Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın, çalıştırılmayan her engelli birey için uygulanacak ceza tutarını 2025 itibarıyla yüzde 44’lük bir artışla aylık 30 bin 81 TL’ye yükseltmesini değerlendiren ES Kariyer Kurucusu ve Çeşitlilik Savunucusu Esra Odabaşı, engelli bireylerin iş gücüne dahil etmenin bir zorunluluk değil, bir ayrıcalık olduğunu açıkladı.
Odabaşı, “Engelli bireylerin iş hayatına katılımı, bir zorunluluktan çok daha fazlası. Bu, hem toplumsal eşitliğin sağlanması hem de şirketlerin kapsayıcı bir iş kültürü oluşturarak sürdürülebilir başarıya ulaşması için bir fırsat. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın, çalıştırılmayan her engelli birey için uygulanacak ceza tutarını yükseltmesi, iş dünyasında bu konuyu daha ciddi bir şekilde ele alma gerekliliğini ortaya koyuyor. Ancak cezaların ötesinde, önemli olan bu fırsatın nasıl değerlendirileceği” dedi.
“Doğru eğitim ve teknoloji desteğiyle büyük başarılar elde edilebiliyor”
Bu süreçte şirketlere düşen en büyük sorumluluğun, engelli istihdamını bir maliyet ya da zorunluluk olarak değil, bir değer yaratma alanı olarak görmeleri olduğunu söyleyen Odabaşı, “Engelli bireylerin iş gücüne katılımı, farklı perspektifler sunarak inovasyonu artırabilir ve şirket kültürünü zenginleştirebilir. Birçok şirketle yaptığımız çalışmalarda, bu kapsayıcılık anlayışının ekip dinamiklerini olumlu yönde etkilediğini ve çalışan bağlılığını artırdığını gözlemledik. Şirketlerin ilk adımı, işe alım süreçlerini kapsayıcı bir şekilde yeniden yapılandırmak olmalı. Burada işverenlerin, engelli bireylerin yeteneklerini ve potansiyelini anlaması kritik. Çünkü çoğu zaman engelli bireyler yalnızca belirli rollerde değerlendiriliyor, oysa ki doğru eğitim ve teknoloji desteğiyle neredeyse her pozisyonda büyük başarılar elde edebiliyorlar” şeklinde konuştu.
Odabaşı, şöyle devam etti: “İstihdamın tek başına yeterli olmadığını da unutmamalıyız. Erişilebilir bir iş ortamı sağlamak, hem fiziksel hem dijital alanlarda önceliklendirilmelidir. Ayrıca, iş yerinde empatiyi artıracak eğitim programları düzenlemek de bu sürecin ayrılmaz bir parçası. Çalışanların bu konuda bilinçlenmesi, iş ortamının daha kapsayıcı olmasına katkı sağlar. Bizim temel amacımız, şirketlere kapsayıcı bir iş modeli oluşturmaları için rehberlik etmek. Bu süreci doğru şekilde yöneten şirketler, hem finansal hem de kültürel anlamda kazanımlar elde ediyor. Bu adımı atmak, yalnızca cezadan kaçınmak için değil, topluma ve iş dünyasına kalıcı bir değer katmak için atılmalı. Geleceğin iş dünyası kapsayıcılığı benimseyen şirketlerle şekillenecek. Bu dönüşümde yer almayı seçmek, sürdürülebilir bir başarı için atılacak en önemli adımlardan biri.”