli olarak iyilik yapan kişilerde, ‘savaş ya da kaç’ hormonu olarak bilinen ve kortizolü tetikleyen ACTH hormonunun yüzde 23 daha az salgılandığı tespit edildi. Bir kişi iyilik yapmayı hayal ettiğinde bile, beynin ödül merkezi olan ventral striatum bölgesi aktif hale geliyor. Bu, beyinde haz ve odaklanma kimyasalı olan dopamin ile bağlanma hormonu olan oksitosin salgılanmasını sağlıyor. Tüm bu kanıtlar gösteriyor ki iyilik yapmanın antidepresan etkisi var. Hatta diyebiliriz ki en güzel antidepresan iyiliktir. Yani iyilik yapmak en güzel antidepresan” diye konuştu.


İyilik bulaşıyor… 

İyiliğin bulaşıcı “dalga etkisi” ne vurgu yapan Prof. Dr. Tarhan, “Bir kişinin yaptığı bir iyiliğin, kısa sürede 300 kişiye ulaşabildiğini gösteren çalışmalar var. Patronundan çekinen bir genç, katıldığı bir kursta aldığı tavsiye üzerine aksi patronuna bir kravat hediye eder. Patronu önce terslese de gencin samimiyetinden etkilenir ve o da kendi oğluna bir hediye almaya karar verir. Hediye karşısında ağlamaya başlayan oğlu, ‘Baba, kimse beni sevmiyor diye bu gece intihar etmeyi planlıyordum’ itirafında bulunur. İşte iyiliğin dalga etkisi budur. Gerçekten iyiliğin antidepresan etkisi var. Hem kişinin beyin fonksiyonlarını, kimyasını etkiliyor, hem de diğer insanları. İyilik yaparken hemen büyük iyilik düşünmemek lazım. Sevgi dolu bir bakış, bir tebessüm, birkaç güzel söz, içten bir selam veya bir helalleşme de en kıymetli iyiliklerdendir. ‘Kalbini kırdıysam özür dilerim’ demek bile müthiş bir iyileştirici güce sahiptir” ifadesinde bulundu.


İyilik psikolojisinin nörobiyolojik temelleri var

İyilik ve iyiliğin psikolojisinin nörobiyolojik temelleri olduğunu işaret eden Prof. Dr. Tarhan, iyilik psikolojisinin sadece bireysel bir erdem olmadığını, aynı zamanda toplumsal ve ekonomik refahın temelini oluşturduğunu vurguladı. 

Karşılık bekleyerek yapılan iyiliği yazar Cemil Meriç’in “tefecilik” olarak tanımladığını hatırlatan Prof. Dr. Tarhan, gerçek ve karşılıksız iyiliğin sosyal bağları ve toplumsal güveni artırarak en büyük sermayeyi oluşturduğunu belirtti. Davranış iktisadının kurucusu Kahneman’a atıfta bulunan Prof. Dr. Tarhan, büyük ekonomik kararların bile salt çıkara göre değil, güven ve sevgi gibi psikolojik faktörlere göre alındığını ifade ederek, “Fukuyama’nın da belirttiği gibi, yüksek güvenlikli toplumlarda yatırımlar artar, çünkü güven riskleri azaltır. Güven ortamının temelinde ise karşılıklı ve çıkarsız iyilik ilişkileri yatıyor” dedi.


İyilik projeleri, okullarda akran zorbalığını azaltıyor…

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, kötülükle mücadelenin en etkili yolunun, iyiliği bir eğitim politikası haline getirmek olduğunu ifade ederek, Türkiye’nin kendi kültüründe var olan bu değerleri eğitim sistemine entegre etmesi gerektiğini vurguladı.

“Bizim kültürümüzde zaten var olan sadaka ve yardımlaşma kültürünü, nasılsa aileden öğreniliyor diye eğitim sistemi önemsemiyordu. Ancak artık aileler kültür aktarıcısı değil. Eğer okulda da öğretmezsek, çocuklarımız bu değerlerden mahrum kalacak.” diyen Prof. Dr. Tarhan, “Rastgele iyilik projeleriyle teşvik edilen çocukların olduğu okullarda akran zorbalığı da şiddet olayları da azalır” ifadesinde bulundu.

Eğitim sisteminin amacının robotik bireyler yetiştirmek değil, sosyal ve duygusal zekâsı gelişmiş, merhametli ve iyi insanlar yetiştirmek olması gerektiğini belirten Prof. Dr. Tarhan, “Ağlayan bir insana uzatılan bir elin, verilen bir ekmeğin yarattığı tebessüm hem alanı hem de vereni mutlu eder. Çocuklarımıza bu mutluluğu öğretmeliyiz” diye konuştu.


Tembele iyilik, tembelliğe teşvik ediyor 

‘Merhamet yorgunluğu’ denilen bir şey olduğunu söyleyen Prof. Dr. Tarhan, “Tembel kişilere yapılan iyilik onları tembelliğe, bencil kişilere yapılan iyilik ise onları parazit gibi beslenmeye teşvik eder. Bu, iyiliğin kötüye kullanımıdır ve karşı tarafa iyilik değil, kötülük yapmaktır” dedi.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, iyiliğin “doğru ve yanlış” uygulanması arasındaki ince çizgiye dikkat çekerek, “İyilik yapıyorum derken karşı tarafın hayatına ne kattığımızı, bu iyiliğin onu iyiye ve doğruya götürüp götürmediğini sorgulamalıyız. Sadece kendimizi iyi hissetmek için yapılan, içinde anlam olmayan iyilikler, uzun vadede zarar verir” ifadelerini kullandı.

“Balık vermek yerine balık tutmayı öğretmek” ilkesinin iyilikte de geçerli olduğunu belirten Prof. Dr. Tarhan, “Emek vermeden, yorulmadan elde edilen bir şeyin kıymeti bilinmez. Eğer bir kişiye sürekli emek harcamadan bir şeyler verirseniz, onu sorumluluk almaktan uzaklaştırırsınız. Bu çocuğunuz da olabilir, bir yakınınız da. Bu bir merhamet değil, ‘merhamet yorgunluğu’ veya kişinin kendi egosunu tatmin etme çabasıdır” dedi.

“Yanlış kişiye iyilik yaparsanız, etrafınızda kan emiciler toplanır.” diyen Prof. Dr. Tarhan, “Güçlüyken yanınızda olup düştüğünüzde kaybolan insanlardan şikâyet ediyorsanız, bunun sebebi genellikle zamanında yaptığınız yanlış iyiliklerdir. İyilik, hak edene, hak ettiği şekilde ve karşı tarafı geliştirecek biçimde yapılmalıdır” diye ekledi.


Çocuklara yapılan iyilikler bir “tehdit veya itaat unsuru” olarak kullanılmamalı

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, ailelerin çocuklarına yaptıkları iyilikleri bir “tehdit veya itaat unsuru” olarak kullanmasının yanlış olduğunu belirterek, “Çocuğunuza para verirken kendi egonuzu tatmin etmek için bahşiş vermeyin. Ona sorumluluk almayı ve bütçe yönetimini öğretmek için ‘hak ediş’ verin. Aksi takdirde para yönetimini öğrenemeyen bireyler yetiştirirsiniz” dedi.

Aile içi ilişkilerde sıkça yapılan “iyilik hatalarına” da dikkat çekerek, “Ben sana iyilik yapıyorum, sen de dediğimi yap” mantığının çocuk yetiştirmede büyük zararlar verdiğini söyledi.

“Saçımı süpürge yaptım” diyerek sürekli karşılık bekleyen ve şikâyet eden ebeveynlerin, aslında çocuklarına iyilik yapmadığını, tam tersine hem kendilerini hem de çocuklarını huzursuz ettiklerini belirten Prof. Dr. Tarhan, bu durumun “merhamet yorgunluğu” ve yaşam doyumu düşük kişilikler ortaya çıkardığını dile getirdi.


Sağlıklı empati nasıl yapılır?

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, empatinin sıkça “karşı tarafın yerine kendini koymak” olarak yanlış anlaşıldığını belirterek, “Sağlıklı empati, kendi kimliğini ve sınırlarını unutmadan karşı tarafı anlamaktır. Sınırlarını korumadan kendini tamamen feda etmek, ‘fedakârlık şeması’ denilen psikolojik bir sorundur ve ‘merhamet yorgunluğu’na yol açar” diye konuştu.

Empati ve sempati arasındaki farkı vurgulayan Prof. Dr. Tarhan, “Kreşte bir bebek ağladığında diğerlerinin de ağlamaya başlaması sempati duymaktır. O bebekler, kendi acılarıyla başkasının acısı arasındaki ayrımı henüz öğrenememiştir. Sağlıklı empati ise ‘O acı çekiyor, ona yardım etmeliyim ama kendi haklarımı ve sınırlarımı da korumalıyım’ diyebilmektir” ifadesinde bulundu.

İLGİLİ HABERLER

GÜNDEM