Pazartesi, Ekim 20, 2025

Köprünün Üzerindeki Adam

Sabahın erken saatleriydi. Ofiste ben ve birkaç kişi daha vardı, içeriye taze kahve kokusu karışıyordu. Satış müdürü olarak dördüncü yılıma girmiştim. Ne üst yönetim kadar “stratejik”, ne de sahadaki satıcılar kadar “pratik”tim. Aslına bakılırsa, iki tarafın tam ortadaydım. Bir başka ifade şekliyle çoğu zaman fark edilmeyen ama her gün denge kurmak zorunda olan bir köprü gibiydim.

Dün akşam üstü üst yönetimden yeni bir talimat gelmişti: “Satışlar ikinci çeyrekte yüzde 15 artacak. Bununla birlikte karlılıktan da fedakârlık edilmeyecekti”. Kendi kendime “Rakamlar konuşuyor” dedim. “İnsanlar değil”.

Eminim, satış, üretim, mali işler, tedarik zinciri, vb. şirketin hangi bölümünde olursanız olun, hiç fark etmez, orta kademe yöneticisi olarak sizlerin de benim gibi hissettiğiniz zamanlar olmuştur.

Gerçekten de birçok iş yerinde hala rakamlar konuşuyor, insanlar değil.

Bu haftaki yazımda sizlere orta kademe yöneticilerin stratejik önemi ve kurumlar tarafından yeterince değerlendirilmeyişinden bahsedecek ve yazıma şöyle başlayacağım:
“Gerçek kurumsal olgunluk, yalnızca üst yönetimin odalarında değil, orta kademedeki potansiyelin doğru yönetilmesinde ortaya çıkar.”

  1. Kurumsal Yapının Görünmeyen Gücü

Modern organizasyonlarda orta kademe yöneticiler, stratejik vizyon ile operasyonel gerçeklik arasındaki en kritik bağlantı noktasını oluşturur. Üst yönetimin belirlediği hedeflerin sahada uygulanabilir hale gelmesi, çalışan motivasyonunun sürdürülmesi ve operasyonel akışın sağlanması büyük ölçüde bu kadronun becerisine bağlıdır. Ne var ki, birçok kurumda bu yöneticiler hak ettikleri değeri görememekte; potansiyelleri “görev uygulayıcısı” rolüne indirgenmektedir.

“Orta kademe yöneticiler yalnızca emir uygulayan değil, kurumun kalp atışını düzenleyen liderlerdir.”

  1. Strateji ile Gerçeklik Arasında Bir Köprü

Orta kademe yöneticiler, iki yönlü iletişimin omurgasıdır. Üst yönetimin stratejilerini anlamlandırıp sahaya aktarırken, çalışanlardan gelen geri bildirimleri de üst kademeye taşırlar. Bu rol, onları kurumun adeta “sinir sistemi” haline getirir. Ancak bu stratejik konumun değeri çoğu zaman fark edilmez. Yönetimler, kısa vadeli sonuçlara ve sayısal performans göstergelerine odaklanırken, bu yöneticilerin kültürel etki, insan yönetimi ve ekip dayanıklılığı konularındaki katkılarını görmezden gelir.

  1. Değerlendirme Sistemlerindeki Eksiklik

Pek çok kurumda performans ölçümü hâlâ yalnızca hedef tutturma oranları, maliyet verimliliği ve üretim sayıları üzerinden yapılmaktadır. Oysa bir orta kademe yöneticinin başarısı, sayısal göstergelerden çok daha fazlasını içerir:

  • Ekip bağlılığı ve moral düzeyi
  • Çalışan sirkülasyon oranı
  • İletişim kalitesi ve kriz yönetimi yetkinliği
  • Yenilikçi çözüm üretme becerisi

Bu alanlarda fark yaratan bir yönetici, kurumun uzun vadeli dayanıklılığını güçlendirir. Ancak bu göstergeler resmî değerlendirmelere yansımadığında, yöneticinin değeri görünmez hale gelir.

  1. “Arada Sıkışmış” Kadro: Duygusal Gerçeklik

Orta kademe yöneticiler çoğu zaman iki yönlü baskı altındadır: Yukarıdan gelen stratejik hedefler, aşağıdan gelen operasyonel sorunlar… Bu durum hem tükenmişlik hem de “aidiyet kaybı” yaratır. Kurum içinde görünür olmayan bu baskı, zamanla verimliliği azaltır. Bu nedenle kurumların mentorluk, liderlik gelişim programları ve açık iletişim kültürü ile bu kadroyu güçlendirmesi hayati önem taşır.

“Orta kademeyi güçlendirmek, geleceğin lider havuzuna yatırım yapmaktır.”

  1. Geleceğin Liderleri Orta Kademede Yeşerir

Kurumsal sürdürülebilirlik yalnızca stratejik planlarla değil, o stratejileri sahada yaşatan insanlarla mümkündür. Orta kademe yöneticiler, gelecekte üst yönetime geçecek lider adaylarının yetiştiği zemindir. Bu nedenle kurumların, bu yöneticileri sadece operasyonel değil, stratejik paydaşlar olarak konumlandırmaları gerekmektedir.


Sonuç: Görünmeyen Değeri Görmek

Orta kademe yöneticiler, bir şirketin yalnızca operasyonel değil, aynı zamanda kültürel sürekliliğinin de garantisidir. Onların değerini fark etmek, kurumun geleceğini güvence altına almak demektir.

“Gerçek liderlik, tepeyi değil, temeli güçlendirmekle başlar.”
 
 

Önceki İçerik

Ali Serdar Süalp

Diğer Yazarlar