Cuma, Eylül 20, 2024

“Denizüstü RES’ler hem elektrik hem yeşil hidrojen üretmeli”

Dünya Bankası verilerine göre Türkiye’nin 75 bin Megavat (MW) kurulu güç potansiyeli olduğu Denizüstü Rüzgar Enerjisi Santrallerinde (DRES) teknik çalışmalar 2024 yılında başlıyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından açıklanan Ulusal Enerji Planı’nda DRES’ler için 2035 yılına kadar 5 bin MW kurulu güç hedeflenirken, Türkiye’nin bu alandaki stratejisinin sadece elektrik değil Yeşil Hidrojen de üretecek şekilde kurgulanması gerektiği belirtildi.

Türkiye’de hidrojen teknolojileri alanında çalışan en köklü şirketler arasında yer alan TEKSİS İleri Teknolojiler’in Genel Müdürü Hüseyin Devrim; İngiltere, Hollanda ve Belçika gibi Avrupa ülkelerinde uzun yıllardır üzerinde çalışılan teknoloji ile DRES’lerden üretilecek elektriğin Yeşil Hidrojen üretiminde kullanılmaya başlandığını hatırlattı. Türkiye’nin ilk yeşil hidrojen üretimi projesi olan Güney Marmara Hidrojen Kıyısı Projesi’nin bölgeyi bir Yeşil Hidrojen üretim üssü noktasına taşıyabileceğine dikkat çeken Devrim, “Türkiye’nin elinde muhteşem bir potansiyel var. Türkiye gibi derin denizlere sahip ülkelerde sayıları hızla artan yüzer temelli DRES’ler ile Ege, Akdeniz ve Karadeniz havzasında hem Yeşil Hidrojen hem Denizüstü RES hem de bu santrallerin ekipman üretiminde üretim merkezi olmamamız için hiçbir neden yok. Ancak bunun için sihirli sözcüklerimiz doğru planlama, doğru yer seçimi ve doğru destek politikaları olmalı” dedi. 


“DRES’ler kurgulanırken yeşil hidrojen üretimini önceliğe almalı”

Bu teknolojilerin karbon emisyonlarının azaltılmasına ve karbondan arındırılmış ekonomilere geçiş çabalarına önemli katkıda bulunduğunu hatırlatan Devrim, “Dünyanın ilk offshore yeşil hidrojen tesisi bu yıl Fransa’da devreye alındı. DRES’lere hidrojen elektrolizörleri yerleştirmekle, fosil kaynak kullanmadan hidrojen üretebilmek mümkün. Bir yarımada ülkesi olan Türkiye, çok yüksek potansiyele sahip olduğu DRES’leri kurgularken, mutlaka yeşil hidrojen üretimini de önceliğine almalı. Bu şekilde bir taşla iki kuş vurabilir ve ulusal hedeflerine çok daha hızlı ulaşabilir” diye konuştu.

Türkiye’nin dünya üzerinde Yeşil Hidrojen’i en verimli ve büyük ölçekte üretebilecek ülkeler arasında başı çektiğini vurgulayan Devrim, birincil enerji kaynaklarında yüzde 70 oranında dışa bağımlı olan Türkiye’nin enerji ihracatçısı ülke konumuna ulaşabilmesindeki tek anahtarın Yeşil Hidrojen’de olduğuna dikkat çekti.


“Türk şirketleri bu entegrasyonu başarabilir”

Devrim, “Ülkemizde Denizüstü RES’ler ile ilgili Yenilenebilir Kaynak Alanları çalışması bu yılın tamamlandı ve Bandırma, Bozcaada, Gelibolu ve Karabiga açıklarında toplam bin 900 kilometrekare deniz alanı DRES’ler için tahsis edildi. YEKA kapsamında inşa edilecek santraller için taban fiyat 6,75 dolar/cent, tavan fiyat 8,25 dolar/cent, alım garanti süresi ise 10 yıl, yerli katkı uygulama süresi 5 yıl olarak belirlendi. Ulusal hedef olarak belirlediğimiz 5 bin MW, potansiyelimizin on beşte birine karşılık geliyor. Türk şirketleri olarak DRES-Yeşil Hidrojen entegrasyonunu herhangi bir ülkeye bağımlı olmadan gerçekleştirebilecek insan kaynağına ve teknolojik birikime sahibiz” sözlerine yer verdi.

İLGİLİ HABERLER

GÜNDEM