Salı, Aralık 2, 2025

İş yaşamında genç kuşakların etkisi artıyor

2026’ya doğru ilerlerken, iş dünyasına dair yeni projeksiyonlar da netleşmeye başladı. Halihazırda 5 kuşağın bir arada olduğu bir çalışma ortamı bulunurken, 2034 yılına kadar çalışanların yüzde 80’ini Y, Z ve Alfa kuşağının ilk temsilcilerinin oluşturacağı öngörülüyor. Bu durumun ise yönetim ve üretim dinamiklerinde küresel bir eksen kayması yaratması bekleniyor. Bu süreçte liderlerin genç yetenekleri elde tutmak ve deneyimli profesyoneller yetiştirmek arasında güçlü bir denge kurması gerektiği kaydediliyor. 

Türk iş dünyasında da benzer bir dönüşümün yaşandığına dikkat çeken BMI Business School Yönetici Ortağı ve Galatasaray Üniversitesi Araştırma Görevlisi Dr. Emirhan Altunkaya, “Çalışma hayatının bugünkü dinamik tablosunda benzersiz bir yapı ortaya çıkıyor. Bu çerçevede, Baby Boomer Kuşağı yönetim kurullarında ve üst düzey stratejik danışmanlık görevleriyle engin bilgi birikimini sürdürürken; X Kuşağı şirketlerin orta ve üst yönetim kademelerinde istikrarını koruyor. Y Kuşağı, ilk-orta kademe liderlikte ve kritik yönetim rollerinde belirleyici bir konuma sahipken, Z Kuşağı ilk uzmanlık yıllarını doldurarak genç yöneticiliğe doğru hızla ilerliyor. Bu piramidin en altındaki Alfa Kuşağı ise üniversite eğitiminin bir adım gerisinde yer alıyor. Bu çok kuşaklı yapı, kurumlar için muazzam bir bilgi akışı ve sinerji potansiyeli yaratıyor” diye konuştu.


“İş değiştirme kararı yöneticilerin yaklaşımıyla belirleniyor”

Genç çalışanların iş değiştirme kararının yaklaşık yüzde 70’inin yöneticilerinin yaklaşımına göre belirlendiğine dikkat çeken BMI Business School Yönetici Ortağı Dr. Emirhan Altunkaya, “Genç çalışanlar, iş dünyasıyla yeni bir sosyal sözleşme imzalamak istiyor. Artık hibrit ve esnek çalışma modellerini temel bir beklenti olarak gören bu kuşak, aynı zamanda teknolojiyle uyumlu iş modellerini ve güçlü yönetici-çalışan ilişkisini önceliklendiriyor. Onlar için iş, sadece bir gelir kapısı değil; anlamlı işler ve etki yaratma fırsatları aracılığıyla kendini gerçekleştirebildiği bir platform. Bu nedenle şeffaf ve açık iletişimin yanı sıra, hızlı ve sürekli geribildirimi zorunlu kılıyorlar. Şirketlerin bu yetenekleri elde tutması, sadece öğrenme ve gelişim olanakları sunmakla değil, bu beklentileri destekleyen sağlıklı bir kurum kültürü inşa etmekle mümkün” dedi.


“Şirketlerin uyum sağlamasına destek oluyoruz”

Liderlerin yeni dönemde benimsemesi gereken yaklaşımları sıralayan Dr. Emirhan Altunkaya, “Bu yeni dönemde yöneticilerden, güven veren ve gelişimi destekleyen koçvari bir iletişim tarzı benimsemeleri; veri temelli düşünebilen, yapay zekâ araçlarını karar süreçlerine entegre edebilen dijital bir zihin yapısına sahip olmaları bekleniyor. Ayrıca değerleri davranışa dönüştürerek ekip bağlılığını güçlendiren kültür ve çalışan deneyimi liderliği sergilemeleri talep ediliyor. 2026–2028 döneminde en büyük yetkinlik açığı tam da bu noktada, yani insan yönetimi, iletişim ve kültür liderliği üçgeninde ortaya çıkacak. Türkiye’nin lider iş okullarından BMI Business School İstanbul olarak biz de son yıllarda çok sayıda kuruma liderlik gelişimi, yönetici akademileri ve organizasyonel gelişim programları sunuyoruz. Böylece şirketlerin bu dönüşüme uyum sağlamasına destek oluyoruz” diye konuştu.

İLGİLİ HABERLER

GÜNDEM