Cumartesi, Ekim 18, 2025

Üçüncü YEKDEM için ‘İşletmeye alınma süresi 2040’a çıkarılsın’ talebi

Jeotermal enerjide dünyanın 4’üncü, Avrupa’nın lider ülkesi olan Türkiye, keşfi tamamlanmış jeotermal kaynaklarını devreye alması halinde açık ara dünya lideri olma potansiyeli taşıyor. Enerji üretimi, seracılık, konut ısıtması, termal turizm, sebze ve meyve kurutma, balıkçılık gibi çok farklı alanlarda ekonomik değer yaratabilen Türkiye’nin jeotermal kullanımı 7 bin Megavat (MW) olurken; keşfi tamamlanmış jeotermal potansiyeli bu tüketimin yaklaşık 10 katına karşılık gelen 62 bin MW seviyesinde. 

17 Ekim Dünya Jeotermal Günü’nde sektörün gelişimi hakkında değerlendirmelerde bulunan Jeotermal Enerji Derneği (JED) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kındap, jeotermal enerjinin rüzgâr ve güneş gibi yenilenebilir kaynaklara göre çok farklı dinamikleri olduğuna işaret etti. Kındap, 1 Mayıs 2023 tarihi itibarıyla başlayan ve bizim ‘Üçüncü YEKDEM’ olarak adlandırdığımız süreçte, jeotermal enerji yatırımlarının teşvik süresi 10 yıldan 15 yıla çıkarıldı. Bu süre uzatımı sektörümüz için yaşamsal önem taşıyordu. Ancak bu teşvikten yararlanmak için santrallerin 31 Aralık 2030 tarihine kadar işletmeye alınması gerekiyor. Jeotermal enerjiye yatırım yapmak isteyen yatırımcılarımız; lisans, izin, ruhsat, arazi alımı, ÇED, sondaj, kaynak verimliliğinin saptanması, santralin inşası ve devreye alınması aşamalarını en iyimser ihtimalle beş yılda tamamlayabiliyor. Bugün pek çok yatırımcı şirketin jeotermal enerjiye yatırım yapmak istediğini biliyoruz. Ancak 30 Aralık 2030 tarihe kadar yatırımlarını devreye alamama ihtimali yatırımcıyı düşündürüyor. Mevcut mevzuata göre, bugün jeotermale yatırım yapma kararı veren pek çok yatırımcının YEKDEM kapsamına girmesi teknik olarak mümkün olmayacak” açıklamasında bulundu. 


“Tüm kaynaklar önemli ve kıymetli”

Türkiye’nin yenilenebilir enerji kaynaklarının sadece rüzgâr ve güneş enerjisinden ibaret olduğu yönünde algı oluşturulmaya çalışıldığını belirten JED Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kındap, yasa ve mevzuatlarda enerji sektörünün madencilik ile birlikte yan yana konumlandırılmasının yanlışlığına dikkat çekti. 

Rüzgârdan güneşe, jeotermalden biyokütleye, yeşil hidrojenden dalga enerjisine kadar tüm kaynakların önemli ve kıymetli olduğunu bu sebeple birbirinin alternatifi olarak görülmemesi gerektiğine dikkat çekti. Kındap, çok farklı süreç yönetimleri ve disiplinleri olan madencilik ve enerji sektörünün yasalarda birlikte anılmasının hatalı sonuçlar doğuracağını vurguladı. 


Jeotermal Enerji Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kındap, “Bugün itibarıyla 1735 MW seviyesinde olan kurulu gücümüz, yeni yatırımlar ile birlikte birkaç yıl içerisinde 5 bin MW ve üzerine çıkarabilecek altyapı kaynağına sahip” dedi

Jeotermal sektörü ‘üvey evlat’ gibi görülüyor

Tarımsal varlıkların korunması; imar, inşaat ve çalışma ruhsatlarının çevresel standartlara uygun olarak belirlenmesi konularına enerji sektöründen kimsenin itiraz etmeyeceğinin altını çizen Kındap, “Bu nedenle tamamıyla madencilik sektörünü ilgilendiren, kamuoyunda tartışma ve ayrışma yaratacak başlıkların enerji sektörünün de sorunuymuş gibi yansıtılmasını haksızlık olarak görmekteyiz. Sektör temsilcileri olarak bizler jeotermali adeta üvey evlat gibi gören düzenlemelerden rahatsızlığımızı ifade ediyoruz. Yüzde 80’in üzerinde kapasite faktörü ile yenilenebilir enerji kaynakları arasında en yüksek derecede baz yük olan jeotermal enerji sektörümüz, ülkemizin tüm çevresel standartlarına uygun ve saygılı olarak çalışmalarını sürdürüyor, ülkemizin ekonomisine değer yaratıyor. Bugün itibarıyla 1735 MW seviyesinde olan kurulu gücümüzü, yeni yatırımlar ile birlikte birkaç yıl içerisinde 5 bin MW ve üzerine çıkarabilecek tüm altyapıya ve insan kaynağına sahibiz” açıklamasında bulundu.


Rakamlarla Türk jeotermal sektörü 

Türkiye ve Anadolu coğrafyası, dünyanın en zengin jeotermal kaynaklarını barındırıyor. Bin 500’ün üzerinde doğal jeotermal çıkış noktası olan Türkiye’de bugün itibarıyla jeotermal kaynaklı elektrik enerjisi kurulu gücü 1733 Megavat (MW) seviyesinde. Jeotermal enerjinin diğer kullanım alanları olan termal turizm, jeotermal seracılık, konut ısıtması, sebze ve meyve kurutma gibi alanlardaki kullanımımız ile birlikte düşünüldüğünde; Türkiye’nin 7 bin Megavat’ın biraz üzerinde tüketimi bulunuyor. Bu tüketim, Maden Tetkik Arama Kurumu (MTA) tarafından keşfi yapılmış potansiyel olan 62 bin MW’ın yüzde 11’i seviyesinde. Türkiye bu düşük kullanımla dahi jeotermal kaynaklı elektrik üretiminde dünyanın dördüncü, Avrupa’nın lider ülkesi.  

İLGİLİ HABERLER

GÜNDEM