Çarşamba, Nisan 16, 2025

Toyo Matbaa’dan Manisa’ya 70 milyon $ yatırım

MOSB’de kurulan tesisin küresel pazarlarda stratejik bir üretim ve ihracat üssü haline geleceği belirtildi

Japonya merkezli Artience Group’un iştiraki olan Toyo Matbaa Mürekkepleri, Manisa Organize Sanayi Bölgesi’nde (MOSB) 70 milyon dolarlık yatırımla kurduğu yeni üretim tesisini düzenlenen açılış töreniyle hizmete açtı. Gıda ambalajından ev bakım ürünlerine kadar birçok alanda kullanılan yüksek kaliteli mürekkep ve tutkalların üretileceği fabrika, aynı zamanda ileri teknoloji, çevreci üretim anlayışı ve sürdürülebilirlik vizyonuyla dikkat çekiyor. Yaşar Holding ortaklığıyla hayata geçirilen tesisin açılışına iki ülkeden üst düzey yöneticiler katılım gösterdi. Törende, Japonya İstanbul Başkonsolosu Kenichi Kasahara, Artience Group CEO’su Satoru Takashima, Toyo Matbaa Mürekkepleri CEO’su ve Yönetim Kurulu Üyesi Yakup Benli önemli açıklamalarda bulundular. Türkiye ile Japonya arasındaki diplomatik ilişkilerin 100. yılına denk gelen bu özel açılış, fabrika içi gezinti sonrasında Japon konukların geleneksel kıyafetleriyle verdiği renkli görüntülerle sona erdi.


“Tesis 62 bin 500 metrekare alan üzerine kuruldu”

Toyo’nun yeni fabrikasının zor süreçlerden sonra tamamlandığını, yerli üretim ve ihracatla ekonomiye katkı sağlayacağını vurgulayan Yakup Benli, “Bugün açılışını gerçekleştirdiğimiz tesis; Artience Group’un, Türkiye’nin üretim gücüne ve bölgesel potansiyeline duyduğu güvenin en somut göstergesi. Aynı zamanda, sürdürülebilir ve stratejik büyümeye verdiği önemin güçlü bir yansıması. Manisa Organize Sanayi Bölgesi’nde yer alan ve şu anda içinde bulunduğumuz tesis, toplam 62 bin 500 metrekare alan üzerine kuruldu ve 70 milyon dolarlık bir yatırımla hayata geçirildi. Bu yatırımla birlikte üretim kapasitemizi yaklaşık iki katına çıkarırken, daha önce ithal ettiğimiz laminasyon tutkalları gibi ürünleri artık yerli üretimle karşılamayı hedefliyor; böylece ülke ekonomisine ve ihracata katkı sunmayı amaçlıyoruz. Bu kapsamda, mart ayı itibarıyla laminasyon tutkalları ürün grubundaki üretim faaliyetlerimiz başlamış olup kesintisiz şekilde devam ediyor” açıklamasında bulundu.


“Yeni tesisimizle Ar-Ge kapasitemizi artırmayı hedefliyoruz”

Benli, bu yatırımın yalnızca üretim hacmiyle sınırlı olmadığını yeni fabrikanın, ileri teknoloji ve sürdürülebilirlik alanlarında da dikkat çeken uygulamalarıyla ön plana çıktığını belirterek “Tam otomasyonla işletilen üretim hatları ve bina otomasyon sistemleri sayesinde tüm süreçler dijital olarak izlenip yönetilebiliyor. Yeni nesil makineler ve dikey üretim yapısı sayesinde verimlilik en üst seviyeye çıkarılırken, enerji tasarrufu da sağlanıyor. Solvent kayıp ve kaçaklarını azaltmak için özel sistemler kuruldu; yangın güvenliği ve çalışan sağlığı ön planda tutularak ATEX standartlarına uygun üretim alanları oluşturuldu. Ayrıca çevresel sürdürülebilirliği gözeterek fabrikanın çeşitli alanlarına yağmur suyu toplama sistemleri yerleştirildi, güneş enerjisi kullanımı entegre edildi. Yüksekliğinden dolayı hibrit inşaat modeli tercih edilerek betonarme ve çelik konstrüksiyon bir arada kullanıldı. Yatırımın fiziksel boyutuna baktığımızda; 75 km boru hattı, 320 km kablolama yapıldı, 30 bin metreküp beton, 3 bin 250 ton demir ve 2 bin 650 ton yapısal çelik kullanıldı. Bu veriler bile tesisin ölçeğini ve kapsamını açıkça ortaya koyuyor. Yeni fabrikamız sadece üretim değil, aynı zamanda Ar-Ge kapasitemizi geliştirmek için de stratejik bir adım. Bu tesis; yalnızca Türkiye için değil, Avrupa, Orta Doğu ve Afrika pazarlarında da stratejik bir üretim ve ihracat üssü haline gelecek” diye konuştu.


“Ürünlerimizle küresel pazarlara hitap etmeyi hedefliyoruz”

Türkiye ile Japonya ilişkilerinin 100. yılına değinerek, mevcut iş birliğinin katlanarak süreceğini vurgulayan Satoru Takashima, Açılışını gerçekleştirdiğimiz bu yeni fabrika ile birlikte yüksek nitelikli ve kaliteli matbaa mürekkepleri ile tutkallar üretilecek; özellikle film ambalajlama ürünleri alanında güçlü bir üretim hattı kurulacak. Bu ürünler, atıştırmalık ve makarna paketlerinden hayvan yemlerine, ıslak mendillerden doldurulabilir deterjanlara kadar günlük yaşamda geniş bir kullanım alanına sahip. Ambalajlama sektörünün sanayi ile sanatın kesişim noktasında yer aldığına inanıyoruz. Ürünlerimizle yalnızca iç piyasaya değil, Türkiye’nin Avrupa, Orta Asya ve Afrika’daki stratejik konumunu avantaja çevirerek küresel pazarlara hitap etmeyi hedefliyoruz. Türkiye, 2010 yılından bu yana gayri safi yurtiçi hasılasında istikrarlı bir büyüme gösterdi. Ambalaj ve paketleme sektöründe artan taleple birlikte bu alandaki ekonomik faaliyetler de önemli ölçüde ivme kazandı. Sürdürülebilir kalkınma hedeflerine katkı sağlamak amacıyla yenilikçi teknoloji ve çevre dostu ürünlerle üretim yapmayı sürdüreceğiz. Projemizin ikinci fazında ise su bazlı mürekkepler, metal ambalaj ve kaplamalar ile ofset mürekkeplerin üretimi planlanıyor” diye konuştu. 


“Türkiye ve Japonya’nın derin bir tarihsel bağı var”

Japonya ile Türkiye arasındaki tarihsel bağın kuvvetli olduğuna vurgu yapan Kenichi Kasahara, MOSB başta olmak üzere İstanbul ve İzmir’de faaliyet gösteren Japon şirketleri varlığının iki ülke arasındaki ekonomik bağları sağlamlaştırdığına dikkat çekerek, MOSB’de Japonya merkezli pek çok şirket ve üretim tesisi faaliyet gösteriyor. İstanbul ve İzmir merkezli Japon firmaları da bulunuyor. Bu durum, Japonya ve Türkiye arasındaki ekonomik ilişkilerin ne kadar sağlamlaştığını ve güçlendiğini açıkça gösteriyor. 2024 yılı Japonya ile Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin 100. yıl dönümüydü” dedi.

İLGİLİ HABERLER

GÜNDEM