Türk yönetmen ve oyuncu Gizem Tataroğlu’nun yazıp-yönettiği kısa dans filmi ‘Cargo’, Los Angeles’ta düzenlenen 15. Paris Art & Movie Awards Film Festivali’nde ‘En İyi Dans Filmi’ ödülüne layık görüldü. Göçmenlerin zorlu yolculuklarını ve insanlık mücadelesini etkileyici bir dans diliyle anlatan film, festival kapsamında prömiyerini Los Angeles Performans Sanatları Konservatuvarı’nda gerçekleştirdi.
Cargo, savaştan, siyasi baskılardan, cinsiyet ayrımcılığından ve ırkçılıktan kaçan bir grup göçmenin hikayesini anlatıyor. Sisifos mitinden ilham alan film, göçmenlerin içinde sıkışıp kalmalarını metaforik olarak kargo kolileriyle temsil edip, özgürlük mücadelelerini etkileyici bir dans anlatımıyla ele alıyor. Filmin koreografisi ve başrolü, uluslararası çapta tanınan çok yönlü sanatçı Danielle Gould’a ait. Dünya çapında dans ve tiyatro sahnelerinde yer alan Danielle, koreografisiyle filme güçlü bir estetik katarken, performansıyla hikâyeyi derinleştiriyor. Filmin müziklerini ise ödüllü besteci ve müzisyen Samuel Alty hazırladı. Hem sahne hem de sinema alanındaki deneyimiyle Alty, Cargo’ya dramatik ve duygusal bir yoğunluk kazandırdı.
Dünya çapında birçok festivalde ilgi gören Cargo, 27 Şubat’ta Teksas’ta düzenlenecek Austin Dance Film Festivali’ ne seçilde ve en iyi dans film kategorisi kapsamında yarışacak ve Nisan ayında seçildiği İzmir Uluslararası Mülteci Film Festivali’nde gösterilecek. Sanat ve insanlık temalarını evrensel bir dilde ele alan bu çarpıcı film, uluslararası seyirciyle buluşmaya devam ediyor.
Gizem Tataroğlu kimdir?
Gizem Tataroğlu, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Ana Sanat Dalı’ndan mezun olduktan sonra, Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü’nde Dans Tiyatrosu üzerine tezli yüksek lisansını tamamladı. Akademik birikimini yaratıcı projelere taşıyan Tataroğlu, tiyatro, dans ve sinemanın birleştiği özgün bir anlatım dili geliştirdi. Burslu olarak kabul edildiği Vancouver Film School’daki final dönemi projesi kapsamında çekildi. Uluslararası bir ekiple çalışan Tataroğlu, dans, müzik ve sinematografiyi etkileyici bir uyumla bir araya getirerek dikkat çekici deneysel bir yapım ortaya koydu.
