Pazartesi, Şubat 10, 2025

İzmir’de Ölçülü Olunuz…

Erdoğan kurultay çalışması döneminde tempolu çalışıyor. Bir ilde gençlik kolları kurultayında konuşurken diğerinde iş kongresinde konuşuyor. Bu dönemde kongreler kapalı salonlarda, medya nedeniyle de büyük kitlelere ulaşıyor. Bazı parti ve ülke sorunlarında “yumuşak” üslup kullanırken, muhalefete karşı sert. CHP ve Özel’e söylemi, bana sorarsanız, saygı sınırlarını zorluyor.

Geçen hafta İzmir’de AKP İzmir 8. İl kongresi vardı. Erdoğan CHP için “Karşımızda Türkiye’nin ana muhalefet partisi mi, yoksa sirk çadırı mı var inanın belli değil! Hallerine baktıkça gülsek mi, ağlasak mı bilemiyorum” dedi. Erdoğan ne dese alkışlanıyor. Ekrandan yanlış da okusa alkışlanıyor. İzmir’de de aynısı oldu. AKP’nin İzmir’de kuruluşundan beri kazanamaması büyük sorun. Dışarıdan getirdiği ünlü adaylarının aldığı seçim sonuçları onlara hiç umut vermedi. Yine de doğal olarak siyasi mücadele veriyorlar.

İzmir Türkiye’nin batıya açılan penceresi. İzmir demokrasi konusundaki tavrı ile ülkeye ışık saçan bir kent. İzmir Marşı “yaşa Mustafa Kemal Paşa” vurgusu ile ülkemizin futbol stadyumlarında, basketbol, voleybol karşılaşmalarında gönülden söylenen bir marştır.

İzmir sivil toplum kuruluşları, Barosu, Mühendis ve Mimar Odaları kentin sorunlarına, ülkenin demokratik laik hukuk devleti anlayışına sahip çıkarlar. Genelde her partinin yerel örgütleri de İzmir’in bu yaklaşımından etkilenir. Büyükşehir belediye başkanlıklarında sosyal demokrat kesim çoğunluktadır. Askeri darbe dönemi dışında, halkın oyu ile seçilen tek kişi Burhan Özfatura’dır. Doğru Yol Partisi ve Anavatan Partisinden birer kez olmak üzere, iki kez seçim kazanmıştır.

Genel hatlarıyla İzmir Türkiye için ışık saçarken, yani İzmir’in dağlarında çiçekler açarken emperyal plan “İzmir’in Anadolulaştırılması” idi ve halen de öyledir. İzmir sadece doğudan değil, iç Ege’den de büyük göç alır. Bu göçlerin getirdiği muhafazakâr kesim olmakla birlikte, İzmir’e göç edenler kendi kültürlerini yaymak yerine İzmir’in özelliklerinden etkilenir. Örneğin, Akdeniz ikliminin getirdiği sıcakkanlılığı, sohbet severliği, hoşgörüsü, yardımseverliği gibi özellikleri sayabiliriz. İzmir’de ayrışmadan çok, kim olursa olsun beraber olmayı “hazmeden” bir yapı vardır. Siyasetçilerin bunu anlaması zordur.

İktidarların “bana oy vermezsen yatırım alamazsın” mantığı ANAP döneminden AKP dönemine miras olarak aktarıldı. Oysa İzmirli para kazanıp har vurup harman savuran bir kesim değildir. Kuşkusuz para kazanmadan yaşamı sürdürmek mümkün değil, ancak her şeyi paraya bağlayanların yaşamdan zevk almaları, İzmir’in dağlarının ardından doğan güneşten, o güneşin batarken denize verdiği kızıllıktan mutluluk çıkartmamaları söz konusu değildir. Dostlar, arkadaşlar bir araya geldikleri zaman, farklı partilerden de olsalar, siyaset dışı bir ortamı beraberce yaratabilirler.

Erdoğan’ın sözlerine dönersek, İzmir’deki CHP’ni, sosyal demokratları küçümsemek kendi iç üzüntülerinin dışa vurumudur diye düşünürüm.

İzmir’in gereksinmesi huzurlu bir ortamda medeni bir altyapı ile geleceğe yürümektir. Ne Ankara gibi siyasetin başkenti ne de İstanbul gibi ticaretin başkenti olmak durumundadır. Turizmin egemen olduğu, kentlinin işsizlik sorunu yaşamadığı bir ortam Ege’nin özlenen ortamıdır.

Umalım ki sistemi mafya eliyle yönetmeye çalışanların beklentileri geride kalmış olsun.

İskender Odabaşoğlu

Diğer Yazarlar