Ferdan Çiftçi, “Tarımda nüfus yaşlanırken diğer taraftan kentteki genç nüfusun çalışma ücretleri düşüyor, emeği ucuzluyor” dedi
GÜLCİHAN ALTINKAYA
Ülkemizde genç nüfusun tarıma olan ilgisinin azalması, tarımsal alanlarda çalışanların yaş ortalamasının gün geçtikçe yükselmesine neden oluyor. Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) kayıtlarına göre, Türkiye’deki çiftçilerin yaş ortalamasının 58,1 olduğu belirtiliyor. Öte yandan Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜK) verilerine göre, istihdam edilen yaşlı nüfusun sektörel dağılımı incelendiğinde, 2023 yılında yaşlı nüfusun yüzde 57,7’si tarım sektöründe yer alıyor.
Ekonomik koşulların dar gelirliyi, işçiyi, üreticiyi ve emekliyi zorladığını ifade eden Yüksek Ziraat Mühendisi Ferdan Çiftçi, tüm bunlara rağmen çiftçinin, zarar etse bile kendi emeğini ücretlendirmeyip üretmeye devam ettiğini söyledi. Ferdan Çiftçi, “Tarım sektöründe yaşanan daralma, çiftçinin zor koşullarda üretim yapması, yüksek girdi fiyatları ve düşük ürün fiyatları kıskacında üretmeye devam etmesi, çiftçinin yaş sınırını yükseltti. Üreticinin kazanamaması bu noktada temel etken. Genç nüfus gelecek görmediği için köyden dışarı çıkıyor. Ucuz iş gücü olarak kent nüfusuna katılıyor. Bu da emeğin değersizleşmesine, ucuzlamasına neden oluyor. Yani çift yönlü bir etki söz konusu. Tarım sektöründe nüfus yaşlanırken diğer taraftan kentteki genç nüfusun çalışma ücretleri düşüyor, emeği ucuzluyor” dedi.

“Sosyal yaşam iyileştirilmeli”
Kültürel ve sanatsal etkinliklerin köy yaşamında bulunmamasının genç nüfusun üretim alanından kopmasına neden olduğunu belirten Çiftçi, “Tüm bunlar yaşlısı için de genci içinde bir hak. Bir taraftan ekonomik koşulları düzeltirken bir taraftan da sosyal ve kültürel koşulların köy yaşamında düzeltilmesi, sosyal yaşamın iyileştirilmesi gerekiyor. Sosyal sanat alanlarının yapılması gerekiyor. Bu aslında bir kırsal kalkınma gerektiriyor. Eğer tarımda çalışan nüfusun gençleşmesini istiyorsak bu durumu tersine çevireceksek politikaları hayata geçirmeliyiz. Bunu yapmadığımız zaman gıda fiyatlarındaki artışı, yaşlı nüfusu konuşmaya devam edeceğiz. Bunun için öncelikle ekonomik koşulların, sonra sosyal koşulların iyileştirilmesi, sosyal yoksunlukların ortadan kaldırılması gerekiyor” ifadelerinde bulundu.
“Emekli yaşamını iyileştirmeye çalışıyor”
Emeklinin emekli olduktan sonra yaşamını iyileştirmek için üretim yapmaya devam ettiğini belirten Çiftçi, “Tarımla uğraşıyorsan fiziksel gücün yerinde olması gerekiyor. Üretim yaparken süreci sadece ücretli işçiyle götürmek mümkün değil. Küçük üretici, ücretli işçiyle üretimi götürmeye kalksa hiçbir kazanç elde edemez. Hiçbir işçi, köylü veya tarımla uğraşan kişi kendine günlük yevmiye hesabı yapmaz. Aslında bir emek sarf ediyor, orada bir zaman geçiriyor, orada geçirmese başka bir yerde o emeğini satacak ve bir ücret elde edecek. Ya da kendi çalışmadığı zaman, birini bulup o işi yaptırmak için para vermek zorunda. Bunu hesap etmediği için üretimi sürdürebiliyor. Üretici, emeğinin karşılığını ancak alabiliyor” diye konuştu.
“Gençlerin tarıma kazandırılması gerekiyor”
Çiftçinin ürettiğinden kazanamadığını, tüketicinin de geliri düşük olduğu için alamadığını belirten Çiftçi, “Türkiye gıda enflasyonunda dünyada ilk sıralarda yer alıyor. Bu gıda enflasyonu altında tüketici de sofrasına gıdasını götüremiyor. Bir çıkmazın içerisindeyiz. Bunun çözümü de doğru politikaların uygulanması. Gençlerin tarıma kazandırılması gerekiyor. Öncelikle gençlerin tarımdan kazanç elde edebilmesi lazım. İkincisi gençlerin kırsal alanda yaşamını sürdürebilmesi için sosyal yoksunluklarını giderecek önlemlerin alınması lazım. Bunu yapmadığımız zaman tarımda çalışan kişilerin yaş ortalaması 62’ye belki 65’e çıkacak. Ondan sonra da belki arazilerin el değiştirmesi ve kısa yoldan ranta teslim olma, imar baskıları gibi sorunlar yaşanacak. Bunun dışında yine maden ve diğer enerji yatırımlarının baskısı altında buralardaki tarım alanlarının el değiştirmesinin yolunu açacak” dedi. Ekonomik koşulların yanında iklim değişikliğinin etkilerinin de çok fazla olduğunu ifade eden Çiftçi, “Mart ayında mayıs ve haziran sıcaklarını gördük. Şu anda iç kesimlerde don olaylarının meydana geldiği iklim değişikliklerini yaşıyoruz. Tüm bunlar da tarımda yaşanan sorunları artıran nedenlerden bir tanesi” dedi.