İstanbul Sanayi Odası’nın meclis toplantısında; firmaların ölçek yapısı, sermaye ve özkaynak yetersizliği, bilanço sağlamlığı ve verimliliği gerçek sorunlar olarak sıralandı
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisinin ağustos ayı olağan toplantısı ‘Sanayimizin Sorunlarına Yeni Nesil Bir Bakış Açısıyla Çözüm Arayışı’ ana gündemiyle gerçekleştirildi. İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan’ın açılış konuşmasını yaptığı toplantıya Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz konuk olarak katılarak gündeme yönelik değerlendirmelerde bulundu. Yılmaz konuşmasında reform yapabilen bir ülkenin yatırım iklimine katkıda bulunduğunu belirtirken, yapısal reformlara güçlü bir vurgu yapmak istediklerini ifade etti. Yılmaz, enflasyonla mücadelenin kararlı bir şekilde sürdüğünü sözlerine ekledi. Bahçıvan ise ülke sanayisinin atılım yaparak bir üst lige çıkmasını, bunun için de sanayici ve politika yapıcıların zihniyetlerinin değişmesi gerektiğini dile getirdi. Değişimin bütüncül bir reform çerçevesine dönüştürülerek uygulanması için mekanizmalara ihtiyaç olduğunu söyleyen Bahçıvan, reforma hazır olunması gerektiğini vurguladı.
MB rezervleri rekor kırdı
Hedeflerin 2026 yılında yüksek gelirli ülkeler ligine adım atmak olduğunu belirten Yılmaz, Türk ekonomisinin 19 çeyrektir kesintisiz büyümeye devam ettiğini ifade etti. Yılmaz konuşmasında, Merkez Bankası (MB) rezervlerinin 176,5 milyar dolara ulaşarak Cumhuriyet tarihimizin rekorunu kırdığını, risk priminin 264 baz puana gerilemiş durumda olduğunu ve OVP’nin temel önceliği olan enflasyonda yıllık 42 puan düşüş kaydedildiğini dile getirdi. Her yıl eylül ayında gerçekleştirdikleri OVP güncellemesini de sürdürdüklerini vurgulayan Yılmaz “Bütüncül ve koordineli bir programla başarı gelir. Yapısal reformların somut faydası, değişimler zaman alıyor. Reform yapabilen bir ülke olmak yatırım iklimine katkıda bulunuyor. Yapısal reformlara güçlü bir vurgu yapmak istiyoruz” diye konuştu. Yılmaz, enflasyonla mücadelenin kararlı bir şekilde sürdüğünü sözlerine ekledi.
“Sanayimiz üst lige çıkmalı”
Sanayi firmalarının ölçek yapısı, sermaye ve özkaynak yeterliliği, bilanço sağlamlığı ve verimliliğinin gerçek sorun alanları olduğuna değinen Bahçıvan, şu ifadeleri kullandı: “Türk sanayisi tüm bu kulvarlarda atılım yaparak bir üst lige çıkmalıdır. Bunun için hem sanayicilerimizde hem de politika yapıcılarımızda önce genel bir zihniyet değişimine, ardından da değişimi bütüncül bir reform çerçevesine dönüştürerek hayata geçirecek mekanizmalara ihtiyacımız var. Bu reforma hazır olunmalı. Gelinen noktada başta KOBİ’lerimiz olmak üzere ülkemizdeki firma ekosisteminin çok daha yakından mercek altına alınması gerektiği kanaatindeyiz. Daha somut bir ifadeyle, Türkiye’nin sanayi firmalarının üretim süreçlerinde verimliliği ödüllendiren, seçici ve performans odaklı bir dönüşüm programına ihtiyacı bulunuyor. Üretim hayatımızın yapısal sorunlarını tartışmak ve reform ajandasını hayata geçirmek için bugün çok daha uygun bir atmosferin olduğunu düşünüyoruz.”
Finansmana erişimde sıkıntı
Bahçıvan, enflasyonla mücadelenin başarıya ulaşmasındaki en büyük engelin başta kira ve eğitim olmak üzere hizmet kalemlerinin katılığını sürdürmesi olduğuna dikkati çekti. OVP’nin enflasyonla mücadele temel hedefi açısından sanayi sektörünün görevini yerine getirdiğini, buna rağmen, sanayinin sorumlu olduğu enflasyonun çok üzerinde bir kredi faiziyle karşılaşıyor olması noktasında haksız bir bedel ödediklerini dile getiren Bahçıvan,
“Uzun süredir yüksek seyreden reel faizler ve banka kredilerine yönelik kısıtlamalar finansmana erişimde de ciddi bir sıkıntı yaratıyor. Bu da iç talebi zayıflatmanın yanı sıra karlılığı baskı altına alarak yatırım iştahını sınırlamaya devam ediyor” ifadelerini kullandı.

Fazla kapasite sorununa dikkat çekildi
Geçen yılın büyüme oranı yüzde 3,2 olarak gerçekleşirken sanayi sektörünün sadece yüzde 0,5 büyüdüğünü belirten Bahçıvan, İSO Türkiye İmalat PMI ve Sektörel PMI verilerinin de sanayi sektörünün faaliyet koşullarında 16 aydır kesintisiz bozulma eğilimine işaret ettiğini aktardı. Bahçıvan, Türkiye’nin sanayisiz ayakta kalamayacağını ve sanayinin sorunlarının çok daha kapsamlı ele alınması gerektiğini söyledi. Sanayi sektörünün tüm sorunlarının kesişim kümesinde karsızlık olduğunu ve bunun daha fazla ertelenemeyecek bir yapısal verimlilik problemini işaret ettiğini vurgulayan Bahçıvan, “Türkiye’nin sanayi sektöründe fazla kapasite sorunu oluşmuş durumdadır. Gelinen noktada, problemin çözümüne hizmet etmeyen, üretim faaliyetinin kalıcı ve sürdürülebilir bir şekilde kârlı olmasını sağlamayan fonlama ve teşvik mekanizmalarını doğru bulmuyoruz” ifadelerini kullandı.
Yeni istihdam politikası talebi
Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu’nda halka açık olanların sayısının sadece 88, ikinci 500’de ise bu rakamın 39 olduğunu söyleyerek dert yanan Bahçıvan, bankaların Eximbank kredileri için teminat mektuplarına uyguladıkları komisyon oranlarının artmasının maliyeti kabarttığını dile getirdi. Bankaların komisyon oranlarına bir tavan getirilmesinin gerekli olduğunu değerlendirdiklerini belirten Bahçıvan, KDV modelinden daha reformist bir yapıya dönülmesi gerektiğini söyledi. Bahçıvan, “Türkiye’nin orta vadeli, tutarlı ve sürdürülebilir bir istihdam politikasına acilen ihtiyacı olduğunun hepimiz farkındayız. Bu ihtiyaç; insan kaynağımızın etkin ve verimli bir şekilde değerlendirilmesi için YÖK’ün de dahil olacağı bir eğitim planlamasıyla geleceğimiz adına eğitimin her kademesinde mutlaka ele alınmalı” ifadelerini kullandı.
Konuşmasında İstanbul sanayisinin Anadolu’ya taşınması konusuna da değinen Bahçıvan “Üretimini başta Doğu ve Güneydoğu bölgeleri olmak üzere Anadolu’ya taşıyan firmalarımızın bu bölgelerde üretim yapmaktan ne derece memnun olduklarının, varsa yaşadıkları sorunların araştırılmasının yeni taşınmalar öncesinde faydalı olacağını düşünüyoruz” dedi.