Perşembe, Ağustos 14, 2025

“Doğru yalıtım, kritik adımlardan biri”

Türkiye’nin deprem kuşağında yer alması, yapı güvenliği konusunda alınması gereken önlemleri hatırlatmaya devam ediyor. Uzmanlar, İstanbul’un yapı stokunun önemli bir kısmının hâlâ risk taşıdığını söylüyor. Balıkesir’de 10 Ağustos’ta meydana gelen 6.1 şiddetindeki sarsıntı, beklenen Marmara depremini bir kez daha gündeme getirdi. Konut Geliştiricileri ve Yatırımcıları Derneği’nin (KONUTDER) İstanbul’un Gelecek 10 Yıllık Konut İhtiyacının Tespiti Raporu ise gelecek 10 yılda İstanbul’a 1 milyon 220 bin yeni konut kazandırılması gerektiğine işaret ediyor. Deprem güvenliğinin sadece taşıyıcı sistemlerle sağlanmadığına dikkati çeken Ravago Bina Çözümleri Türkiye Direktörü Alper Doğruer, binaların performansını bütüncül biçimde ele alan yalıtım uygulamalarının depreme dayanıklı yapıların vazgeçilmez bir parçası olduğunu vurguladı. Doğruer, yeni projelerde doğru yalıtım uygulamalarının olası can ve mal kayıplarının önlenmesindeki en kritik adımlardan olduğunu söyledi. 

Yalıtımın yalnızca enerji tasarrufu ve konforla ilişkilendirilmemesi gerektiğine vurgu yapan Alper Doğruer, “Türkiye genelinde mevcut konutların yalnızca yüzde 44’ü 2000 sonrasında inşa edilmiş durumda. Ayrıca Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın rakamlarına göre İstanbul’daki 6 milyon konutun 600 bini depreme karşı çok riskli durumda. Bu durum, yapıların büyük kısmının hem deprem yönetmeliği hem de yalıtım standartları açısından yetersiz kaldığını gösteriyor. Yeni yapıların projelendirilmesinde doğru yalıtım detaylarının uygulanması ve uzman ekiplerle hayata geçirilmesi, olası can ve mal kayıplarını önlemek için bugün atılması gereken en kritik adımlardan biri” ifadelerini kullandı. 


Su yalıtımı binanın ömrünü etkiliyor

Sağlam kentlerin bütüncül bir bina performansı yaklaşımıyla inşa edilebileceğini belirten Doğruer, yalıtım sistemlerinin afet dayanıklılığının güçlendirilmesi, yangın güvenliğinin artırılması ve sağlıklı yaşam alanlarının oluşturulması gibi çok yönlü işlevler üstlendiğini söyledi. Özellikle yapı fiziğinde kritik bir öneme sahip olan su yalıtımının binanın taşıyıcı sistemini koruyan en önemli uygulama olduğunu söyleyen Doğruer, su yalıtımı bulunmayan bir binanın ömrü 24 yıla kadar düşebildiğini ifade etti.  

Depremde hasar görmüş yapılarda meydana gelen gaz sızıntıları, elektrik kaçakları ve devrilen ısıtma cihazlarının yangına neden olabileceğini belirten Doğruer, “Eğer binalarda yangına dayanıklı bölmeler oluşturulmamışsa ve katlar arasında alevin yayılmasını engelleyen detay çözümleri kullanılmamışsa, yangın kısa sürede büyük bir yıkıma yol açabilir. Bu noktada yapıların uygun yalıtım malzemeleri ile desteklenmiş olması kritik bir öneme sahip. Yüksek yangın dayanımı sunan malzemelerin tercih edilmesi, sadece yönetmeliklere uygunluk açısından değil, can güvenliği açısından da belirleyici bir rol üstleniyor” şeklinde konuştu. Türkiye genelindeki yaklaşık 24 milyon konutun yüzde 60’ından fazlasında hâlâ enerji kimlik belgesi bulunmadığına dikkat çeken Doğruer, enerji kimlik belgelerinin yalıtım uygulamaları başta olmak üzere yapı kalitesine dair ölçülebilir veriler sunduğunu belirtti.

İLGİLİ HABERLER

GÜNDEM