Cuma, Ocak 3, 2025

Yaprağını Döken Ağaçlarda Budama Elzemdir

Daha önce, budama eylemi ile ilgili birkaç yazı yazmıştık. Ne yazık ki, Ticaret Gazetesinin son şekillenen blogunda eski yazılarımızı bulmak bayağı zor. Hatırlatmak için, çok kısa bir geçiş yapalım. Dikim sırasında budama, kök sistemini geliştirmek için yapılır. Hemen ekleyelim. geçen yazıda da bahsettik. Çıplak köklü yaprak döken bir fidan ile, saksıdaki yaprak döken fidan ve herdem yeşil bir fidan arasında budama farkları oluyor. Her ne olursa olsun budama, fidanın büyümesini kolaylaştırır, çiçeklenmeyi ve yemiş niteliğini, ayrıca da niceliğini arttırır, 

Çıplak köklü yaprak döken fidanlar, Kasım ile Mart ayları arasında dikilir. Bu sırada kökler ve dallar dengeli bir biçimde kısaltılmalıdır. Kökler bir kaç santimetre, dallar ise üçte bir oranında kısaltılabilir. Saksıdaki bir fidan ise, sulama düzenini bozmazsak yılın her ayında dikilebilir. Buna karşılık topraklı ya da topraktan kürenerek çıkarılmış, topak halinde kökle satılan herdem  yeşil bir fidan ise, ilkbaharın başında Mart ayı sonundan itibaren dikilebilir. Söz konusu bitkilerde, ölü hastalıklı dallar dipten yok edilmeli, buna karşılık diğer dallar uçlarından kısaltılabilirler. Daha önce söylediğimiz gibi, çiçek veren fideleri çiçeklenme sonunda budanmalıdır.

Özellikle, yaprak döken ağaçlarda budamayı ikiye ayırabiliriz. Bunu biçim verme budaması ve bakım budaması olarak kabaca sıralayabiliriz. Biçim verme budamalarıyla kısa uzunlukta gövdeli (0,6 m.), orta uzunlukta gövdeli (1,3 m.- 1,50 m.) ve uzun gövdeli (1,80 m.) ağaçlar oluşturulabileceği gibi; ana ibreli, kadeh şeklinde ve bu ikisinin karışımı olarak ağaçlar budanarak büyütülebilir.

Pekiyi dalları hangi uzunlukta budayalım? Doğal olarak kesim uzunluğu bitkinin yeşillenme yetisine bağlıdır. Çok kısa yapılan bir budama, doğal olarak daha çok dalın çıkmasına neden olur. Halbuki uzunca bir dal bırakılarak yapılan budamada çıkan filizlerin sayısı daha sınırlıdır. Zayıf bir fidan, daha kısa kesimlere olanak verir; buna karşılık kuvvetli bir fidanın çok dipten ya da acımasızca kısaltılmasına gerek yoktur. Bu, aynı fidanın değişik dallarında da yapılabilir. Zayıf bir dalı, 2. ya da 3. tomurcuk bırakacak şekilde kesebileceğiniz gibi kuvvetli bir dalı çok az kısaltırsınız.

Yemiş fidanlarında, çok genç, bir senelik fidan aldınız ise dikim sonrası ilk yıl yukarıda bahsedildiği gibi istenilen uzunlukta kısaltarak daha sonraki sene dallanmasına olanak verilir. İlk iki sene fidanların budanması açısından önemlidir. Yemiş ağaçları kendi halinde bıraktığınız zaman orta uzunlukta gövdeli, şemsiyevari bir şekil alır. Bu şekle Fransızlar kadeh şekli (goble) adını takmışlar. Goble kelimesi, sağolsunlar Türk yazarların da yazılarına girmiştir. Bir kayısı ağacına hiç dokunmasanız da az buçuk kadeh şeklini eninde sonunda almaya gayret eder.

Daha önce uzun uzun yazmıştık. yemiş ağaçlarının “U” veya “V” şeklinde budayarak bir duvara yaslamamız ya da sınır oluşturmamız olasıdır. Meşeleri ise dipten kesilerek çalı şekline getirmek göze hoş gelebilir. Doğada yürürken, bir çok meşe cinsinin kendiliğinden çalı halinde olduğunu görürsünüz. Hemen yeri gelmişken belirtelim. Kadeh şeklinde ya da şemsiye şeklindeki bir ağaç ilkbahar donlarına karşı çok daha dayanıklıdır. 

Üçüncü seneden sonra, artık bakım budamalarına başlanabilir. Bakım budamaları, defalarca bahsedildiği gibi, ölü, kuru, hastalıklı, simetriyi bozan dalları kesmekten ve dal uçlarını kırpmaktan oluşur. Aşılı bir fidanda, aşı bölgesinin altındaki piçleri de kesmemiz elzemdir. Aşı bölgesinin altından çıkan dallar kesilmezse, bir süre sonra büyüyerek aşılı fidanlarla alakası olmayan, kökün aslına rücu etmesinden başka bir şey değildir. Bakım budamasını her 3 ya da 5 senede bir yapmamız önemlidir. Budamalar sırasında bağ bıçağı, bahçıvan makası, dal makası testerenin dışındaki önemli yardımcılarımızdır.

Yukarıda sık sık ibreden söz ettik, kafa karışıklığı olmasın. Genel olarak iğne yapraklı, konik, reçineli ağaçlarda ibreden, yani ana gövdeden bahsedilir. Bunları tek tek söylüyoruz. Neden mi? Okaliptus da koni şeklinde hatta reçineli bir ağaç olmasına rağmen iğne yapraklı değildir. Bunun yanında biberiye ya da Avusturalya kökenli “Gravilla” çalısı ise, iğne yapraklı bitkilerden olmasına rağmen çamla, ladinle, göknarla ilgisi yoktur. Diğer taraftan, Ficus ailesinin lateks benzeri reçinesi (ki buna yediğimiz incirin özsuyunu da dahil edebiliriz); “Aloe vera”nın da yeşilimtrak reçinesi olmasına rağmen, ne ağaçtır, ne koniktir, ne de iğne yapraklıdırlar.

Bu hafta egzotik diyarlardan uzağız. Fotoğraf köşesinde, bizim bahçede kullandığımız bazı kesici aletleri ve iğne yapraklı bir Gravilla çalısı fotoğraflarını paylaşıyoruz.


Keyifli Bahçeler…

Oğuzhan Daver

Diğer Yazarlar