Salı, Eylül 10, 2024

Yıl Sona Ererken

Fiilen beş sene devam eden İkinci Dünya Savaşı sonrasında başta Avrupa’nın ve Sovyetler’in zarar görmüş kesimlerinde ülkeler ekonomilerini ayağa kaldırma projeleri, faaliyetleri iki kutuplu dünya siyasetinin gölgesinde devam etti.

Savaştan sonra sosyalist blok içinde yer alan Doğu Avrupa ülkeleri ve diğerleri haliyle sosyalist ideolojiler ile yönetiliyor olmakla beraber, 60 ve 70’li senelerde Batı ve Orta Avrupa’yı da sarmalayan sosyal demokrasi’nin bölge siyasetinde etkili olduğu dönemler oldu. Dikkati çeken tarafıyla ülkelerdeki ekonomilerin büyüme ve kalkınmaya odaklanan programlarında ağırlıklı olarak kamu kesiminde çalışan nüfuslarının bilhassa hayat pahalılığına karşı devlet politikası ile sübvanse edilmeleridir. 

Şunu da kabul etmek gerekir ki 1945-1970 döneminde serbest teşebbüs cenneti Birleşik Devletler’den kültürel, politik, ekonomik ve kurumsal yansımaların, Avrupa’dan başlamak üzere çevreye  “hayal ufku” derecesinde cazip görünen kabiliyetiydi. Avrupa’da ekonomilerdeki özelleştirme furyası, Doğu’da Sovyetler’in dağılması,  Birleşik Devletler’de ise görünen bir kamu kesimi olmamakla birlikte 20.asrın başlarından itibaren iki büyük savaş artı soğuk savaş yılları boyunca üretim güdümlü devasa kurum ve sektör yüzyıl biterken tasfiye oldular. 

Milenyum ile birlikte dönüşüm, ABD’nin tek kutuplu sorunsalında bir taraftan belirli bir kültüre ait değer ve pratiklerin uluslararası düzeyde yayılarak diğer kültürleri etkilemesi, diğer uçta ise küresel ve yerel kültürlerin birbirleriyle etkileşime girerek melez kültürlere yol açmasıyla ilişkilendirilir. Küreselleşmenin ekonomik açıdan görünen şekli ise küreselleşmenin, neo-liberalizmin, kapitalizmin ve piyasa ekonomisinin dünyaya yayılması olarak görülmesidir. 

Günümüzde dünyanın önde gelen 40 ekonomisinde enflasyonun seyri, küresel gıda ve enerji fiyatlarının yanı sıra covid-19 sonrası dönemin getirdiği ülke ekonomilerindeki aşırı ısınma ve reel sektörün hırs enflasyonu arayışları da küresel enflasyonun önemli başlık olarak devam edeceğine işaret ediyor. Aşırı talep artışlarının sebep olduğu köpükler ülkelerde gıda fiyat ve kira artışlarına yönelik direkt ekonomi politikası dahil tedbir ve müdahalelere gebedir.

Bir tartışma alanı da hayat pahalılığı ve satın alma gücündeki erime. Birbirini etkileyerek istihdam piyasasındaki bölgesel dalgalanmaların geride bıraktığı göreli durağan toplumsal tortulardır. Enflasyonun dizginlenmesi için tercih edilen sıkılaştırılmış para ve maliye politikaları, kredi maliyeti, kredi imkanları daralması, resesyon riskini barındırıyor. 

Hasılı önce küresel krizler, pandemi, savaşların gündemi meşgul etmesi ile oyalanan dünya kamuoyu umulur ki henüz farkedilmemiş bir ’hazırdan yeme’ döneminden, yeni bir ‘sosyal devlet’ dönemine duçar kalmasın.

Demir Uzun

Diğer Yazarlar