Salı, Temmuz 8, 2025

Bayram ziyaretleri, nesiller arası bağı güçlendiriyor

Bayramların bireyler arasındaki sosyal bağları güçlendirdiğini belirten Pınar Ersöz Tezer, bu özel günlerin yalnızlık hissini azaltmada ve toplumsal dayanışmayı artırmada önemli bir rol üstlendiğini vurguladı.

ŞURA NUR SAVRANOĞLU

Toplumsal dayanışmanın, kuşaklar arası bağların ve aidiyet duygusunun en yoğun hissedildiği dönemlerin başında yer alan bayramlar, günümüzde modern yaşamın beraberinde getirdiği bireyselleşme, dijitalleşme ve kuşaklar arası farklılıkların da etkisiyle önemli bir değişim sürecinin içine girdi. Son yıllarda özellikle gençler arasında bayram ziyaretlerine olan ilginin azalması, aile ve toplum içindeki geleneksel bağları zayıflattığına dair endişeleri artırıyor. TİCARET Gazetesi’ne konuşan Psikolog ve Aile Danışmanı Pınar Ersöz Tezer, bayramların birey ve toplum üzerindeki psikolojik etkilerini detaylı bir şekilde ele alarak, bu özel günlerde sosyal bağların güçlendirilmesinin hayati önem taşıdığını vurguladı. Tezer ayrıca, özellikle yalnız yaşayan bireylerin bu süreçte nasıl desteklenebileceği ve dayanışmanın nasıl artırılabileceği konusunda önemli önerilerde bulundu.

Bayramların toplumsal dayanışma ve birlik duygusunu artırmadaki rolünün oldukça kıymetli olduğunu dile getiren Tezer, “Bayramlar, bireylerin yalnızlıktan çıkıp, ait oldukları topluluğun bir parçası olduklarını deneyimledikleri duygusal, kültürel ve sosyal bağların pekiştiği özel zamanlar. Bayramlar, ben yerine ‘biz’ algısını güçlendirir ve yardımlaşma kültürünü canlandırır. Bayram harçlığı, ikramlar, zekât verme gibi yardımlaşmalar toplumsal eşitsizliği azaltmada önemli bir rol oynar” dedi.


“Bayram ziyaretleri ruh sağlığımız için çok önemli”

Aile büyüklerinin ziyaret edilmesinin, ortak değerlerin yaşatılmasına katkı sağladığını ve bu durumun bireylerin kimlik gelişimini olumlu yönde etkilediğini belirten Pınar Ersöz Tezer, bu tür ziyaretlerin kuşaklararası bağları da güçlendirdiğine dikkat çekti. “Bayramlar bireylerin bir gruba, aileye, kültüre ait olduklarını hissettikleri en özel zamanlar. Özellikle çocuklar için bu zamanlar aidiyetlik duygusunun temellerini atar. Aile büyüklerini ziyaret etmek ortak değerleri yaşamak, kimlik gelişimini olumlu yönde etkiler. Bu ziyaretler aynı zamanda kuşaklararası bağları güçlendirir. Psikolojik olarak en temel ihtiyacımız sosyal destek. Bayramlarda kurulan fiziksel temas ve birliktelikler içe dönmeleri azaltır. Kısacası bayramlar psikolojik dayanıklılığı arttıran, sosyal ilişkileri onaran ve aile bağlarını güçlendiren çok boyutlu bir iyileşme alanı. Bu nedenle bu günlerin kıymetini bilmek hem bireysel hem toplumsal ruh sağlığı için çok önemli” diye konuştu.


“Bayram ziyaretleri bir zorunluluk olarak algılanabiliyor”

Günümüzde gençler arasında bayram ziyaretlerinin önemsenmemesinin ve gençlerin aile ziyaretlerine karşı isteksiz olmalarının altında yatan temel nedenin kuşaklar arası değer farklılıklarından kaynaklandığını söyleyen Tezer, “Yani yeni kuşak bireyselliğe, mahremiyet alanına ve özgürlüğe çok daha fazla yer verebildiğinden bayram ziyaretleri bir zorunluluk olarak algılanabiliyor. Aynı zamanda sosyal medya ve dijitalleşmenin de önemi büyük. Gençler duygusal ihtiyaçlarını dijital ortamda karşıladıklarını düşündüklerinden fiziksel görüşmelere daha az yer veriyor olabilir. Ama gençlerin bu ziyaretlere olan ilgi eksikliği bir ‘saygı eksikliği’ olarak algılanmamalı. Bunun altında yatan sosyal, kültürel ve psikolojik dinamikler dikkatle ele alınmalı. Ailelerin yargılamadan, empatiyle ve ortak bir anlayışla gençlerle bağ kurması bu kopukluğu onarmada büyük bir önem taşır” açıklamasında bulundu.


Modern hayatın dinamikleri ile geleneksel hayatın yarattığı değerler arasında sıkışıp kalan bireyler özellikle bayram dönemlerinde içsel çelişkiler yaşamaya meyilli olarak depresyona kadar sürüklenebilecek içsel bir yolculuğun içinde kalıyor

“Çocuk anne babadan gördüklerini içselleştirir”

Bu güzel duyguların sürdürülebilir olması için ailelerin gelecek nesillere rol modelliği yapmaları gerektiğine dikkat çeken Tezer, “Çocuk, anne babasından gördüklerini ve öğrendiklerini zamanla içselleştirir ve bu değerler onun davranış biçimlerinin temelini oluşturur. Komşuluk ilişkilerine ve toplumsal bağlara gösterilen özen, çocukların sosyal çevreleriyle kurdukları ilişkilerin sağlamlaşmasına yardımcı olur. Bu özen sadece kendi akrabalarına yönelik değil, aynı zamanda komşulara ve içinde bulundukları toplumun diğer üyelerine karşı da gösterildiğinde, ‘biz sadece kendimiz için yaşamıyoruz’ mesajı güçlü bir şekilde iletilmiş olur. Böylece bireyler, toplum içinde dayanışma ve paylaşım kültürünü benimser. Modern yaşamın getirdiği değişimler karşısında, çocuklar ve gençler genellikle geleneksel değerlerle modern gereksinimler arasında bir denge kurabilirler. Çağın ilerlemesine paralel olarak gelişen teknoloji ve iletişim araçları, samimiyet ve bağ kurma açısından yeni olanaklar sunar. Örneğin, dijital aramalar yapılabilir.  Aileler bu süreci ‘geleneksel bir görü’ gibi değil, bir bağ kurma fırsatı olarak yaşayabilirler” diye aktardı.


“Basit bir bayram mesajı bile çok önemli”

Bayram gibi sosyal ve kültürel bağların kuvvetlendiği dönemlerde yalnızlık ve sosyal izolasyon yaşayan bireylerde ortaya çıkabilecek potansiyel psikolojik rahatsızlıklara odaklanan Tezer, “Bayramlar neşeli ve sosyal bir atmosfer sunarken yalnız kalan bireyde bu durum tam tersi bir etki yaratabilir. ‘Kimsem yok! Ben dışarıda kaldım!’ düşünceleriyle birlikte çökkünlük, isteksizlik, ağlama isteği, enerji düşüklüğü olabilir. Yine bu bireyler değersizlik hissedebilir veya kayıpları tetiklenebilir. ‘Bu hep böyle mi olacak?’ düşünceleri kaygı bozukluklarını da beraberinde getirebilir. Peki, nasıl destek olabiliriz? Öncelikle, basit bir mesaj bile çok önemli çünkü hatırlanmış olma değerli hissetmeyi getirir. Ziyaretler önem taşır. Sosyal izolasyon azalır. Komşuluk ilişkilerinin canlanması faydalı. Bireylerin görülür ve duyulur olmaları ruh sağlığı açısından önem taşır. Bayramlar sadece kutlama değil aynı zamanda dayanışma ve fark edilme zamanları. Psikolojik dayanışma bazen bir sohbet kadar basit ama bir o kadar da güçlü” diye ifade etti.


“Yalnızlık kader değil, dönüştürülebilir bir yaşam deneyimi”

Tezer, yalnız yaşayan bireylerin bayramlarda sosyal bağlarını güçlendirmeleri için öncelikle kendileriyle barışık olmaları gerektiğini dile getirdi. Tezer, “Bayramlar gibi yüksek duygusal beklenti içeren zamanlarda yalnızlık daha yoğun hissedilebilir. Ancak bu dönemler aynı zamanda yeni bağlar kurmak, var olanları güçlendirmek ve bireyin kendisiyle de barışması için bir fırsat yaratabilir. Psikolojik danışmanlık, bireyin kendini daha iyi tanımasına, sosyal beceri geliştirmesine ve aidiyet duygusunu yeniden inşa etmesine önemli katkılar sunar. Yalnızlık bir kader değil, dönüştürülebilir bir yaşam deneyimidir!” dedi.


“Kişiler fiziksel temastan daha çok dijital bayramlaşmaya geçebilir”

Modern hayatın dinamikleri ile geleneksel hayatın yarattığı değerler arasında sıkışıp kalan bireylerin özellikle bayram dönemlerinde içsel çelişkiler yaşamaya meyilli olduklarını ve bunun da kişileri depresyona kadar sürükleyebileceğine dikkat çekti. Modern hayatın getirdiği bireyselleşme ve dijitalleşmenin bayram gibi geleneksel sosyal ritüellerin aile ilişkilerine ve bireylerin ruh sağlığına yansımalarıyla ilgili konuşan Tezer, “Modern hayatın getirdiği bireyselleşme ve dijitalleşmenin bayram gibi geleneksel bir süreci olan ritüellerde etkisi belirgin. Kişiler fiziksel temastan daha çok dijital bayramlaşmaya geçebilir. Geleneksel yapılarla modern yaşam arasında sıkışan birey, zaman zaman hem sosyal hem duygusal bir çelişki yaşayabilir. Bu çelişkinin ruh sağlığına etkileri, yalnızlık, alınganlık, isteksizlikler yaratabildiğinden depresif duygularını tetikleyebilir. Aile ve bireylerin böylesi özel günlerdeki tutumları önemli. İnsan sosyal bir varlıktır ve yüz yüzeliğe ihtiyaç duyar. Bu bilinci koruyabilirsek hem ruh sağlığımızı destekleyebilir hem de ilişkileri sağlıklı kılmış olabilirler” diye konuştu.

İLGİLİ HABERLER

GÜNDEM