Perşembe, Haziran 19, 2025

Ya Kaos Ya Sürdürülebilirlik… Sendikaların Tercihi Ne?

İzmir Büyükşehir Belediyesi, bir yandan iktidarın mali ve idari baskısına karşın bahane üretmeden yatırımlarını sürdürmeye, projelerini hayata geçirmeye çalışırken bir yandan da sürdürülebilir bir yönetim ve bütçe dengesi için gerekenleri yapmaya çalışıyor. Bir süredir kamuoyunu da, belediyeyi de meşgul eden bayram öncesinde sona eren grev ve ertesindeki kararlarla ilgili olarak İzBB Başkanı Dr. Cemil Tugay geçen hafta perşembe günü Egemenlik binasından yaptığı basın toplantısında açıklamalarda bulundu. Gazetecilerin sorularını da dersini çalışmış olarak açık ve net olarak yanıtladı, futbol deyimiyle ifade edersek hiçbir topu da taca atmadı. İlerleyen günlerde de dezenformasyon kokan bir habere de tepki göstererek daha ayrıntılı açıklamalarda bulundu.

Başkan Sırtını Gerçeklere ve Kamuoyuna Dayadı

Grev sürecinde de, sonrasında da belediye işçilerinin ve kamuoyunun nabzını tutan Dr. Tugay, “sakin güç” kimliğiyle kendine özgü dik duruşunu hiç bozmadı ve inandığı gibi davrandı. Verileri ortaya koydu, rakamlarla konuştu. Şeffaflığa, sürdürülebilirliğe güçlü vurgular yaptı. DİSK Genel-İş’in genelde doğru olan “eşit işe eşit ücret” ilkesini, üyelerinin ücretini Türk-İş’e bağlı Belediye-İş’in günün koşullarında astronomik olan ücret hizasına çekmek olarak manipüle ettiğini ortaya koydu. Sendikacılığın ‘ücret sendikacılığına’ indirgenemeyeceğini işaret etti. Sendikaları birçok sorunla ilgili olarak da eylemde görmek istediğini ifade eden Tugay, İzBB’de çalışan işçilerin ücretlerinin CHP’li belediyeler içinde en iyi ücreti aldığını, hele AK Partili belediyelerdeki ücretlerin İzmir’deki ücretlrin çok altında kaldığını vurguladı. Evet, ancak DİSK Genel-İş’in örgütlü olduğu bir AK Partili, DEM’li belediyede grev yaptığına tanık olduk mu? Olmadık…

“Sosyal demokratız, emekten yanayız”

Söz konusu basın toplantısına dönelim ve Dr. Tugay’ın açıklamalarına, bazı sorulara yanıtlarına bakalım… Aradan bir hafta geçse de yazıyorum, çünkü olayların sıcaklığı içinden çıktıktan sonra daha iyi anlaşılacağını düşünüyorum. Dr. Tugay, grev sürecinde halkın şeffaflık ve açıklık istediğini gördüğünü belirterek çalışanlarla da karşı karşıya değil, aynı tarafta olduklarının altını çizip, “Biz sosyal demokratız, emekten yanayız. Sendikaları da demokratik toplum yapısının bir unsuru olarak görüyoruz” dedi.
Dr. Tugay, Aziz Kocaoğlu’nun 26,500; Tunç Soyer’in 37,700 çalışanla görevden ayrıldığını; şu anda ise İzBB’de 6 bini memur olmak üzere 34,218 çalışan olduğunu söyledi. Kendi döneminde de şoför, park ve bahçeler, temizlik gibi sahada olmak üzere işlerin yürüyebilmesi adına zorunlu noktalarda işçi alındığını; bu alımlara rağmen çalışan sayısında 3,500 civarında azalma olduğunu açıkladı.

Gelirle Personel Gideri Arasındaki Orantısızlık

Zorunlu olmayan ve lüks harcamalarda tasarrufa gidilerek tedbir alındığını belirten başkan, Temmuz ayında merkezi idareden 3,8 milyar geleceğini fakat bunun 3,5 milyarının işçilerin maaşı ile vergi ve sigorta kesintilerine gideceğini; 850 milyon da memur, sözleşmeli memur ve kadrolu işçi için gerektiğini ifade etti. Bu tablonun sürdürülebilirlik önünde ciddi bir engel oluşturduğuna işaret eden Dr. Tugay, önlem almak zorunda olduklarını belirtti. Böylelikle Belediye-İş Genel merkez yetkilileriyle görüştüklerini ancak sonuç alamadıklarını, dava da açtıklarını ve sürdüğünü; ancak mahkemenin de TİS’i baz alarak karar verme ihtimalinin ağır basacağını tahmin ettiğini belirten Dr. Tugay, gelinen noktada Belediye-İş üyesi işçilerden 1030’u ile yollarını ayırmak için karar aldıklarını açıklayarak şöyle dedi:
“Sendikalar halkı ve belediyeyi düşünmezse işten çıkarmaların sorumlusu olacaktır. Sendikalar makul ve sorumlu tutum içinde olsaydı, işten çıkarmalara gerek kalmazdı. En düşük maaş 80 bin TL. Eylül’de 30 bin TL ilave gelecek. Zamdan sonra Belediye-İş üyesi en düşük maaşlı bir işçinin maliyeti belediyeye 185 bin TL’ye gelecek. Bu yükü kurum olarak kaldıramayız.”

İhtiyaç Duyulacak Yeni Personel Alımında Yeni Bir Yaklaşım

İzBB Başkanı Dr. Tugay, yarım saatlik açıklamasının sonunda şu noktalara dikkat çekti: “1)Namus sözü veriyorum; bundan sonra belediyeye referansla personel alınmayacak. İhtiyaç olduğunda işe alınacak personeli başvurular arasından bir komisyon seçecek. Ayrıca bu komisyonu da halktan oluşan ve bir havuzdan kura ile seçilecek bir komite denetleyecek. Ben hiç karışmayacağım. 2)Belediyede şeffaflığı sağlayacağız. Bütün bilgileri halkla paylaşacağız.
Dr. Tugay, açıklamalarının sonunda gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bazı önemli sorulara verdiği yanıtların bir kısmı şöyle:
“Belediyede büro elemanı çok ancak sahada çalışacak eleman eksikti. Şoför, park-bahçe, temizlik, ilaçlama, yol bakım vb. alanlarda çalışacak 1800 kadar işçi aldık. Birçok çalışanı da fazlalık olan birimlerden alıp ihtiyaç olan birimlere gönderdik.
“Gönül istiyor ki enflasyon da olmasın, ücretler de erimesin. Ancak bu kötü ekonomik tabloda gerçeklerle de yüzleşmek lazım.

Sendikacıların Yakınlarıyla Yol Ayrımı

“1030 işçiden öncelikle sendikacıların yakınları çıkarılacak. Tespitlerini yaptık. Emekliliği gelenler emekliye ayrılacak. Sonra da kademeli olarak performansa dayalı bir şekilde çıkarmaya devam edeceğiz. Sahada çalışmaktan imtina edenlerle yollarımızı ayıracağız. 1030 personelin çıkarılmasıyla hizmette aksama olmayacak.
“Şu durumda optimal hizmet için 30 bin personel yeterli. Zorunlu olarak yeni birimlerin oluşmasıyla birlikte buralara yer değiştirme yöntemiyle istihdam etme yoluna gideceğiz. Ancak yer değiştirmelerde de verim azalıyor. Böyle bir sorun da var. Pek sahada çalışmak isteyen yok çünkü.”
Evet, Dr. Tugay’ın geçen hafta perşembe günkü açıklamaları böyleydi ve özellikle 1030 personelin işten çıkarılması tartışmaları belediyenin kararına kamuoyunun desteğine karşın yapay bir şekilde sürdürülmeye çalışıldı Belediye-İş ve bazı çevrelerce. Bu konuyu siyasi ranta çevirmek isteyenler de oluyor haliyle!

“Zorunlu İşten Çıkarmalara İlişkin/Zorunlu Açıklama”

Tartışmalara İzBB Başkanı Dr. Tugay, hafta başında pazartesi günü sosyal medya hesabında yaptığı “Zorunlu İşten Çıkarmalara İlişkin/Zorunlu Açıklama” başlıklı şu paylaşımla noktayı koydu:
“İzdoğa, İzulaş, İzbeton şirketlerimiz ile Belediye-İş Sendikası arasında  seçimlerden üç gün önce imzalanmış olan toplu iş sözleşmelerinde emsallerine göre hayli yüksek kabul edilen taban ücretlerine, yine sözleşme gereği 2025 Mart ayı itibariyle %42 seviyesinde zam yapılmıştır; taban yevmiye ücretleri 1.750,00/1.950,00 TL seviyesine, buna bağlı aylık/giydirilmiş/net ücret 100 Bin Lira’ya ve brüt ücret 160 Bin Lira’ya çıkmıştır; TİS uyarınca 2025 Eylül ayında ayrıca TÜFE nisbetinde ek iyileştirme yapılması gerekecek, işçi başına aylık/brüt maliyet 180-210 Bin Lira’ya çıkacaktır. Belediyemiz bütçesiyle bunun karşılanması mümkün değildir.”
Yukarıdaki tabloyu özellikle çalışan kesimlerle sorguladığımda kamuoyunun kanaati şu: Türk-İş’e bağlı Belediye-İş makul olmalı, işçi çıkarılmasını istemiyorsa sözleşmeyi revize etmeli, eylüldeki zammı gözden geçirmeli, devam primi, rapor almama primi gibi absürd maddelerden feragat etmeli. DİSK Genel-İş’in grevi sırasında da zaten genel kamuoyu Belediye-İş’e paralel talepleri abartılı bulmuş, belediyeyi haklı zeminde görmüştü.
Sendikacılık, üyelerinin çalıştığı kuruma kamuoyunu da işçilerin görüşünü de dikkate almadan adeta ‘çökertircesine’ taleplerde bulunmak değildir. Ücret sendikacılığı da değildir. Sendikaları yakınları için iş bulma kurumu gibi işlevlendirmek ise hiç değildir!

Muzaffer Ayhan Kara

Diğer Yazarlar