Salı, Temmuz 8, 2025

Bir de Solucan Gübresi var!

Dilimiz döndüğünce geçen haftalarda gübreler ile ilgili konuştuk. Bizi sevenler hemen solucan gübresini sormuşlar. Bu köşede uzun zamandan beri kompost ile ilgili yazıyoruz. Kompost yapımında en büyük yardımcımız solucanlardır. Geçenlerde İngiliz Solucan Derneğinin varlığından haberdar olunca, söz konusu siteye bir girelim dedik. Aman Allah’ım bir derya.

Bir yığın toprak solucanı ve bunların da toprağın dışında, orta bölgelerde ve daha derinlerde yaşayanlar olduğu gibi Asya, Avrupa, Afrika ve diğer kıtalara özgü olanları da varmış. Şimdi derinlere dalarak beyninizi şişirmek istemiyoruz ama ileriki yazılarımızda bu konulara ister istemez dalacağız.

Doğal olarak ticari olarak solucan gübresi yapıyorsanız bu işleri iyi bilenlere danışmak daha akıl karıdır. Evde kendi olanaklarız ile yapacaksanız, bu iş için tasarlanmış kaplar mevcuttur. Evlerinde bu işi yapanlardan, bir süre sonra toprak solucanlarına kalben bağlananları da gördük. Aynen arı sahipleri gibi.

Bahçenizde bile. Bizim gibi kompost yapığınızda, kompost kabını devirdiğinizde bir yığın toprak solucanı ile karşılaşıyorsunuz.Aslında bu kompost kaplarını birden açtığınızda bir yığın böceğin de ortalıkta gidip geldiğini görürsünüz. Ayrıca bakteriler de kompost oluşumuna katkıda bulunurlar.

Kompost ile karşılaştırdığınızda, solucan gübresi daha saf bir malzemedir. Ağırlığının 10 misli kadar su  tutarak bunu ortama yavaş yavaş salarlar  İşte bu nedenle saksıdaki bitkinin toprağına  solucan gübresi koyacaksanız saksıdaki toprağın 1/5’ini geçmemeniz uygun olur.

Tersi durumlarda bitkileri mantar enfeksiyonlarına açık hale getiriyorsunuz. Bahçenize diktiğiniz bir çalı varsa önce dikim çukuruna bir el küreği dolusu solucan gübresi atin ve iyice bahçe toprağı ile karıştırın. Dikimden sonra ise, iki  avuç solucan gübresini toprağın üstüne bırakabilirsiniz.

İster  kompost yapımı için, ister solucan gübresi için olsun solucanlara verdiğiniz malzeme el verdiğince ufak olmalıdır. Bunun yanında, tüm sebze ya da yemiş artıklarını, soyulmuş yemiş kabuklarını, kahve telvesini, demlenmiş çayları hatta çay poşetlerini rahatlıkla atabilirsiniz.

Kompostta ya da solucan gübresinde beyaz kağıtları dioksin ile beyazlatıldığından, gazete kağıtlarını ve renkli kağıtları boyalarında ağır metaller olabileceği gerekçesiyle kullanmıyoruz. Doğal olarak saman kağıtları, satı kartonlar rahatlıkla solucanların bulunduğu ortama konabiliirler. Bunların yanında et  ve süt ürünleri, turunçgillerin kabukları, acılı besinler, çok tuzlu besinler de özellikle solucanlara verilmemelidir. Üstelik bu listede bulunan atıklar ortamın kötü kokmasına da neden olur.

Toprak solucanlarının, 4 derecenin altında hareketleri yavaşlar. Donma noktasında ise açık havada ölürler fakat işlerini en iyi yaptıkları sıcaklık 15 ile 25 derece arasındadır. Toprak solucanlarının ortamdaki besinleri yiyerek oluşturdukları atıklar toprağın zenginleşmesini sağlar.

Belki geçen haftalarda bahsettiğimiz hayvan gübreleri kadar bitkiye”doping” etkisi yapmaz ama, tohumların erken yeşermesine, çimlenmiş tohumların hemen boy atmasına, erken yemiş vermesine, topraktaki bitkileri hasta yapabilecek bakterilerin ortamdan uzaklaşmasına neden olurlar.

Yalnız unuttuğumuz ufak bir ayrıntı var o da ekmekleri komposta ya da solucanlara atacaksanız ufalayarak atanız. Mayalanmış hamurun toprak solucanları tarafından çok sevilmediğini söyleyelim. Ama parçaları ufalttığınız zaman bakteriler ve diğer böcekler tarafından daha bir yenilebilir hale geliyorlar.

Sonuç olarak toprak solucanları besinleri mide bağırsak kanalından geçirerek şelatlanmasını sağlar, ortamda humik asit, fulvik asit ve çeşitli amino asitlerin oluşmasını neden olurlar.

Bu hafta da her zamanki gibi yazımızı fotoğraflarla sonlandırıyoruz. Dikim öncesi tepeleme bir kürek dolusu solucan gübresini dikim çukuruna atıp dipteki toprakla karıştırmayı unutmayın. Bu nedenle de, söz konusu eylemi fotoğraf ile aklınıza kazıyalım istedik.

İkinci fotoğrafta Nil Daver bize Tetrapanax papyrifer adlı Tayvan’ın vahşi florasından bir bitki hediye etti. Bitkinin yaprak çapı 1,5 metreye (yaşatabilirsek) varıyor. Daha sonra Fadime Hocamız alev alev yanan bir aslanağzı ve narin mi narin bir nilüfer çiçeği ile bu hafta sayfalarımızı şenlendirdi. Kendisine çok teşekkür ediyoruz.

Son iki fotoğrafı kağıda basılı gazetemizde göreceksiniz. Diğerleri için internet gazetemiz zaten kullanımınıza hazırdır.


Oğuzhan Daver

Diğer Yazarlar