Pazar, Haziran 16, 2024

Yeşil Hidrojen için ‘TOGG Modeli’ önerisi

Devrim, kamu yönetiminin yerli elektrikli otomobil TOGG’da uyguladığı girişim modelinin Yeşil Hidrojen’de çok daha kısa sürede ve hızlı sonuç alıcı şekilde uygulanabileceğine işaret etti


Yeşil Hidrojen, Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığını yerli üretim ile azaltacağı kaynakların başında geliyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın ‘Türkiye Hidrojen Teknolojileri Stratejisi ve Yol Haritası’nda Yeşil Hidrojen için 2030 yılında 2 bin Megavat (MW), 2035 yılında ise 5 bin MW elektrolizör kapasitesi hedefi belirlenirken; pek çok Bakanlık ve kamu otoritesinin mevzuat oluşumunda söz sahibi olması yatırım süreçlerini geciktiriyor.  Türkiye’de Yeşil Hidrojen üzerine uzmanlaşan şirketlerin başında gelen TEKSİS İleri Teknolojiler’in Genel Müdürü Hüseyin Devrim yaptığı değerlendirmede; yerli ve yabancı yatırımcının Türkiye’nin ulusal hedeflerine uygun mevzuat oluşturma sürecini oluşturmasını beklediğini söyledi.

Kamu yönetiminin yerli elektrikli otomobil TOGG’da uyguladığı girişim modelinin Yeşil Hidrojen’de çok daha kısa sürede ve hızlı sonuç alıcı şekilde uygulanabileceğine işaret eden Devrim, “Enerji şirketleri, teknoloji şirketleri, yatırımcı şirketler ve devlet el ele vererek bu modeli rahatlıkla hayata geçirebiliriz. Yerli elektrolizör üretimine bu model ile başladığımızda, ulusal hedeflerimize çok daha kısa sürede ulaşabiliriz. Türkiye’nin enerji ihracatçısı ve hidrojen koridoru olabilmesi için, Yeşil Hidrojen’in çok daha kısa sürede ticarileşmesi gerekiyor” dedi.


Yerli ve yabancı yatırımcı bekleyişte

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı’nın içinde bulunduğu sürecin gecikmelere sebep olduğunu anımsatan Devrim, Türkiye’nin net sıfır hedeflerine ulaşmasında, emisyonu yüksek sektörlerin karbon yakalama süreçlerinde Yeşil Hidrojen’in kritik rol üstlendiğini belirtti.

Tüm dünyada ‘Geleceğin Enerjisi’ olarak tanımlanan Yeşil Hidrojen’de dünyanın en yüksek potansiyeline sahip ülkeleri arasında Türkiye’nin geldiğinin altını çizen Devrim şu değerlendirmeyi yaptı: “Enerji Bakanlığı’mızın yol haritasını açıklamasının üzerinden bir yıldan fazla süre geçti. Yatırımcıların beklentisi, mevzuat hazırlıklarının tek bir Bakanlığın eşgüdümünde yürütülmesi noktasında odaklanıyor. Bu durum yatırım iştahını olumsuz etkiliyor. Tek bir kamu otoritesinin, mevzuat tarafından dünyadaki iyi uygulama örneklerini baz alarak ve ülkemizin koşullarına hızla uyarlayarak regülasyonlarını tamamlaması hepimizin en önemli beklentisi.”


“Kamunun içinde olduğu kümelenme stratejisine ihtiyaç var”

5 bin MW elektrolizör kapasitesinin Türkiye’de konuşlu şirketlerin oluşturacağı konsorsiyumlar tarafından üretilmesi taşıdığı öneme dikkat çeken Devrim, bu konuda da kamunun içerisinde yer aldığı bir kümelenme stratejisine ihtiyaç duyulduğunu vurguladı.

Nükleer Enerji yatırımları için oluşturulan Nükleer Sanayi Kümelenmesi’nin (NÜKSAK) bu anlamda özgün bir örnek olduğunu sözlerine ekleyen Devrim, “2022 yılı itibarıyla tüm dünyada 95 milyon ton hidrojen tüketildi. Ancak bu tüketim 2030 yılında 150 milyon tona, 2050 yılında ise en iyimser tahminle 540 milyon tona yükselecek. Türkiye bu pastadan en yüksek payı alabilecek ülkeler arasında ilk sıralarda. Yeşil Hidrojen üretebileceğimiz elektrolizör kurulu güç kapasitemizin 2030 yılında 2 bin MW’a, 2035 yılında 5 bin MW’a ve 2053 yılında 70 bin MW’a ulaşmasını hedefliyoruz. Bu hedefler önümüzdeki 30 yılda Yeşil Hidrojen’e elektrolizör ve depolama sistemleri için yaklaşık 100 milyar euro yatırım yapılması anlamına geliyor. Bu yatırımın ülkemizde konuşlu şirketler tarafından gerçekleştirilmesi; kaynak olarak sadece suyu kullanacak, emisyonu da sadece su olacak bir yerli enerji kaynağını, yerli üretimle yapmamız anlamına geliyor. Bu büyük hedefler için kamu otoritelerimizin de yer alacağı bir ‘Yeşil Hidrojen Kümesi’ kurmamız gereklilik olarak öne çıkıyor” ifadelerinde bulundu.

Avrupa Birliği’nin, doğalgazda Rusya’ya olan bağımlılığın azaltılması hedefinde Yeşil Hidrojen’e büyük önem verdiğini kaydeden Devrim; Hidrojen Adaları, Hidrojen Boru Hatları, Avrupa Hidrojen Bankası gibi girişimlerin hızla hayata geçtiğini sözlerine ekledi.

Dünyada yıllık 95 milyon ton Hidrojen üretilirken, bu üretimin sadece yüzde 4’ü Yeşil Hidrojen sınıfına giriyor ve yenilenebilir kaynaklardan üretiliyor. Üretimin kalan yüzde 48’i doğalgaz, yüzde 30’u petrol, yüzde 18’i ise kömür kaynak kullanılarak gerçekleşiyor. Kömür kaynaklı hidrojen üretimi ‘Kahverengi Hidrojen’ olarak adlandırılırken, doğalgaz kaynaklı üretilen hidrojen ‘Gri Hidrojen’ olarak tanımlanıyor. Yenilenebilir kaynaklardan üretilen elektrik kullanılarak sudan üretilen hidrojen ise literatürde ‘Yeşil Hidrojen’ olarak adlandırılıyor. Türkiye’nin ulusal hedefleri arasında Yeşil hidrojen üretim maliyetini 2035 yılında 2,4 USD/kgH2 ve 2053’e kadar 1,2 USD/kgH2 altına düşürmek yer alıyor.
İLGİLİ HABERLER

GÜNDEM