Cuma, Kasım 22, 2024

Hedef söylemi 3 ay değil 3 yıl …

Berat Albayrak’ın Hazine ve Maliye Bakanı olarak yaptığı konuşmaları hatırlarsınız; Bakın burası çok önemli diye başlayıp iki ay içinde enflasyonun düşmeye başlayacağı söylemini 2 yıl dinledik. Sonra baktı ki Merkez Bankasının 128 milyar dolarlık rezerv satışına karşın, işler yürümüyor, istifa etti. / 10 Kasım 2020)

“At izinin it izine karıştığı, Hak ve batılı ayırt etmenin zorlaştığı böyle çetin bir zamanda bizlerin samimiyetine inanarak dua eden her bir vatandaşımızdan Rabbim razı olsun.” dedi ve ekledi “Türkiye tarihindeki belki de en kritik dönemlerden sayılacak olan bu 5 yıllık süre zarfında ülkeme ve ümmete hizmet etmeyi bana nasip eden Rabbime sonsuz hamdolsun.”

Berat Albayrak’ın iki yılı aşkın bir sürede ümmetine verdiği hizmetler nelerdir, onu zaman gösterecek. Görevi boyunca sürekli paket açıkladı, her seferinde durumu güncelledi. Başlı başına 12 paket, neredeyse iki ayda bir durum güncellemesi demek.

Yerine gelen Lütfi Elvan, bir yıl dayandı, gözleri ışıl ışıl parlayan Nurettin Nebati’ye görevi devretti. Berat Albayrak’ın bakın burası önemli dediği basın toplantılarındaki üslubun yerini, Nebati’nin umut dolu sözleri aldı. Uyuyun altı ay sonra uyanın, memleket değişmiş olacak dedi. Durum değişmedi.

Nebati de birbuçuk yıl dayandı. Berat Albayrak’tan önce 3 yıl maliye bakanlığı yapan Mehmet Şimşek (24 Kasım 2015 – 09 Temmuz 2018) yeniden göreve geldi. Merkez bankasına da kendi ekibinden birisini getirdi.

Arada ne değişti derseniz, kişi başına düşen milli gelir rakamına bakmak yeterli olacak: 2017 yılı sonunda 10 bin 60 dolar olan kişi başına milli gelir 2020 sonunda 8 bin 600 dolar oldu.

Yani büyüyeceğimize küçüldük. Daha önce de vurguladığımız gibi gelir dağılımı dengesizliği de arttı, artmaya devam ediyor. Zira yatırımlar yandaşa “fahiş” karlarla gidiyor, üretim desteği ise çok az. Üreticiler finansman desteğine ulaşamıyorlar.

İktidar her zaman büyümeye vurgu yapıyor, üretim, istihdam diyor. Zaten bunu demek zorunda, görevi bu. Ancak yıllar içindeki milli gelir dağılımının bozulmasını bir türlü açıklayamıyorlar. Bir örnek vereyim;

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Ankara Sanayi Odası’nın (ASO) meclis toplantısında diyor ki; “Ekonomi çarkları hiçbir zaman durmadı” diyor ama bir savunma da yapıyor: “Ülkemiz küresel finans koşulları, üst üste atlattığımız doğal afetler ve salgın dönemi nedeniyle zor günlerden geçiyor. “

21 Yıllık iktidarın bakanı böyle diyor. “Türkiye, Arjantin’den sonra fiyat artışlarından en çok tedirgin olan ve hayat pahalılığı endişesi yaşayan ikinci ülke” diyerek ülkemizin durumunu belgeliyor. Daha açık bir ifade ile, fiyat artışları ve hayat pahalılığı çok yüksek.

Bu sorunu çözmesi gereken kurum iktidarın ta kendisi.
Üç kuruşluk işi yandaşa onlarca liraya vererek kaynak aktarmasaydı böyle olur muydu?

Başka yönden bakalım; fahiş yatırımların bir kısmı “düzgün” hesaplansa ve tasarruf edilen miktar çiftçiye aktarılsa domates, fasulye, biber 40, 50, 60 lira olur muydu?

Yeni Orta Vadeli Plan üç beş aylık, bir yıllık değil 3 yıllık olarak açıklandı. Yani yerel seçimler de yine hayali vaatlerle geçecek. Bir sonraki genel seçimlere dek iktidar “yaptık yapıyoruz, düşüreceğizs enflasyonu” filan diyecekler sadece.

Artan enflasyon ve abartılı gıda fiyatları ile halkımızın midesi küçüldükçe küçülecek. Ayrıca yeterli gıda da alamayacak.

Kaybolan yıllar şarkısını söylemek yerine, geleceğimizi sağlam planlamalıyız. Muhalefet partileri birbiri ile itişeceğine, bu konuları gündemde tutmalı.

İskender Odabaşoğlu

Diğer Yazarlar