Perşembe, Ekim 2, 2025

Maliyet bazlı rekabet gücünde sınırlı artış

TÜSİAD-RGE 2025 ikinci çeyrek raporuna göre, döviz kurlarındaki dalgalanmalara rağmen enerji ve ara malı maliyetlerindeki ılımlı seyir rekabet gücüne katkı sağladı

TÜSİAD Maliyet Bazlı Rekabet Gücü Endeksi (TÜSİAD-RGE)’nin 26 Eylül tarihinde açıklanan 2’inci çeyrek sonuçları TÜSİAD Ankara Temsilciliği’nde düzenlenen toplantıda değerlendirildi. TÜSİAD-RGE, 2025 yılı ikinci çeyrek sonuçlarına göre bir önceki çeyrekteki değerine (86,1) kıyasla yüzde 3,0 yükselerek 88,7 seviyesinde gerçekleşti. Bu dönemde, döviz kurlarının ABD dolarına kıyasla belirgin olarak değer kazandığı rakip ülkelerde ABD doları bazındaki maliyetlerde önemli düzeyde artışlar gerçekleşirken yurt içi maliyetler daha ılımlı seyretti. Enerji dışında diğer yurt içi maliyet kalemlerindeki değişim rakip ülkelerin altında gerçekleşti. TÜSİAD-RGE yılın ikinci çeyreğinde sınırlı bir iyileşmeye işaret etse de yıllık bazda yüzde 1,4’lük düşüşün 1,5 puanı işgücü, 0,3 puanı ise finansman maliyetlerindeki artıştan kaynaklandı. Buna karşılık, ara malı ve enerji maliyetleri rakip ülkelere göre ılımlı seyrederek rekabet gücüne sırasıyla 0,2 ve 0,1 puanlık artış yönünde katkı yaptı. İhracatçı sektörlerin maliyet bazlı rekabet gücündeki zayıf görünüm sürerken endeks 2015 yılı değerinin altında kalmaya devam etti.Etkinliğin açılış konuşmasını yapan TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, TÜSİAD Maliyet Bazlı Rekabet Gücü Endeksi’nin, Türkiye’nin imalat sanayi sektörlerinin ana ihracat pazarlarındaki üretim maliyetlerini rakip ülkelerle karşılaştırdığını söyledi. Endeksin ara malı, enerji, işgücü ve finansman maliyetleri gibi dört temel maliyet kalemini incelediğini belirten Turan, bu sayede zaman içinde maliyet bazlı rekabet gücünün rakipler karşısında nasıl değiştiğinin detaylı bir şekilde analiz edildiğini ifade etti.


“Rekabetçi ekonomi yaratmanın önemi artıyor”

2025’in ilk çeyrek sonuçlarında TÜSİAD Maliyet Bazlı Rekabet Gücü Endeksi’nin son on yılın en düşük düzeyinde olduğunu gördüklerini söyleyen Turan, şu an ise 2025’in ikinci çeyrek verilerinin ise sınırlı da olsa bir iyileşmeye işaret ettiğini ifade etti. Turan, “Özellikle içinden geçtiğimiz küresel süreç, korumacılığın artması, gümrük vergileri, artan jeopolitik riskler ve hızlı gelişen teknoloji ihracat pazarlarında rekabet koşullarının kökten değişmesi ile sonuçlanıyor. Ülkeler rekabet güçleri kazanabilmek için verimliliklerini arttırmanın yollarını arıyorlar. Bundan sonrasında daha sağlam ve daha rekabetçi bir ekonomi yaratmanın önemi artıyor. Dolayısıyla küresel bazda rekabet koşullarını özellikle veri bazlı ve sağlıklı teşhis etmek çok daha önemli hale gelmiş durumda” diye konuştu.


“Küresel ticaretten aldığımız payı yükseltebiliriz”

Turan, Türkiye’nin coğrafi konumu, altyapı yatırımları ve gelişmiş özel sektörü sayesinde doğru adımlar atması halinde, AB gibi ortaklarla ekonomik entegrasyonunu derinleştirebileceğini ve küresel değer zincirlerindeki konumunu güçlendirebileceğini belirtti. Turan, katma değerli ve markalı üretime geçilmesi durumunda, olası ticaret savaşlarından avantajlı çıkabilecek ülkeler arasında Türkiye’nin yer alabileceğine işaret etti. Turan, “Ekonomimizin potansiyelinin çok daha yüksek olduğunu biliyoruz. Dijitalleşmeye, insan kaynağına, eğitime, markaya yatırım yaparak verimliliğimizi arttırmalıyız. Dış ticaretimize dair doğru politikalar inşa ederek ve doğru alanlara yatırımla küresel ticaretten aldığımız payı yükseltebiliriz. Bunun için de salt ihracatımızı ya da yurt içindeki maliyet süreçlerini tartışmamız yeterli olamıyor; aynı zamanda, sektörlerimizin maliyet yapısını doğru analiz ederek nasıl rekabetçilik avantajı kazanabileceğimize de kafa yormalıyız. Yaptığımız bu çalışma ile TÜSİAD olarak bu sürece önemli katkı sağlayacağımızı düşünüyorum” ifadelerinde bulundu.

İLGİLİ HABERLER

GÜNDEM