Pazar, Kasım 24, 2024

Yoksulluk tabana yayılıyor…

Enflasyonla mücadele birçok yönüyle değerlendirilmeli. Düşük gelir gruplarının ulusal gelirden aldığı pay azalıyorsa, yoksulluk tabana yayılıyor demektir. Üst gelir grubunun ulusal gelirden aldığı pay artıyorsa, sermaye kesimi gittikçe güçleniyor demektir.

TÜİK, 2022 yılı “Gelir Dağılımı İstatistikleri” verilerini açıkladı. En yüksek gelire sahip yüzde 20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay, 2022 yılında 2021 yılına kıyasla 1,3 puan artarak yüzde 48’e yükseldi. En düşük gelire sahip yüzde 20’lik grubun aldığı pay 0,1 puan azalarak yüzde 6’ya geriledi. Yüzde 20’lik bölüm gelirin yüzde 48’ini alırken, diğer yüzde yirmilik kesim de yüzde 6 pay alıyor.

Rakamlarla kafa karışmasın, en yüksek gelir grubun dışında dört grubun da ulusal gelirden aldığı pay düşmüş durumda. Üstelik son 10 yıldır bu düşüş sürüyor. En yüksek gelir grubundaki artış da sürüyor.

Bu ne demek? Gelir dağılımı dengesizliği demek. Bu dengesizlik tabii ki orta ve düşük gelir gruplarının gittikçe yoksullaştığının bir kanıtı.

Bu yapının siyasetteki görünümü ise, yoksula elektrik, doğalgaz, gıda yardımı yapılarak, asgari ücretten işe alınarak hem pozisyonunun “korunması” hem de oyunun kilitlenmesi anlamına geliyor.

Peki, pozisyon korunacak mıdır? Tabii ki hayır.
Nedeni çok açık. Akaryakıta yapılan zammın oranının iki ay içinde yüzde yüze yaklaşması gıda fiyatlarının yanı sıra sanayide de girdi fiyatlarını etkileyecek.

Kredi kartı ile alışverişte taksit sınırlaması ile piyasaya fren mi yapılıyor, göreceğiz. Paranın taksitle de olsa dönmediği bir piyasa düşünülemez. Ama görünen o ki, 2 trilyon liralık kredi kartı borcu, yaklaşık 75 milyar dolardan fazla borç demek. Bu rakam çok astronomik. Merkez Bankası bankalarım muhtemel krizlerini önlemeye mi çalışıyor acaba?

Seçmenden oy almak için onun yoksullaşmasının yanında çaresiz kalması da onu iktidara bağlayan en önemli etken. Çaresiz kalan verilen işte verilen ücrete çalışıyor. Bir süre sonra bu ücrete alışıyor ve “şükür” aşamasına geçiyor.

Oysa istediğimiz, gençlerin bir işi öğrenerek daha ehil duruma gelmesi, bir başka ustalık, kalfalık aşamana geçmesi, formenlik yaparak işçi grubunu teknik olarak yönetmesi. Bu durum doktorlar için de, mühendisler için de,, tüm çalışanlar için de geçerli.

Önemli olan işi bulmak kadar, kurumsal yapı içinde gelişmek. Arkasında iktidar desteği ile kömür madenindeki kazanç için onbinlerce ağacı kesen, yaptığı yolu hemen çöken firmada çalışan mühendis hangi kültürle yetişiyor. Semt adını söyleyemeyenin bakan olduğu bir ülkede, bilgiden çok biat kültürü yaygınlaştırılmaya çalışılıyor.

Ülkenin kalınması eğitimle olur, yani herkes öğrenmelidir. İtaat kültürü “iane” ile yaşamayı kabullenmek, yasal olmayan, halk için olmayan her leyi kendisine hak görmek demektir.

Yıl sonunda alt gelir grubunun payı yüzde 6’nın altına düşerse şaşırmayalım.


Önceki İçerik
Sonraki İçerik

İskender Odabaşoğlu

Diğer Yazarlar