Türkiye’nin en büyük ‘tiny house’ üreticilerinden MODSİS Modüler Yapı Sistemleri Eş Başkanı Ahmet Erdal Çakır, büyük umutlarla beklenen 2025 yılında Türk üretim kalitesini Avrupa başta olmak üzere tüm dünyaya en iyi şekilde göstermeyi hedeflediklerini söyledi. Bunun için de yerli üreticileri destekleyecek bazı yasal düzenlemelerin yapılması gerektiğinin altını çizen Çakır, hızla gelişen sektörün belli bir disipline oturtulmasıyla birlikte dünyaya yapılacak ihracat faaliyetleriyle ekonomiye önemli girdi sağlanabileceğini belirtti. Çakır, sektörün en az 50 milyon dolarlık ihracat potansiyelinin olduğunu söyledi.
“Türkiye, modüler yapı sistemlerinde ileri seviyede”
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Çakır “Modüler yapı dediğimiz sınıfta yer alan ve tekerlekli ev olarak bilinen tiny house’lar, yatırımcının metropollerde konut almak yerine parasını doğaya yönelik yatırımlarda değerlendirme yoluna gittiği noktada devreye giriyor. Tiny house, ekonomik şartlar nedeniyle ev sahibi olmanın neredeyse imkansız hale geldiği dönemlerde barınma ihtiyacına doğada lüks konut sahibi olma alternatifini de sunuyor. Örneğin bize gelen kişi, elindeki parasıyla daha lüks ve daha güvenli bir evi daha makul bir fiyata almış oluyor. Üstelik yaşam alanını tamamen kendisi belirliyor” dedi.
Türkiye’nin modüler yapı sistemleri konusunda çok ileri seviyede olduğunun altını çizen Ahmet Erdal Çakır, kaliteli ve doğru üretim teknikleriyle Türk üretim kalitesini tüm Avrupa’ya ve dünyaya en iyi şekilde gösterme imkanının olduğunu ifade etti. Bunun için sektörün bir takım yasal düzenlemelere ihtiyacı bulunduğunun altını çizen Çakır “Devletimizin de bu konuda biz üreticileri destekler nitelikte üretim ve proje teşvikleri oluşturmalarını bekliyoruz. Sektörün yıllık en az 50 milyon dolarlık ihracat imkanı bulunuyor” diye konuştu.
“Doğayla iç içe yaşam alanları oluşturulabilir”
Türkiye’nin, son 10-15 yılda sağlık sektöründe ve sağlık turizminde müthiş bir atak yaptığını belirten Çakır, “Bu gücümüzü bireysel sağlık hizmeti alıp ülkesine dönecek insanların yanı sıra kişiye özel düzenli sağlık hizmetleri sunulması şeklinde bir projelendirme haline dönüştürebiliriz. Belirli ekonomik özgürlüğe sahip ancak kendi ülkesinde yeterince nitelikli sağlık hizmeti alamayan yaşlıların ülkemiz şartlarında düzenli bakımları sağlanabilmesi adına projeler geliştirilebilir. Bunu hayata geçirmek isterken metropollerimizin günden güne artan sağlık yükünü arttırmadan, devlet teşviği ile oluşturulacak doğal yaşam köyleri ve mobil evler konumlandırılabilir. Bu şekilde yaşlı bakım evleri ve sağlık merkezleri kurulabilir. Bu kapsamda doğayla iç içe yaşam alanları oluşturulabilir ve bu yaşam alanları doğa dostu mobil evlerle sağlanabilir” dedi.