(Dünden devam)
İkinci tur maçları için Japonya’ya yolculuk başladı ve bayağı çalkantılı bir yolculuktan sonra hedefimize vardık. Yolculuk sırasında uçak iki kere türbülansa girmiş, çok fazla irtifa kaybetmiş ve bayağı bir panik olmuştu.
İkinci turdaki rakibimiz ev sahibi Japonya idi ve ev sahibi olmanın avantajıyla büyük favori gözüküyordu. Çok çekişmeli geçen bir maçtan sonra takımımız maçı 1-0 kazanarak çeyrek finale çıkmayı başarmıştı. Artık yorumlar da biraz olumluya dönmeye başlamıştı. Sayın Şenol Güneş de ceketini değiştirmiştir ki herhalde artık o konuda eleştiri olmuyordu.
Çeyrek finalde rakibimiz Senegal’di. Senegal gruplarda Fransa’yı yenmiş, Danimarka ve Uruguay’ın da bulunduğu gruptan çok havalı bir şekilde çıkmış rakibimiz olmuştu. Tam başa baş giden maç 0-0 sona ermişti. O sıralarda geçerli olan kural altın gol kuralı idi, yani uzatmalarda ilk golü atan tur atlayacaktı. Tam önümdeki bölgeden çok sevdiğim kardeşim Ümit Davala Kızılderili benzeri saçıyla atağa kalktı ve mükemmel ortasına İlhan Mansız kafayı vurarak golü kaydetti. Herkes sevinçten havaya uçuyordu herhalde pek az kişinin inandığı bir şey olmuş Türk Milli takımı yarı finale kalmıştı. Rakip ise tekrar Brezilya olacaktı.
Bu arada futbolcu ve diğer Milli takım görevlilerinin eşleri, sevdikleri ve çocukları yarı final nedeniyle Japonya’ya davet edildi. Bu arada bilet konusunda zorlanmaya başlamıştık. Eğer finale kalırsak o dönemdeki Başbakan Sayın Mesut Yılmaz ile 1000 kadar iş adamının finale geleceğinden bahsediliyordu ve FIFA bize ek bilet vermek istemiyordu.
Bu düşüncelerle yarı final maçına geldik. Futbolcularımızdan Tayfur Havutçu birkaç aylık çocuğu ile maça gelmiş içeri girmek istiyor fakat kapı görevlileri çocuğa da bilet istiyorlar ve içeri almıyorlardı. Bu konuyu çözmek uzun sürmüş ve stadyumda yerimizi almıştık. Maç ilk maçtaki gibi başa baş şekilde gitmiş ve Ronaldo’nun bir burun vuruşuyla 1- 0 kaybetmiştik. Artık ev sahibi ile Kore ile 3. lük-4.lük maçı oynayacaktık.
Finale çıkma olasılığı heyecanı ile gelen misafirlerin çoğu ayrılmış, kafile iyice küçülmüş ve biz görevliler ile o zamanki spordan sorumlu bakanımız Sayın Fikret Ünlü kalmıştı. 2002 Dünya Kupası 3. lük maçı 9. Saniyede atılan golle başladı ve belki de halen atılan en hızlı atılan golle 1-0 öne geçtikten sonra maçı 3-2 almayı başardık. Bu çok büyük bir başarı idi.
Dönüş yolculuğumuzda pek çok Koreli bizi yolcu etmeye gelmişti ama en büyük sevgi seli İlhan Mansız’a idi, herkes onunla fotoğraf çektirmek için birbirini yiyordu.
Dönüş yolu büyük bir coşku içindeydi yolculuk sırasındaki bazı söylentiler geriye atılmıştı. Türkiye sınırlarına girdiğimizde Hava Kuvvetlerimizin jetlerinin bize eşlik etmesi hem çok güzel hem de çok yakın uçmaları benim için biraz korkutucuydu.
İstanbul’a inince teknik ekip ve futbolcular Taksim’e kutlamalara gitti, yorgun olan bizler ise evlerimize döndük. Bu başarının etkisi bayağı bir süre sürdü, Balkan konferansında ben içeri girdiğimde bütün katılımcıların ayakta alkışlarla karşılaması çok güzeldi ve bu başarının yankıları idi.
Evet 2022 Dünya kupası beni bu hatıralara götürdü, hatırladım ve bu konuda biraz hatırlarımı aktarmak istedim.
En içten dileklerimle yeni yılınızı candan kutlar, 2023’ün hepinize başarılar, iyi sağlık ve mutluluk getirmesini dilerim.
Sağlıkla kalın, sporla kalın, hoşça kalın.