Bedri Girit, temel sorunlarının yasaklar ve kotalar olduğuna dikkat çekerek, 2025 yılının küresel çapta daha zor bir parkur olacağını belirtti
Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği’nin 2024 yılı Olağan Mali Genel Kurul Toplantısı, Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) merkezinde gerçekleştirildi. Yönetim kurulu ve denetim kurulu oy birliğiyle ibra edilirken, 2024 yılı mali verilerine göre birliğin toplam geliri 60 milyon 406 bin 979 TL, gideri ise 58 milyon 800 bin 111 TL olarak açıklandı. 2025 yılı için ise 84 milyon 750 bin TL gelir bütçesi, 84 milyon 107 bin TL gider bütçesi ve 20 milyon 765 bin 748 TL net gelir hedefi belirlendi. EİB bünyesindeki mali verilerin aktarılmasının ardından Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Başkanı Bedri Girit, sektörle ilgili genel bir değerlendirme yaparak ihracata dair yasakların ve kotaların kendilerini zor durumda bıraktığına dikkat çekti.
“1 milyar doların üzerinde ihracat gerçekleştirdik”
Türkiye genelinde 261 milyar dolar hacminde ihracatın gerçekleştirildiğini ve bunun yaklaşık 36 milyar dolarının tarım sektörüne ait olduğunu dile getiren Bedri Girit, bu rakamın 3 milyar 863 milyon dolarının kendi faaliyetleri alanına giren ürünlerden oluştuğunu belirterek, “Özellikle iki kalemde son derece güçlü bir performansımız var: Balıkçılık sektöründe geçen yıl 2 milyar dolar olan kritik sınırı aşmış bulunuyoruz. Kanatlı sektöründe ise, et ve yumurta birlikte değerlendirildiğinde, 1 milyar doların üzerinde ihracat gerçekleştirdik. Bunlara ek olarak: Süt ürünlerinde yaklaşık 400 milyon dolar, balda ise 32 milyon dolar seviyelerinde ihracat gerçekleştirdik. Birliğimizin ihracat birim fiyatı 4,13 dolar olarak gerçekleşti. Bu, Türkiye genelindeki ortalama olan 3,15 doların oldukça üzerinde. Bu açıdan birliğimizin ülke ortalamasının üzerinde performans gösterdiğini söyleyebiliriz” diye ifade etti.
“Sürdürülebilir ihracat modeline yönelmemiz gerekiyor”
Birliğin faaliyet alanındaki ihracatının yüzde 45’inin genel olarak Ege İhracatçı Birlikleri’nden yapıldığını balık özelinde ise bu oranın yüzde 68’lere ulaştığını aktaran Girit, ihracat yolculuğunda yasakların ve kotaların da kendilerini zor durumda bıraktığına dikkat çekti. Girit, “Bu da bölgemiz adına gurur verici bir tablo ama bu başarıyı yeterli görmüyoruz, daha fazlasını başarmalıyız. Peki, ne yapmalıyız? Öncelikle yüksek birim fiyatla sürdürülebilir ihracat modeline yönelmemiz gerekiyor. Elbette burada hem devletin hem de firmaların üzerine düşen sorumluluklar var. Karşılaştığımız temel sorunlardan bazıları: Yasaklar ve kotalar (özellikle yumurta, süt tozu ve tereyağında), finansal sorunlar ve döviz kuru dalgalanmaları ve genel olarak dünya pazarlarında yaşanan daralma. 2025 yılı, küresel çapta daha zor bir parkur olacak gibi görünüyor. Türkiye için öngörülen büyüme yüzde 2,7 iken, ihracat yaptığımız gelişmiş ülkelerde bu oran sadece yüzde 1,8. Bu da daha fazla çaba sarf etmemiz gerektiğini ortaya koyuyor” dedi.
“Hepimiz ‘heykeltıraş modeliyle’ hareket etmeliyiz”
Firma bazında kalmayarak ülke imajını yukarıya taşıyacak ortak adımların atılması ve bu noktada bütünsel bir stratejinin benimsenmesi gerektiğinin altını çizen Girit, “Unutmayalım ki bu salondaki hiçbir firma birbirine rakip değil. Bizim asıl rakiplerimiz dış pazarlarda. Bu yüzden ortak rekabet anlayışını benimsemeliyiz. Fuarlar, ticaret heyetleri ve UR-GE projeleri bu konuda elimizi güçlendiriyor. Özellikle Turquality programı çok değerli bir proje. Amerika’da yürüttüğümüz bu program 6. yılına girdi. Geçtiğimiz dönemde Japonya’ya yaptığımız ziyarette, bir kadın üniversitesi ile iş birliği yaptık. Eylül ayından itibaren Türk mutfağının pratik ve teorik anlatımlarını içeren haftalık sunumlar başlayacak. Bu zorlu yılda bir önerim olacak: Artık hepimizin ‘heykeltıraş modeliyle’ hareket etmesi gerekiyor. Heykeltıraşlar eserlerini yaratırken çok yakından baktıklarında hataları göremez. Bu yüzden zaman zaman geri çekilip, yaptıkları işe dışarıdan bakarlar. Aynı anlayışı biz de firmalarımızda uygulamalıyız” açıklamalarında bulundu.