Cuma, Eylül 20, 2024

Liyakatsizlere verilen inşaat izni ölüm demektir…

Milletvekili yemini “herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasaya sadakattan ayrılmayacağıma büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine andiçerim” diye biter.  Buradaki ülküyü, sadakati, namus ve şerefi yemin metnini okuduktan sonra unutanlar var.

Doktorların Hipokrat yemini “Yeteneğim ve hâkimiyetim ölçüsünde hastalarımın iyiliği için tedaviler önereceğim ve asla kimseye zarar vermeyeceğim” diye başlar.  Genelde doktorlar içinde sahtekâr çok az çıkar, zira yanlış tedavi hastayı öldürür ya da sakat bırakır.

İnşaat mühendisleri için de durum aynıdır. Bir inşaatı yaparken kurallara uygun ve onaylanan projeyi gerçekleştirmede gereğini yapamaz ise, bir depremde insanlar yaşamından olur.  İnşaat mühendislerinin de bir yemini var. İnşaat Mühendisleri Odasına kaydolmadan önce yeni mezun inşaat mühendisi bu metni imzalamak zorundadır. Metin şöyle:

“Bana verilen mühendislik unvanına daima layık olmaya, onun bana sağladığı yetki ve yüklediği sorumluluğu bilerek, hangi şartlar altında olursa olsun onları ancak iyiye kullanmaya, yurduma ve insanlığa yararlı olmaya, kendimi ve mesleğimi maddi ve manevi alanlarda yükseltmeye çalışacağıma namusum üzerine yemin ederim.”

Mühendis de doktor gibi, aldığı eğitim gereği, her türlü şart altında, yetkisini iyiye kullanmak, ülkesine ve insanlığa yararlı olmak zorunda. Dışarıdan kolay gibi görülse de inşaat mühendislilerinin de kendi arasında farklı disiplin alanları var: Projeci inşaat mühendisi çok önemli görevleri üstlenir.

Bir yapının depremde, rüzgârda, kar altında nasıl hareket edeceğini teknik olarak hesaplayıp, bunu önleyecek beton yapısını, demir veya farklı inşaat malzemelerinin ölçülerini, sayısını ve nasıl kullanacağını proje üzerinde, yani kâğıt üzerinde ayrıntılı olan çizen mühendistir, projeci inşaat mühendisi.

İnşaat faaliyeti sırasında bunu takip eden de yapı denetim firmasının bir inşaat mühendisidir ve verdiği söz de şöyledir.

“Yukarıdaki bilgilere sahip inşaatın denetiminde, 3194 sayılı Kanun ve ilgili tüm mevzuat hükümlerini eksiksiz uygulayacağımı, fenni mesuliyetini üstlendiğim yapıyı ruhsata ve eki projelere, standart ve şartnamelere uygun olarak denetleyeceğimi … kabul ve taahhüt ederim.”

Diğer mühendis ve mimarlar da bu sözü verirler, yani “yapıyı ruhsata ve eki projelere, standart ve şartnamelere uygun olarak denetleyeceğini” kabul ve taahhüt ederler.

Bu konu neden bu kadar sıkı tutuluyor?  İnşaatın projelendirmesi ve / veya uygulamasında şartnamelere uyulmaz ise, bina hasarı söz konusu olabilir ve bunun yansıması doğrudan insan yaşamınadır.

İnşaat mühendisi olarak İnşaat Mühendisleri Odasına kaydolurken “namusu üzerine yemin eden” sonra patron baskısı altında bunu unutan inşaat mühendisi var mıdır? Tabii ki var.

İnşaat mühendisi olmak için yıllarca teknik eğitim almak gerekli.  Yüklenici olmak için ise hiçbir sınırlama yok. Bakkal, manav, tamirci, esnaf veya işsiz birisi inşaat şirketi kurabilir ve bir inşaat mühendisinin yetki belgesini kullanarak inşaat yapabilir. Bunlar da genelde cehaletlerinin cesareti ile, para hırsı ile, inşaatların kurallara uygun olmadan yapılmasını zorlayabilirler, zorlamışlardır da…

Sonuçta, beton dayanımının düşüklüğü, yetersiz inşaat demiri kullanımı gibi etkenlerle yüzbinlerce insan bu hırsın kurbanı olmuştur.

Yeminini unuttuğu için yüzbinlerce insanın ölümüne neden olan şerefsizlere verilecek ceza öbür dünyada değil, bu dünyada olmalıdır.

Hatay’da yüklenici ve yapı denetim denetçilerinin kusuru ile Atilla Eren apartmanı yıkıldı, 219 kişi öldü. İstanbul Küçükçekmece’de apartman durduğu yerde çöktü. Eski, yeni yüzlerce örnek var. Bunların hesabı ödünsüz sorulmalı. 

İskender Odabaşoğlu

Diğer Yazarlar