Perşembe, Eylül 19, 2024

Bayraklı’da hüzünlü anlar ve İzmir’in ihtiyacı

30 Ekim 2020’de 14.51’de 117 can için zaman durmuştu. Geride acılı aileler, 117 candan geriye kalan aile bireyleri kalmıştı. Annesini babasını kaybedip kardeşi de olmadığı için yalnız kalan da vardı, iki evladını birden toprağa veren de. 117 deprem şehidini üç yıl sonra yine andık onlar için yapılan anıtta. Okunan Kuran-ı Kerim ve edilen dua sonrasında ilk karanfilleri anıta gözyaşları içinde deprem şehitlerimizin yakınları koydu. Kimisi çiçekler getirmişti. Onların ardından Tunç Başkan ve Neptün Hanım da karanfil bıraktı anıta. Ardından bizler… Deprem şehitlerimizi bir kez daha saygıyla anıyor, hatıraları önünde eğiliyoruz.


Kooperatiflerle HALK-KONUT Projesi

Anıttaki ama töreni öncesinde Manavkuyu 245 Sokak’ta Halk Konut ve kurulan kooperatif marifetiyle kaba inşaatı biten Dilber Apartmanı önündeki programa da katıldım. Depremde ağır hasar gören ve kooperatif marifetiyle emsal artışını da içeren bir şekilde İZBETON tarafından HALK KONUT prosedürü çerçevesinde inşa edilen Dilber Apartmanındaki program öncesinde Halk Konut ofisine uğradım. İZDEDA’dan Bilal ve Haydar arkadaşlarımız oradaydı, programa da, anmaya da birlikte geçtik. Haydar Özkan’ın büyük çabaları oldu 30 Ekim 2020’den bu yana… Zorlu bir süreci omuzladı. Mansuroğlu Mahallesi’nde yaşadıklarımızdan dolayı çok iyi biliyorum. Öyle acılar, zorluklar yaşandı ki bizimki solda sıfır kalır. O yüzden şimdiye kadar bahsetmeye bile utandık.

Tunç Başkan, 245 Sokak’taki konuşmasında müjde verdi, 6 aylık inşaatın kalan süresini 5 aya çekti, yetkililerden söz aldı. Kolay olmadı bu süreç. İnşallah kurulan diğer kooperatifler de inşaatlarını tamamlayacak önümüzdeki süreçte, gelecek yıl boyunca olabildiği kadar. Emsal artışı sayesinde depremzedenin cebinden para çıkmadan inşaatlar yapılacak. Zaten para mı var ki çoğu emekli insanların cebinde de çıksın.  Bu noktada hükümeti kınıyorum; daha hafif olarak atlatılan yerlerde afet bölgesi ilan ederken İzmir-Bayraklı’yı afet bölgesi ilan etmemek de ne oluyor? Yazık, günah değil mi İzmir’in depremzedelerine? İzmir’i neden cezalandırıyorsunuz? Üstüne üstlük Dünya Bankası kredisini bile engelliyorsunuz! Emsal artışına bile kafayı takıyorsunuz!


Yaralar hızla sarıldı

İzmir Büyükşehir Belediyesi depremin ardından arama kurtarma faaliyeti ile birlikte hemen dışarıda kalanları çadırlara yerleştirdi ve sardı, sarmaladı. Ardından Uzundere konutları ve Hilton’a geçirildi ağır hasara uğrayan evlerdeki depremzedeler. Hilton’da üç öğün yemekleri, her türlü hizmet ile Uzundere’deki konutların eşyaları bedelsiz verildi. İsteyenler hayırseverlerin yardımıyla kiraya çıktı. Yaralar dayanışmayla sarıldı.


Dirençli kent için adımlar

Yaralar sarılırken bir yandan depremle ilgili araştırmalara, çalışmalara hız verildi. Tunç Başkan’ın “dirençli kent” hedefi doğrultusunda bilimsel oturumlar gerçekleştirildi ve oldukça mesafe alındı olası başka depremlere hazırlık konusunda. Sempozyumlar, çalıştaylar yapıldı. İzmir önemli bir mesafe aldı.

Şimdi İzmir’in yerel yönetimlerinin; özellikle Büyükşehir’in (Halk Konut projesi şahane, onun yanında), Bayraklı, Bornova, Konak ve Karşıyaka’nın hükümetin cezalandırma politikasına karşı başka bir atak yapması kaçınılmaz. Ağır ve orta hasarlı konutlardan başlayarak, giderek hafif hasarlı ve çürük binalar için müteahhitlerle hak sahiplerini ortak bir paydada birleştirecek, hakkaniyetli uzlaşmaları sağlayacak bir zemin süratle oluşturulmalı.

Yerel yönetimler aradaki güvenilir hakem olmalı, makul bir noktada hak sahipleri ile müteahhitleri buluşturmalı. Bu yaklaşım İzmir’deki inşaatları hızlandıracaktır. Emsal artışı olan kesimlerde hızlanacak inşaatlar andığım ilçelerde yayılacaktır. Tabii bu noktada başta Bayraklı Belediyesi olmak üzere, ruhsatlandırma sürecini kısaltmalı ve hızlandırmalıdır. Deprem yaşamış meskun mahallerde olağan değil, olağanüstü işleyen bir bürokrasi işleyişi şart.

Diğer yerel yönetimler inşaat süreçlerinde mevzuat çerçevesinde mümkün olan hızı ve kolaylığı sağlamalıdır. Hatta, yerel yönetimler hakemliğinde yeniden yapılacak binalar için belli standartlar oluşturularak (emsal olan yerlerde emsalin müteahhite bırakılması ve yüzde 15 yapım ücreti vb.; daire metrekaresinin makul şekilde küçültülmesi vb.) olabildiği kadar zaten dar gelirli-emekli hak sahiplerinin karşılıksız yeni yuvalarına girmesi sağlanmalıdır. 2024 yerel seçimlerinden hemen sonra hiç beklemeden İzmir’in yerel yönetimleri gündemlerinin ilk sırasına bu işi almalıdır.

İzmir, bina stokunun yenilenmesi açısından İstanbul ve Ankara’ya göre çok geride kaldı, bu açığın kapatılması için yerel yönetimlerin ada bazındaki projelerle, kent bilinci içinde ciddi bir atak yapması şart.

Şu notu da düşmezsem olmaz yazıyı noktalarken; 30 Ekim 2023’te, saat 14.51’deki törende ilaç için bir tane İzmir milletvekili yoktu o gün TBMM Genel Kurulu da olmadığı halde. Özellikle CHP İzmir Milletvekilleri aralarında istişare edip birisini görevlendirebilirdi. Ya da kendisi de orada olmayan il başkanı o görevlendirmeyi yapabilirdi.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik

Muzaffer Ayhan Kara

Diğer Yazarlar