Küçük bir sarsıntı olduğu zaman aklımıza deprem geliyor. Sosyal medyada hemen geçmiş olsun mesajları paylaşılıyor. Ancak, konu sadece geçmiş olsun demekle bitmiyor. Depreme karşı neler yapılıyor onun farkında mıyız?
Depremin takipçileri deprem uzmanlarımız ve Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği. TMMOB ve ilgili odaların başında İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) geliyor.
Her depremden sonra inceleme yapıp rapor paylaşan İMO, hazırlanan depreme dayanıklı bina yönetmeliklerine katkıda bulunmayı görev biliyor. Deprem değil, depreme dayanıksız bina öldürür diyen inşaat mühendislerini dinleyen var mı? Yapılan projelerin depreme dayanıklı yapı tasarımına uygun olması gerekli.
Bu ilk aşama. İkinci aşamada uygulamanın, kullanılan malzemeler başta olmak üzere, projeye uygun olması gelir. Bu konuda malzemeden “tasarruf” demek, “malzemeden çalmak” demektir ve deprem hatayı affetmez.
Kahramanmaraş depreminde resmî açıklamalara göre 50 binden fazla yurttaşımız öldü. Deprem profesörlerinin hesaplarına göre ölü sayısı bu rakamın birkaç katı kadar, ancak bu konuyu takip eden yok. Ya da rakamlar saklanıyor. Aynı senaryoyu covit-19 salgınında da yaşadık. Resmi raporla covit-19 hastası saptanmasaydı, biz daha aylarca “bizde covit -19 yok” diye mutluluk içinde ölecektik.
Depremin ardından 10 ay geçti. Bölgede yıkılan 35 bin bina, hasar gören 300 bin bina var, etkilenen insan sayısı ise 14 milyon.
Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde yıl sonuna kadar hem molozu kaldıracağız hem de konutları yapacağız mesajı etkili oldu. Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra başka konular gündeme geldi.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, 31 Temmuz’da “Depremden en çok etkilenen illerimizden Kahramanmaraş’ta da kalıcı konutlarımızın inşasına devam ediyoruz. Kahramanmaraş’ımıza; 82 bin 104 konut, 30 bin 310 köy evi olmak üzere, toplamda 112 bin 414 konut yapacağız. 19 bin 418 konutun inşasına başladık. Vatandaşlarımız sağlam ve güvenli yuvalarına yerleşene kadar biz buradayız” dedi.
Sonra verilen söz şöyle: Yıl sonuna kadar 9 bin konut, 1800 köy evini teslim edeceğiz. Yani nerede ise yapıyoruz dedikleri konutların yüzde 10’undan az. Kalanlar da 20 Haziran 2024’e kadar teslim edilecek. Yani yerel seçimlerden 3 ay sonra.
Vatandaş buna inanır mı? Tabii ki bir kısmı inanır, bir kısmı zaten devlete muhtaç. Elinde yapacağı bir şey yok. Bir oyu var, o da 31 Mart 2024’te arada kaynayacak.
Orta Doğudaki İsrail – Filistin savaşı, işgali, katliamı, Netanyahu, Hamas, hastaneler, rehine takasları haberleri ve tartışmaları arasında gözden kaçırılmaya çalışılan bir yasa TBMM’den geçti. 9 Kasım’da Resmî Gazetede yayınlanan bu önemli yasanın adı uzun:
“7471 Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”
Deprem olur ölürüz. Bizi öldürenler mutlu mesut yaşar.
Depremler sürer, bizi öldürenler daha da mutlu olur. Neden?
Ölüm varsa, yıkılan bina vardır, yapılacak yeni binalar vardır. Sahtekârlar için yeni bina demek, yeniden malzemeden, işçilikten çalmak demektir. Bir de depreme dayanıklı bina yapılmayacak yerlere bina yapıp sorumluluğu depreme atmak demektir.
İnşaat Mühendisleri Odası bu yasa ile ilgili olarak “kanunda yeniden tanımlanan “rezerv yapı alanı” kamuoyunda mülk hakkının gasp edileceği yolunda endişelere yol açtı” uyarısını yaptı.
Mülk hakkının gasp edilmesi ne demek? Bu konuyu işlemeyi sürdüreceğiz.