Cuma, Ekim 18, 2024

Çin, dünya çelik sektörünü tehdit ediyor

Türk çelik üretiminin yüzde 28,4 artması, Türkiye’yi 2024 yılında dünya çelik sektöründen ayrıştırarak, en büyük 15 çelik üreticisi arasında, üretimini en fazla arttıran ülke konumuna getirdi


Türkiye ilk 15 ülke arasında, yüzde 28,4 artış, 9 milyon 533 bin ton üretim ile üretimini en çok arttıran ülke olmasına rağmen, 8’inci sırada yer aldı

Dünya Çelik Birliği (Worldsteel), nisan ayında küresel ham çelik üretiminin, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 5 düşüşle 155,7 milyon ton seviyesinde kaldığını açıkladı. Worldsteel tarafından açıklanan verilerine göre dünyanın en büyük çelik üreticisi Çin’in ham çelik üretimi, yüzde 7,2 düşüşle 85,9 milyon ton oldu. Türkiye Çelik Üreticileri Derneği’nin (TÇÜD) 2024 Mayıs ayı sayısındaki açıklamalara göre, Çin’den yüzde 79,9, Endonezya’dan yüzde 95,9, Malezya’dan yüzde 919,8 oranlarında ithalat artışları gözleniyor. Esasen Malezya ve Endonezya gibi Uzak Doğu ülkelerinden yapılan ihracatın, Çin menşeli fabrikaların ihracatı, başka bir ifade ile, Çin çelik sektörünün ihracatı olduğu biliniyor. Çin’in iç tüketimindeki daralma eğilimi sebebiyle, Çin çelik sektörünün, dünya çelik sektörü üzerindeki baskısının, önümüzdeki aylarda daha da artacağı ve 2024 yılında 100 milyon ton seviyesini aşacağı değerlendiriliyor.


“Kapasite artışları, üretim artışlarını etkiledi”

Türkiye’nin çelik üretiminin 2024 yılının ilk çeyreğinde yüzde 28,4 artışla 9,5 milyon tona ulaştığını aktaran TÇÜD Genel Sekreteri Dr. Veysel Yayan, “Türkiye’nin çelik üretiminde bu artış gerçekleşirken, dünya çelik üretimindeki artış yüzde 0,5 seviyesinde kaldı. Türkiye’yi 2024 yılında dünya çelik sektöründen ayrıştıran ve en büyük 15 çelik üreticisi arasında, üretimini en fazla arttıran ülke konumuna getiren bu sonuç, ağırlıklı bir şekilde, 2023 yılının ilk çeyreğinde, şubat ayındaki deprem dolayısıyla, bölgedeki tesislerimizin durması ve bu duruş sonrası başlatılan üretim faaliyetlerinin kademeli bir şekilde iyileşmesinin yol açtığı baz etkisinden kaynaklandı. 2023 yılının ikinci yarısında kapasitede gerçekleştirilen artışlar, üretim artışını destekleyen ikinci önemli faktörü oluşturdu. Diğer bir faktör ise 2023 yılının ilk çeyreğinde yüzde 5,9 artış göstererek, toplam 4,2 milyon ton seviyesine ulaşan ithalatın, 2024 yılında uygulamaya aktarılan bazı tedbirler sebebiyle, ilk çeyrekte yüzde 3,2 oranındaki gerilemesi oldu” ifadelerini kullandı.


“Rasyonel politikalar, rekabet gücünü artırdı”

Yüksek enerji fiyatları sebebiyle Türk çelik sektörünün, uluslararası piyasada rekabet etmekte güçlük çektiğini vurgulayan Dr. Yayan, “2024 yılında Enerji Bakanlığı’nın izlediği enerji fiyatlarını uluslararası fiyatlar seviyesine getirmeye yönelik rasyonel politikalar sayesinde, rekabet gücünün artması da bu üretimi destekledi. Bu olumlu gelişmeleri sınırlandıran faktörleri ise, aşağıdaki şekilde sıralamak mümkün. Birincisi özellikle Avrupa Birliği’ne gerçekleştirilen ihracattaki yüksek oranlı artışlarının, kısmen bir sonraki dönem kotalarını dolduracağı için, kalıcı bir durum oluşturamayacağı değerlendiriliyor. Dolayısıyla kotaların sürdürülmesi, ihracatta belirli bir seviyeye tutturulmasını engelliyor. İkinci husus, her ne kadar ithalatın genelinde bir yavaşlama söz konusu ise de uzak doğu ülkelerinden yapılan ithalatta bir duraklama görülmüyor” diye konuştu.


“Hâlâ kat edilecek uzun mesafeler var”

Üretimdeki artışların, 2021 yılındaki aylık ortalama 3,4 milyon ton üretim seviyesini geride bıraktığını dile getiren Dr. Yayan, “3,5 milyon ton üretim seviyesini yakalama hedefine ulaşma çabalarımızı sınırlandırıyor. Kaldı ki 2021 yılında yüzde 74,8 olan kapasite kullanım oranımızın, kapasitemiz 2021 yılından bu yana 5 milyon ton civarında artmış olmasına rağmen, dünya ortalamasının çok altında. Yüzde 64,7 seviyesinde kalması, hâlâ kat edilecek uzun mesafeler olduğunu, net bir şekilde ortaya koyuyor. En azından 2021 yılında gerçekleştirdiğimiz üretim seviyesine ulaşabilmemiz için, özellikle devlet destekli ihracatın yapıldığı Uzak Doğu ülkelerine yönelik çalışmaların hızlandırılması önem taşıyor. Esasında Türkiye ile birlikte başta ABD ve Latin Amerika ülkeleri olmak üzere, diğer pek çok ülkenin Çin ve Uzak Doğu ülkelerinden yapılan ithalatı sınırlandırmaya yönelik çalışmalarını sürdürdükleri biliniyor. Bu cümleden olarak, Türkiye’den önce sonlandırılacak her çalışmanın, ortaya çıkacak trafik sapması nedeniyle, Uzak Doğu ülkelerinin ürünlerinin, Türkiye’ye olan baskısını arttırması sonucunu doğuracağı hususunun göz ardı edilmemesi gerekiyor” değerlendirmelerde bulundu.


“Geçen yıl dünyanın çevresinde 16 tur atacak kadar boru ürettik”

Tosyalı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fuat Tosyalı, “Tosyalı olarak 5 yıl içinde dünyanın en büyük 20 şirketi arasında yer alma hedefiyle, sürdürülebilirlik odaklı yatırımlar yaparak global büyümemizi sürdürüyoruz. Bunun için hem yeşil çelik üretecek tesis yatırımları yapıyor hem de bizi daha da güçlendirecek stratejik satın almalar gerçekleştiriyoruz. Mevcut yatırımlarımız ve farklı ülkelerdeki tüm yatırım planlarımız tamamen yeşil çelik odaklı. Tosyalı olarak yaptığımız yeni yatırımlarla birlikte, Avrupa’nın en büyük çelik boru üreticisi konumundayız. Sadece geçen yıl dünyanın çevresinde 16 tur atacak kadar boru ürettik. Türkiye’de Marmara bölgesinde yapacağımız yeni yatırımlarla ERW boru üretim kapasitemizi daha da artırıyoruz. Bir süre önce İspanya’nın önde gelen çelik boru üreticilerinden STS fabrikasını satın alarak, Avrupa’daki konumumuzu daha da güçlendirdik. Avrupa’daki birçok projede sürdürülebilirlik adına sorumluluk üstleniyoruz. Hem Afrika kıtasında hem de körfez bölgesinde yeni ve büyük yatırımları odağımıza aldık. Yeşil çelik üreticisi olarak üretim tesislerimizle ve sürdürülebilirlik yatırımlarımızla dünyada örnek gösteriliyoruz” sözlerine yer verdi.


“Tesislerimizde %70 daha düşük karbon ayak izi sunuyoruz”

Endüstri 4.0 kapsamında sürdürülebilirlik odaklı ileri teknolojilere ciddi yatırımlar yaptıklarını dile getiren Tosyalı, “İskenderun’da hayata geçirdiğimiz Tosyalı Demir Çelik Tesisi’nde kullanılan ve Türkiye’de bir ilk olan Quantum Furnace teknolojisi sayesinde çok daha az karbon salımı gerçekleştiriyoruz. Bu tesiste, ileri teknolojiler, daha verimli hurda kullanımı, güneş gibi yenilenebilir ve temiz enerji kaynaklarının kullanımı ile yüzde 30 daha az elektrik enerjisi ve yüzde 15 daha az doğalgaz tüketiliyor. Yaptığımız sürdürülebilirlik odaklı tüm yatırımlarla bu tesis, yüksek fırınlara göre yüzde 70, geleneksel ark ocaklarına göre yüzde 20 daha az karbon ayak izine sahip” dedi.


“Temiz Enerji Üretiminde 2,5 Gw’ın üzerine çıkmayı hedefliyoruz”

Güneş ve hidrojen gibi yenilenebilir ve temiz enerji kaynaklarına yatırım yaptıklarını belirten Tosyalı, “Aynı anda tüm tesislerimizde yaptığımız yatırımlarla hayata geçirdiğimiz GES projesi ile 235 MW kurulu güce ulaşarak, dünyanın en büyük çatı üstü GES’ine sahip şirketi konumunu elde etmiş durumdayız. Bu projeyle yaklaşık 171 milyon kilogram karbon salımını engelleyerek aynı zamanda dünyanın en yeşil çelik üretimini yapan çelik üreticilerinden biri olduk. 2025 yılı itibarıyla planladığımız GES yatırımlarıyla öz üretimimizden temin ettiğimiz elektrik, toplam elektrik kullanımımızın büyük kısmını oluşturacak” ifadelerini kullandı.


“Yüzde 50 daha az karbon salımı yapıyoruz”

Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) kapsamında hazırlıklara çok önceden başladıklarını vurgulayan Tosyalı, “SKDM için özel bir ekip kurduk, ürün bazında tüm emisyonlarımızı kendi verilerimizle hesapladık. Birçok firmadan farklı olarak, şimdiden kendi gerçek verilerimizi müşterilerimizle paylaştık. Bir kez daha belgelendi ki Avrupa Komisyonu’nun yayınladığı kabul değerlerinden yaklaşık yüzde 50 daha az karbon salımı yapıyoruz. 2026 yılında başlayacak karbon düzenleme mekanizması uygulamalarına şimdiden hazırız. Tosçelik Profil ve Sac, Tosçelik Granül, Tosçelik Spiral, Tosyalı Toyo, Tosyalı Filmaşin ve İnşaat Demiri ve Tosyalı Demir Çelik tesislerimizin ürün kategorilerinde yeşil çelik üretiminde çok önemli olan, karbon ayak izini gösteren EPD – Çevresel Ürün Beyanı belgelerimizi alarak en düşük karbon ayak izine sahip üreticilerinden biri olduğumuzu belgelendirdik” dedi.


“Tosyalı V-Green sürdürülebilirlik yatırımlarımızın en güçlü göstergesi”

Tosyalı’nın yeşil çelik vizyonunu gösteren Tosyalı V-Green markasının sektöre de örnek olacağına ve sürdürülebilirlik adına ilham vereceğine inandıklarını dile getiren Tosyalı, “Tosyalı V-Green’ sadece bir marka değil, uzun yıllardır kararlılıkla devam ettirdiğimiz sürdürülebilirlik yatırımlarımızın da en güçlü göstergesi. Tosyalı V-Green, bir vizyonu, yeşil dönüşüm dünyasına açılan yeni bir sayfayı temsil ediyor. Bugüne kadar sürdürülebilirlik adına yaptığımız tüm çalışmaları ‘Tosyalı V-Green’ ile taçlandırıyoruz. Bunun arkasında teknoloji, inovasyon, yenilenebilir enerji, üretim süreçlerinin her noktasında döngüsel üretim odaklı yaklaşım, suyu, enerjiyi, havayı ve hatta tozu bile ziyan etmediğimiz bir sürdürülebilirlik anlayışımız mevcut. ‘Daha az karbon, daha yeşil çelik ‘Tosyalı V-Green’ ile anlam bulacak” ifadesini kullandı.

Dünya çelik üretimi ilk çeyrekte %0,5 arttı
Worldsteel, dünya ham çelik üretiminin, mart ayında, bir önceki yılın mart ayına kıyasla, yüzde 4,3 düşüşle 161 milyon 190 bin ton olarak gerçekleştiğini açıkladı. Yılın ilk üç ayında, dünya ham çelik üretimi yüzde 0,5 artış göstererek, 469 milyon 60 bin ton oldu. Çin yüzde 1,9 azalış, 256 milyon 550 bin ton üretim ile birinci, Hindistan yüzde 9,7 artış, 37 milyon 327 bin ton üretimle ikinci, Japonya yüzde 0,8 azalış, 21 milyon 452 bin ton üretim ile üçüncü sırada yer aldı. Türkiye ilk 15 ülke arasında, yüzde 28,4 artış, 9 milyon 533 bin ton üretim ile üretimini en çok arttıran ülke olmasına rağmen, 8’inci sırada yer aldı. 2024 yılının ilk çeyreğinde, ABD, Rusya, Güney Kore, İtalya, Meksika ve Kanada’da üretim düşüşleri gözlenirken, Vietnam’da yüzde 22,1, İran’da yüzde 16,3, Brezilya’da yüzde 6,2, Almanya’da yüzde 6, Tayvan’da yüzde 1,2, oranlarında üretim artışları kaydedildi. Bölgeler itibariyle bakıldığında, mart ayında, dünya ham çelik üretiminde, bir önceki yılın aynı ayına göre, Türkiye’nin yüzde 18 oranındaki üretim artışının büyük katkı sağladığı Diğer Avrupa Bölgesinde yüzde 11, Orta Doğu Bölgesinde yüzde 4, BDT’de yüzde 1,5, Afrika’da yüzde 1, oranında üretim artışı kaydedildiği gözlendi. Okyanusya’da yüzde 11,5, Asya’da yüzde 5,8, AB’de yüzde 4,3, Kuzey Amerika’da yüzde 1,4, Güney Amerika’da yüzde 0,2 oranlarında üretim düşüşü görüldü. Yılın ilk çeyreğinde, en fazla üretim artışı gösteren bölge, yüzde 20,5 artış oranı ile Türkiye’nin de içinde bulunduğu Diğer Avrupa bölgesi oldu.
“Nihai ürünlerde ticaret açığı ayda 2 milyon tona ulaştı”
Avrupa Çelik Derneği’nin (EUROFER) Ekonomik ve Çelik Piyasası Görünümü 2024-2025/2024 İkinci Çeyrek Raporu’na göre, olumsuz küresel ekonomik ve politik durum nedeniyle, 2024 yılı çelik talebi tahmini aşağı çekildi, ancak 2025’te daha güçlü bir toparlanma bekleniyor. Dernek, ayrıca 2023 rakamlarının daha önce beklenenden daha düşük seviyede gerçekleştiğini bildirdi. Ticaret Dengesi Raporda, 2023’ün dördüncü çeyreğinde, AB’nin yarı ve nihai mamuller toplamındaki çelik ürünleri ticaret açığının ayda 1,1 milyon tona düştüğü, 2024 yılının ilk iki ayında toplam ticaret açığının aylık 2,5 milyon tona ulaştığı vurgulanıyor. Nihai ürünlerde, 2023’ün dördüncü çeyreğindeki ticaret açığının 659 bin tona gerilediği, 2023’ün dördüncü çeyreğinde yassı ürünlerde aylık bazda 672 bin ton, uzun ürünlerde 14 bin ton açık kaydedildiği belirtiliyor. 2022’de aylık bazda 1 milyon ton olan nihai ürün açığının, 2023’te ayda 776 bin tona gerilediği, 2024 yılının ilk iki ayında, yassı ürünlerde 1,8 milyon ton ve uzun ürünlerde 192 bin tonluk açık nedeniyle nihai ürünlerde ticaret açığının ayda 2 milyon tona ulaştığı bildiriliyor. 2024 yılının ilk iki ayında, nihai ürünlerde aylık bazda en büyük ticaret açıklarının, Tayvan’a 400 bin ton, Japonya’ya 358 bin ton, Vietnam’a 352 bin ton, Hindistan’a 322 bin ton, Güney Kore’ye 293 bin ton, Çin’e 258 bin ton şeklinde gerçekleştiği, nihai ürün ticaret fazlası veren AB nihai çelik ihracatının başlıca hedef ülkelerinin 153 bin ton ile Birleşik Krallık, 138 bin ton ile ABD, 73 bin ton ile İsviçre ve 39 bin ton ile Birleşik Arap Emirlikleri olduğu ifade ediliyor.
İLGİLİ HABERLER

GÜNDEM