Mülteciler konusu tartışmaları seçimleri etkiler. 2019 Seçimlerinde Ekrem İmamoğlu İstanbul’daki göçmen sorununa değindi ve göçmenlerin ülkelerine gönderilmelerini istedi. Seçimi kazanmasında İstanbul halkının kontrolsüz göçmenlerden, özellikle Suriyelilerden rahatsız olmasının etkisi var mı? Tabii ki var.
Göçmenlerin işe ve huzurlu bir ortama ihtiyacı kuşkusuz var. Yaşlıların bakımı, bebeklerin beslenmesi, ailelerin barınacak yere sahip olması önemli. Fakat Afganistan’dan, Suriye’den gelen genç, bekar, askeri eğitim görmüş gruplar halinde ülkemizin dört bir yanına dağıtılması dikkat çeken bir durum. Sosyal medyada sınırdan neredeyse yüzlerce kişilik gruplar halinde geçen militan görünümlü kafileler yer aldı ve Zafer Partisi başta olmak üzere birçok parti buna tepki gösterdi. Urla’da da Sanayi Çarşısındaki Migros’un önündeki yola midibüsle getirilip indirilen onlarca militanın gruplar içinde dakika geçmeden birçok yöne dağılıp kaybolduğunu gördüm ve bunu bir köşe yazımda da dile getirdim.
Yaşlı, çocuk, engelli bakımı önemli. Ancak Amerika’nın Taliban’dan kaçıyor görünümü adı altında Afganlıları Türkiye üstünden Kanada’ya götürdüklerini biliyoruz. Saddam zamanında da Kuzey Irak’tan binlerce Iraklı Kürt vatandaşını “bunlar bizim ajanımız, orada terk edemeyiz” diye Türkiye üzerinden Amerika’ya taşıdılar.
Amerika dünyayı birbirine kırdırıyor. Ajanlarına sahip çıkıyor. Amerika’da koruma altında her ülkeden birçok eski ajan var. Bir örneği, zamanında Kaddafi’nin Libya’sından kaçırılıp Amerika’ya götürülen CİA ajanı General Hafter. Arap baharı adı altında Orta Doğu’da sınırların yeniden çizilmesi projesi kapsamında Libya’ya geri gönderilip muhalif ordunun başına geçirilen General Hafter’den söz ediyorum. Birçok ülke için sırada bekleyen ajanlar var mıdır, mutlaka vardır.
Avrupa Birliği Türkiye’yi açık hava göçmen bölgesi haline getirmek için Türkiye’ye 3 buçuk milyar Euro para veriyor her yıl. Bu para nerede harcanıyor, o da merak konusu.
Göçmenler Türkiye’de bazı sektörlerde işçi açığını karşılıyor, bir kısmı eğitimlerini Türkiye’de görüyor, mesleğini yürütüyor. Bir de mesleği “lümpenlik” olan, her yerde olay çıkaran, uyuşturucu satan, asker eğitimli olup görev bekler görünümü veren militan tipler var. Bunlara her kentte tepki var. Bazı göçmeler de bölgede aşırı yoğunlukta. Bir kısmı Türk vatandaşlığına geçmiş, ismini değiştirmiş. Mikrofon uzattığınız zaman soruya Türkçe yanıt veremediği zaman yabancı olduğunu anlıyorsunuz.
Bir saptamamı aktarayım: Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırları çizildiği zaman ailelerin bir kısmı sınırın öte yanında kaldı: akrabası, kardeşi, hatta ana babası. 2000’li yıllarda Suriye’ye gittiğim zaman insanların Suriyeli olduğunu sadece konuşmalarından anlardık. Bulgaristan tarafı da böyle, Yunanistan tarafı da böyle. Akdeniz ortamında sevgi ve kardeşlik Arap baharına kadar böylece sürdü. Savaşı körükleyen ise ABD çıkar senaryoları. Suriye’de petrole çöktü, IŞİD’i bize havale etti. Şimdi Yunanistan’ın doğu Trakya dediği yere çöküyor.
Hatay’da AK Parti Reyhanlı belediye başkan adayı için yürüyüş yapan Suriyeliler ilahilerle, şeyhlerle, teflerle, tekbirlerle yürüdü. Başkan adayı da onlara sarıldı. Peki diyelim birkaç yıl sonra bu Suriyeliler bu kez bağımsızlık için yürürse ne olacak? Not: Hatay’daki Suriyeli sayısı 20 Ekim 2022’de resmen 362 bin 124 idi.
Seçim kazanmak için ülkeyi ateşe atacak, ilçeleri ve kentleri gergin ortama sürükleyecek eylemlerden kaçınmak gerekir.