Pazartesi, Mayıs 13, 2024

Emekli Sadakadan Kurtulmalı… 

Bir zamanlar Mehmet Ali Erbil program sunardı. Yarışmacı “ne olur yardım edin Mehmet Ali Bey diye yalvarırdı”.  Emekli aylıklarına yapılacak artış, bayramlarda verilecek nakit desteği, ki buna ikramiye deniyor, yıllardır televizyon programlarının gündeminde, gazetelerin manşetinde.

Tüm bakanlar, AKP’li bürokratlar ve siyasetçiler, yandaş yazarlar kararı reis verecek deyip durdular. Erdoğan da kamuoyu baskısı artınca çalışmalar için gerekli talimatı verdim deyip işin içinden sıyrıldı, zaman kazandı.

AKP’li yöneticilerin birisi emekli maaşları için bir çalışmamız yok derken, diğeri var diyor. Örneğin 23 Mart Cumartesi günü AKP Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu emeklilere yönelik yeni düzenlemeler üzerinde çalışıldığını söyledi. 24 Mart akşamı da AKP Grup Başkanı Abdullah Güler bir televizyon programında “Emekliye seyyanen zam olacak mı” sorusunu “Maalesef bu yönde bir çalışmamız yok” diye yanıtladı.

Yıllardır medya aracılığı ile var, yok, olacak, olabilir, çalışma talimatı verilmiş, son şeklini verip Erdoğan’ın onayına sunacaklar, son kararı Erdoğan açıklayacak gibi söylemler üzerinde saatlerce TV programları yapıldı, öyle veya böyle vatandaş uyutuldu.

25 Mart’ta Tokat’ta konuşan Erdoğan şöyle dedi: “Fiyat istikrarı sağlanmadan yapılan maaş zamlarının nasıl eridiğini en iyi sizler bilmektesiniz. Önümüzdeki yıldan (2025) itibaren emekliler ile çalışanların alım gücünü eskinin üzerine çıkaracağımızı planlamaktayız. Yeter ki birlik ve beraberliğimize bir şey olmasın.”

Bu sözdeki “birlik ve beraberlik” AKP’deki birlik ve beraberlik ise, emekli yine yanar. Öte yandan bugün bile hala “planlamadan” söz ediyoruz, daha doğrusu ediyorlar.

Peki bu sorunu kim yarattı?

Bugün 16 milyona ulaşan emeklilerin paralarını kim kısıtladı, kimine göre el koydu?

Hatırlatayım: Emekliler 5040, 7200, 9000 gün prim ödüyorlar ve bir formüle göre kendilerine emekli maaşı bağlanıyor. Buna Aylık Bağlama Oranı (ABO) deniyor.

9000 Gün prim ödeyen bir çalışan 1999 öncesinde maaşının yüzde 76’sı oranında emekli maaşı alırdı. Bu rakam 2000 yılı sonrasında yüzde 65’e düşürüldü. 2008 Yılı sonrasında ise rakam yüzde 50’ye indirildi.  Yani vatandaşa aldığı maaşın veya elde ettiği aylık gelirin yarısı kadar maaş verilmesi uygun görüldü.

O zaman muhalefet partileri bu konuyu gündeme taşıyamadılar. CHP’de Deniz Baykal etkisiz kaldı. Emekliler ve emekli olanlar da başlarına geleceği tam olarak algılayamadılar. Azaltılmış maaş ile yavaş yavaş alışkanlıklarını bıraktılar, yaşam konforları gittikçe kayboldu. Aradan sekiz- on yıl geçince emekli ne kadar yoksullaştığını fark etti.  Örgütlendiler ve sokaklara çıktılar.

2018’de Ramazan ve Kurban bayramlarında 1000 TL sadaka pardon ikramiye verildi. Üç yıl sonra buna 100 lira artırımı matah bir şeymiş gibi yaptılar. 2023’te 2 bin yaptılar. Parayı vermemek için öyle tanımlar yaptılar ki, ellerine yüzlerine bulaştırdılar. 2024’te ödemeler 3 bin liraya çıkarıldı. Oysa 2018’deki enflasyondan başlanmış olsa, ENAG verilerine göre bu para 10 bin liraya yakın olurdu herhalde.

Kanımca enflasyon öyle değil bu kadar, zam şu kadar değil bu kadar olsun tartışmalarını bir yana bırakmalıyız.

1999 Öncesine giderek emeklilere aylık bağlama oranı yüzde 76 olsun ve tüm emekli maaşları buna göre güncellensin.  Yandaş medyanın ve yöneticilerin her gün, her an sanki kendi ceplerinden veriyormuş gibi yıllarını bu ülkeye adamış insanları hor görmesi, hakaret etmesi de geride kalsın.

İskender Odabaşoğlu

Diğer Yazarlar