Cumartesi, Aralık 27, 2025

İş yerlerinde soyutlanma ve kopukluk hissi artıyor

Ernst & Young (EY), dünya genelinde farklı kurum ve sektörlerden 18–64 yaş arası 5 binin üzerinde çalışanla gerçekleştirdiği Çalışan Aidiyet Barometresi’nin (EY Belonging Barometer) sonuçlarını açıkladı. Barometre sonuçlarına göre; dünya genelinde çalışanların yüzde 85’i, iş yerinde artan bir yalnızlık ve soyutlanma hissi yaşadığını belirtiyor. 2023’e kıyasla yüzde 10 artan bu his, özellikle genç kuşaklarda daha yoğun görülüyor. Z kuşağının yüzde 92’si ve Y kuşağının yüzde 87’si bu duyguları paylaştığını belirtiyor. Buna rağmen, iş yeri hâlâ çalışanların en çok aidiyet hissi yaşadığı ikinci yer olmaya devam ediyor. Bu kapsamda ev ortamı yüzde 76 ile ilk sırada yer alırken katılımcıların yüzde 47’si, evden sonra en güçlü aidiyet hissini iş yerinde yaşadığını belirtiyor. 


Z ve Y kuşakları izolasyonla karşı karşıya olduğunu düşünüyor

Küresel çapta yapılan araştırmaya göre, genç katılımcıların yüzde 54’ü haftada en az bir kez, yüz yüze veya çevrim içi bir konuşma yapmadan tam bir iş gününü geçirdiklerini söylüyor. Bu oran Y kuşağında yüzde 50, X kuşağında yüzde 35, baby boomers kuşağında ise yüzde 27 seviyelerinde seyrediyor. Farkın uzaktan çalışanlarda daha belirgin olduğu görülüyor. Tamamen uzaktan çalışanların yüzde 63’ü, haftada en az bir kez gerçek zamanlı bir konuşma yapmadan tam bir iş günü geçirirken, tam zamanlı ofis çalışanlarında bu oran yüzde 35 yani neredeyse iki katı. Hibrit çalışanlarda ise yüzde 51’i buluyor. 


İş yerindeki yalnızlık duygusu, aidiyet hissini etkiliyor

Katılımcılara göre; çalışanların aidiyet hissini etkileyen en önemli iki unsur başarılarının görülmemesi ve iş toplantılarına dahil edilmemeleri olarak öne çıkıyor. Bu durum, kendilerini dışlanmış ve yalnız hissetmelerine neden olabiliyor. Katılımcıların yüzde 58’i, kişisel yönlerini iş yerinde paylaşırken kendini rahat hissetmediğini belirtiyor. Özellikle Z kuşağı, bu konuda yüzde 71 oranıyla diğer kuşaklara göre neredeyse iki kat daha az rahat hissediyor.

Barometreye göre, aidiyet hissini en çok güçlendiren unsurların başında yüzde 41 oranıyla psikolojik olarak güvende hissetme geliyor. Katılımcıların ruhsal olarak güvenliğinin azalmasına sebep olan ana faktörler ekonomik dalgalanmalar (yüzde 32) ve toplumsal olaylar (yüzde 25) olurken; psikolojik güvenliği artıran iki ana faktör ise hata kabul edebilme veya yardım isteme konusunda açık olma (yüzde 48) ve meslektaşlarıyla güçlü, güvene dayalı ilişkiler kurma (yüzde 47) olarak öne çıkıyor. Z ve Y kuşakları, ekonomik belirsizlik nedeniyle kendilerini baby boomers kuşağından iki kat fazla sıkışmış hissediyor. Z kuşağında bu oran yüzde 74, Y kuşağında yüzde 68, X kuşağında yüzde 52, baby boomers kuşağında yüzde 34’ü buluyor. Barometreye göre aidiyet hissini güçlendiren diğer unsurlar ise esneklik (yüzde 38), ruhsal iyilik hali (wellbeing, yüzde 37), gelişim odaklı geri bildirim almak (yüzde 31), düzenli olarak profesyonel ve kişisel olarak nasıl olduklarının kontrol edilmesi (yüzde 29) olarak sıralanıyor.


Yapay zekâ ve teknoloji, aidiyeti artırıyor

Katılımcıların yüzde 32’si, teknoloji ve yapay zekâ araçlarının artan kullanımının iş yerindeki aitlik hissini güçlendirdiğini söylüyor. Z kuşağı yüzde 40 ile bu düşünceyi domine ederken, baby boomers kuşağında bu oran yüzde 13 seviyesine düşüyor. Katılımcıların yüzde 26’sı, kendini yalnız veya izole hissettiğinde bir yapay zekâ uygulamasına veya sohbet robotuna yöneleceğini belirtiyor. Ancak, araştırmaya göre iş gücündeki insan ilişkisi hâlâ kapsayıcılığın kritik bir unsuru olarak öne çıkıyor. Katılımcıların neredeyse yarısı (yüzde 48’i), farklı kuşaklardan meslektaşlarıyla çalışmanın kendilerini daha fazla ait hissettirdiğini söylüyor. 


“Aidiyet hissi fikirlerin paylaşılmasıyla güçleniyor”

Çalışan aidiyeti konusuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan EY Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Bölüm Başkanı Gökhan Gümüşlü, “Yeni iş modelleri çalışanlar için soyutlanma, yalnızlık ve psikolojik güvenlik endişesi, işverenler için ise kapsayıcılık, çalışanları elde tutma gibi konuları beraberinde getiriyor. Bununla birlikte, giderek daha bağlantılı bir dünyada yaşamamıza rağmen çalışanlar kendilerini kopuk ve yalnız hissedebiliyor. Araştırmaya katılan çalışanlar, iş yerinde aidiyet hissini güçlendiren en önemli unsuru, fikirlerini paylaşabilmek ve endişelerini çekinmeden ifade edebilmek olarak tanımlıyor. Bu durum işverenler için; çalışan bağlılığı ve uzun vadede aidiyet hissini destekleyen daha kapsayıcı bir iş kültürü oluşturmak adına önemli bir fırsat sunuyor. Özellikle yeni nesil için bu koşulları sağlayabilen kurumların kazanan bir konumda olacağını söyleyebiliriz” diye konuştu. 

İLGİLİ HABERLER

GÜNDEM