Perşembe, Eylül 19, 2024

Her 5 KOBİ’den 4’ü sigortasız

işsizlik

Kocamanoğlu, 6 Şubat 2023’te meydana gelen depremlerin bölgede yaklaşık 105 milyar dolarlık maliyet yarattığını söyledi

ENSAR ÇIRAK

Ülkede son yıllarda daha sık yaşanmaya başlanan doğal felaketler nedeniyle konut ve işyerlerinin sigortalanması meselesi giderek önem kazanmaya deva ediyor. 6 Şubat 2023’te meydana gelen depremlerin bölgede yaklaşık 105 milyar dolarlık bir maliyet yarattığını belirten Ege Sigorta Acenteleri Derneği (ESED) Yönetim Kurulu Başkanı Ersoy Kocamanoğlu, İzmir’de sigortalı işletme oranının oldukça düşük olduğunu, her 5 KOBİ’den yalnızca 1 tanesinin sigorta yaptırdığını söyledi. 

KOBİ’lerin sigortalanma oranının artırılması gerektiğini ifade eden Kocamanoğlu, “Elektrik, su bağlatırken nasıl bazı mutlak evraklar isteniyorsa, bunların içerisine sigorta poliçesinin de talep edilmesi lazım. Çünkü bunlar yalnızca işletmelerin değil, hepimizin varlığı. İnsanların kârına ortak değiliz. İnsanlarda böyle bir algı oluşuyor. Biz riskine ortak olmak istiyoruz. Şuanda yerine koyma bedelleri çok yükseldi. O yüzden mutlaka herkesin, yerine koyma anlamında sigortayı da bir tasarruf aracı gibi düşünmesi lazım. Herkesin sigortayla mutlaka tanışması, buluşması lazım. Ve bir risk satın aldığının bilincinde olması lazım” açıklamasında bulundu. 


“İstanbul’da beklenen deprem reasürans piyasasını tedirgin ediyor”

Türkiye’nin son yıllarda büyük felaketlerle karşı karşıya kaldığını söyleyen Kocamanoğlu, “Van, Elazığ, İzmir arkasından 11 ili vuran Kahramanmaraş depremi sigorta şirketine çok büyük maliyetler getirdi. Sigorta şirketleri kendilerini bu teminatların üzerinde tutmuyor; sigorta indiriyor. Yani reasürans anlaşmaları yapıyor. Reasürans anlaşmalarında bir yıllık öngörülen kapasiteyi alıyor. Arkasından böyle hasarlar olduğu zaman da almış oldukları kapasiteyi doldurabiliyorlar. Öngörülen kapasitenin daralması ve önümüzdeki yıllarda beklenen İstanbul depremi ile sigorta açısında ciddi bir maliyetin ortaya çıkması bekleniyor ve bunlar reasürans piyasasını da tedirgin ediyor. O yüzden burada özellikle deprem çarpanlarındaki yükseklik dolayısıyla ister istemez poliçenin maliyetini de yansıtıyorlar” diye konuştu.

Şuan ki koşullarda poliçelerin pahalı olmadığını aktaran Kocamanoğlu, “Daha öncelerde ucuz poliçe satılıyordu. Aslında dünyadaki normal seviyesine geliyor. Türkiye reasürans kapasitesi açısından büyük bir piyasa ama çok ucuz maliyetli yapılıyordu poliçeler. Şu an istenen seviyelere gelmiş durumda. İşletmenin bedelleri, faaliyet kolu, fiyatları belirleyen unsurlar. Az riskli olan yerlerde fiyatlar daha aşağıda, riski yüksek olan yerlerde de fiyatlar biraz daha yükselir” dedi. 

KOBİ’lerin sigortalanma oranının artırılması gerektiğini ifade eden Kocamanoğlu: “Elektrik, su bağlatırken nasıl bazı mutlak evraklar isteniyorsa, bunların içerisine sigorta poliçesinin de talep edilmesi lazım. Çünkü bunlar yalnızca işletmelerin değil, hepimizin varlığı. İnsanların kârına ortak değiliz. İnsanlarda böyle bir algı oluşuyor. Biz riskine ortak olmak istiyoruz”

“Deprem bölgesinde ticari grupta sigortalanma oranı %20 civarındaydı”

Kahramanmaraş depreminden etkilenen illerin nüfus sayısı ile İstanbul’un ve konut ve ticari alan sayısı karşılaştırıldığında beklenen maliyetin 105 milyar doların çok üstünde olduğunu vurgulayan Kocamanoğlu, “Sigortalı olan yerlerin maliyetiyle ilgili düşünmek lazım. 105 milyar dolar içerisinde sigorta şirketlerinin karşıladığı maliyet yaklaşık 6 milyar dolar civarındaydı. Çünkü sigortalanma oranı çok düşüktü. Ticari grupta yüzde 17-20 civarında bir sigortalanma oranı vardı. Konut da bu civarlardaydı, kasko da çok düşüktü. DASK sigortalanma oranı yüzde 48’lerdeydi. Sigortalanmayan bölümdeki kayıp çok daha fazla” ifadelerine yer verdi. 

İzmir’de DASK oranının Türkiye ortalamasının biraz üzerinde, yüzde 57 ile yüzde 63 arasında değiştiğini dile getiren Kocamanoğlu, “30 Ekim depreminde bu oran yüzde 57’ydi. 30 Ekim depreminden sonra vatandaştaki korku ve panik ile yüzde 63’e kadar ilerledi. İşyeri ve kaskoda oran daha düşük. Biz zorunlu poliçe olduğu için DASK’ı baz alıyoruz. Ama orada da mesela yenilenme döneminde oran yüzde 63’ten 3-4 puan aşağı düştü. Yüzde 60 civarında şuan. Türkiye ortalaması da yüzde 48 ile 52 arasında değişiyor. Yani sigortalanma oranı çok düşük. Toplumda sigorta bilincini de arttırmak lazım. Bu poliçeler korku ve panik refleksi ile yapılıyor. Felaketlerde hemen aklımıza geliyor ama sonrasında unutuluyor. Sürekliliği olmuyor. Halbuki poliçe varlıklarımızı sigortaladığımızı, hasardan bir gün öncesine getirmemiz için bir risk satın aldığımızı, toplum olarak bu bilince sahip olmamız lazım” şeklinde ifade etti.


Sanayiciden işyerlerine zorunlu sigorta talebi

Geçtiğimiz günlerde İzmir Ticaret Odası’nda (İZTO) sanayiciyle sigortacıyı buluşturan toplantıda Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı (EBSO) Ender Yorgancılar da işyerlerine sigortanın zorunlu olması gerektiğini vurgulamıştı. Yorgancılar, “Nasıl zorunlu konut sigortası varsa, iş yerleri için de zorunlu olmalı. Çünkü iş hayatı ne kadar geç devreye girerse yaşamın döngüsü o kadar gecikiyor. Nasıl yapı denetim şirketleri varsa; inşaatlar, fabrikalar başladığı anda, temeli atıldığı anda sigortalama işlemlerinin de başlanması gerekiyor” ifadelerine yer vermişti. 

Aynı toplantıda, 2023 yılında, yüksek enflasyon, iklim değişikliği, afetler nedeniyle dünyada sigortacılığın zor bir dönemden geçtiğini belirten Türkiye Sigorta Birliği (TSB) Başkanı Uğur Gülen ise dünyada artan reasürans maliyetlerinin sigorta şirketlerinin maliyetlerini de artırdığını, bunun da sanayicilerin sigorta fiyatlarına yansıdığını söylemişti. Türkiye’de yaşanan depremle ortaya çıkan eksik sigorta sorunu ve enflasyonla birlikte maliyetlerin ciddi manada arttığını vurgulayan Gülen, “Büyük bir grup, 2023 yılında 10 milyon dolar sigorta primi ödedi, bu yıl 18,5 milyon dolar sigorta primi ödüyor. Aynı riskler için bir miktar sigorta bedellerinde artış var ama yüzde 85’lik dolar bazında bir artış var” diye konuşmuştu.

İLGİLİ HABERLER

GÜNDEM