Pazar, Aralık 8, 2024

İklim riskleriyle mücadelede eylem planları yavaşladı

Uluslararası danışmanlık, denetim, güvence, strateji, kurumsal finansman ve vergi hizmetleri şirketi EY (Ernst & Young), dünya genelindeki şirketlerin iklim değişikliğinin sebep olduğu riskleri ve bu riskleri azaltmak için ne ölçüde harekete geçtiklerini inceleyen raporu EY Küresel İklim Riski Barometresi 2024’ü yayımladı. Bu yıl altıncısı yayımlanan raporda yer alan bilgiler, iklimle ilgili finansal verilerin raporlanmasını teşvik etmek için kurulan ‘İklimle Bağlantılı Finansal Beyan Görev Gücü (Task Force on Climate-related Financial Disclosures, TCFD)’ tarafından belirlenen 11 temel tavsiye ekseninde inceleniyor. Barometre, şirketleri kapsam ve kalite bağlamında değerlendiriyor. Bu yılki rapor, dünya genelindeki şirketlerin iklim değişikliği riskleriyle mücadele etmek için eylem planlarını ve finansal taahhütlerini uygulamaya koymadaki yavaşlığının, hayati önem taşıyan küresel çevre hedeflerindeki ilerlemeyi yavaşlattığını ortaya koyuyor.


Ortalama kalite puanı bu yıl %54’e yükseldi

Barometre, şirketlerin iklim değişikliği ile ilgili beyanlarını hem sayısal hem de kapsam açısından değerlendiriyor. Bunun sonucunda, ‘İklimle Bağlantılı Finansal Beyan Görev Gücü’ tarafından belirlenen 11 temel tavsiye ekseninde, eylemler yavaş olsa da geçmiş yıla kıyasla kayda değer bir iyileşme yaşandığı görülüyor. Geçen yıl yüzde 50 olan ortalama kalite puanının bu yıl yüzde 54’e yükseldiği görülüyor, ancak bu oran hâlâ birçok şirketin detaylı bilgi paylaşmaktan kaçındığını da gösteriyor.


Şirketlerin %41’i iklim değişikliği için bir plana sahip

EY barometresi, şirketlerin emisyonları ve sıcaklık artışlarını sınırlama ve iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlama yeteneklerini güçlendirme hedefleri de dahil olmak üzere 2015 Paris Anlaşması’nın önemli hedeflerini tamamlamaya hazır olmadıklarını net bir şekilde ortaya koyuyor. Şirketlerin yüzde 41’i iklim değişikliğinin risklerini azaltmalarına yardımcı olacak bir geçiş planına sahip olduklarını bildirirken, yüzde 21’i gelecekte bir plan geliştirmeyi düşündüklerini, yüzde 38’i ise yakın zamanda böyle bir niyetlerinin olmadığını belirtiyor. Dünyanın en büyük emisyon salımına sahip ülkeleri Çin ve ABD’de ise geçiş planlarının benimsenme oranı daha da düşük Çin’de yüzde 8 ve ABD’de yüzde 32. Buna karşılık, İngiltere ve Avrupa ülkelerinde bu planların benimsenme oranı sırasıyla yüzde 66 ve yüzde 59; bu da büyük ölçüde doğru uygulanan yasal mevzuatın sonucu olarak değerlendiriliyor.


Şirketlerin %83’ü, sera gazı emisyonlarında azalma hedefliyor

Barometre; net sıfır hedeflerine doğru ilerlemeyi engelleyebilecek kısa vadeli bakış açısına yönelik yaygın bir eğilimi de ortaya koyuyor. Şirketlerin yüzde 83’ü, sera gazı emisyonlarında 2030 yılına kadar uzanan bir azalma için kısa vadeli hedefler belirlerken, yüzde 51’i daha uzun vadeli hedefler belirliyor. Hem kısa hem de uzun vadeli hedef belirleyen şirketlerin ise sadece yüzde 24’ünün hedefleri, işletmelerin emisyonlarını azaltmalarına yardımcı olacak standartları geliştirmekle görevli kuruluş olan Bilim Temelli Hedefler girişimi tarafından onaylandı.


“Şirketler iklim değişikliği ile ilgili beyanlarını tüm paydaşlarına bildirmeli”

EY Türkiye İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Hizmetleri Lideri Ece Sevin bu yılki EY Küresel İklim Riski Barometresi ile ilgili şu değerlendirmelerde bulundu. Sevin, “Bu yıl altıncısı yayımlanan EY Küresel İklim Risk Barometresi; iklim değişikliğiyle mücadele konusunu gündeme alan şirketlerin, gerçekten zorlayıcı hedeflere dayalı geçiş planlarını uygulamaya koymak için son sürat hareket etmeleri gerektiğini ortaya koyuyor. Barometre sonuçları, şirketlerin iklim değişikliği ile ilgili beyanlarını açık bir şekilde tüm paydaşlarına bildirmesi gerektiğini gösteriyor. Tüm aksiyon planları eksiksiz, zamanında ve uzun vadeli olarak eyleme geçirildiğinde ancak bu şekilde 2050 net sıfır hedeflerine ulaşabilirler” dedi.

İLGİLİ HABERLER

GÜNDEM