Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV), 22’nci Para Politikası Değerlendirme Notu’nu yayımladı. Yapılan değerlendirmeler ışığında TEPAV Para Politikası Çalışma Grubu, politika faizi olan haftalık repo faizinin yüzde 43 düzeyinde sabit tutulması gerektiğini belirtti. Para politikasının esnekliği için Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın gecelik borç verme faizi ile repo faizi arasındaki alanın korunması gerektiği belirtilen notta, yüzde 46 olan MB gecelik borç verme faizinin değiştirilmemesi gerektiği ifade edildi. Notta, enflasyonun kalıcı bir şekilde düşürülebilmesi için kapsamlı bir programın bir an önce hayata geçirilmesi gerektiği aktarıldı.
“Finansal istikrara ilişkin göstergeler yakından izlenmeli”
Mart ayından bu yana yaşanan gelişmelerin, makroekonomik istikrarın sağlanması ve yapısal temellerin güçlendirilmesinin ne kadar hayati olduğunu bir kez daha gösterdiği belirtilen notta, bir istikrar programının başarısının olmazsa olmaz koşulunun, risk priminin kalıcı biçimde düşürülmesi olduğu ifade edildi. TEPAV’ın notunda, iç siyasetteki gelişmelerin ileriye dönük belirsizlikleri yoğunlaştırdığı ve ekonomimiz açısından çok daha olumsuz sonuçların ortaya çıkma ihtimalini önemli ölçüde artırdığı vurgulandı. Finansal istikrara ilişkin göstergelerin çok yakından izlenmesi gerektiği ifade edilen raporda, finansal istikrarı sağlamaya yönelik önlemlerin kaçınılmaz olarak ön plana çıkması ihtimaline dikkat çekildi.
“Düşük enflasyon düzeyine ulaşılması zorlaşıyor”
Enflasyonda Mayıs 2024’ten bu yana önemli bir düşüş yaşandığı belirtilen notta, “Ancak enflasyonla mücadelenin sürdürülebilirliği ve kalıcı olarak düşük bir enflasyon düzeyine ulaşılması giderek zorlaşıyor. Temel sorunlar, uygulanmakta olan ekonomi programının önemli eksiklikler içermesi ve son dönemde yaşanan siyasi gelişmelerin artırdığı belirsizlik ve risklerin, mevcut programın uygulanabilirliğine dair şüpheleri artırması. Hem içeride hem de dışarıda belirsizliklerin yüksek seyrettiği bir dönemde, kontrol edebileceğimiz belirsizlikleri azaltmak çok daha fazla önem kazandı. Acil öncelik, adil ve hızlı çalışan bir yargı sistemi oluşturmak, hukukun üstünlüğünü sağlamak ve demokratik değerlere saygı göstermek. Bu yapılmadıkça önemli ekonomik sorunları çözmek mümkün görülmüyor” denildi.
“Bütçe açığını azaltıcı önlemler hayata geçirilmeli”
Geniş kesimlerce benimsenecek ve ‘ülkede önemli değişiklikler oluyor’ heyecanını uyandıracak yeni bir kalkınma stratejisine ihtiyaç olduğu belirtilen notta, şu ifadelere yer verildi: “Bu stratejiye dayalı yapısal tedbirlerle güçlendirilecek bir program, şüphesiz enflasyonla mücadeleyi de kolaylaştıracak. Öncelikle maliye politikasının enflasyonla mücadeleyi desteklemesi önemli. Bu bağlamda kapsamlı bir vergi reformu yapılması, kayıt dışılıkla etkin mücadele edilmesi, kamu harcamalarının etkinlik ve verimlilik gözetilerek yeniden yapılandırılması ile koşullu gelir garantilerinin gözden geçirilmesi gibi bütçe açığını azaltıcı önlemlerin hayata geçirilmesi zorunlu. İlaveten, hükümetin yönetilen ve yönlendirilen fiyatlara ilişkin aldığı kararlar enflasyonla mücadeleyi destekleyici yönde olmalı. Enflasyonda atalet yaratan fiyatlama davranışları konusunda yapısal sorunların giderilmesi, rekabet ortamının iyileştirilmesi ve şirketler kesimiyle uzlaşma çabalarına girişilmesi gerekiyor.”