Pazar, Aralık 7, 2025

Piyasanın Başarısızlığı

Piyasa ekonomisinin ekonomik hayatı düzenleme işlevi 1929 bunalımı ile kesintiye uğramıştı. Piyasa ekonomisinin yaşanan ekonomik bunalıma çözüm üretmede yetersiz kalması ve kaynak tahsisindeki bazı eksiklikleri devletin piyasa ekonomisinin yerini alması ile sonuçlanmıştır. Ancak yaşanan gelişmeler piyasa ekonomisi gibi devletin de ekonomik hayata müdahalesinin başarısızlıkla sonuçlandığını göstermiştir. Nitekim iki kutuplu dünya’da Batı’nın nezdinde devlet müdahalesi sorgulanırken, Demirperde’de devlet kapitalizmi süregelmiştir.

Karşılaşılan olayların kişileri hangi tarafları ile ve ne şekilde etkiledikleri üzerinde ne derece durulduğundan ziyade yegane veya çok kerelik ortaya çıktıklarında kabaca ‘her şey zıddıyla kaimdir’ ilkesini sürekli hatırlattığı hakikatidir. Elbette bu olgunun kişisel olduğu kadar kurumsal alanda da geçerli olması aynı zamanda mitolojik yorumlara göre karmik özellikler taşıyor olabileceğinin de işaretidir. Uluslararası ilişkiler alanında kurumsal yönü ağır basan olaylar dizininde özel bir tarihi duruşa sahip Osmanlı devrinin ‘kapitülasyon’ ile imtihanı denilebilecek deneyimleri ışığında bakmak, aktüel yaşananları açıklayıcı, yol açıcı olabilir. 

Günümüzde gümrük vergi oranları üzerinden yapılan pazarlıklar ABD yönetimi için bugüne dek süregelen uygulamalardan kendilerini kayıpta, rakiplerinin ise orantısız faydalar sağladığı üzerinde yoğunlaşan bir ‘haklılık’ arayışıdır. Diğer bir tarafı da bugüne kadar ki hükümetler, yönetimler için kendince hegemon kılmanın gerektirdiği tavizler olarak düşünülebilir. İronik olsa da, bütün toplumlar için geçerli olan; ‘tarihi inkar’, baskı politiği, vakti zamanı geldikte şeffaflık ufku ile aydınlandığında ‘arayış’, toplumlar için vazgeçilmez ihtiyaç olur. Şartlar değişir, zaman ve mekanda değişiklikler meydana gelebilir. Feodal-Askeri toplumdan Endüstri Toplumuna sonra da Dijital Topluma. Hangi formu olursa olsun kurumsallığın konumunun belirlenmesinde ille de bir bedel ödenecek ise sorumluluğunun da kurumların yönetiminde görevli karar alıcılar olması gereğidir. 

Bireysel sempatilerin ötesinde, çağdaş teknolojinin gölgesinde dijital patronlar ve ulusal-popülist liderler arasındaki yakınlaşmanın yapısal olduğu açıktır. Her ikisi de güçlerini dijital ayaklanmadan almaktadır. Hiçbiri daha fazlasını isteme arzularına sınır getirilmesini kabul etmeyecek. Eski dünya ve kuralları onların doğal düşmanıdır. Yeni dünyanın gelişmesi için yok edilmesi gereken bir hedeftir. Var olan gösteri,  geçiş dönemi denilen bu safhanın, kurallardan kuralsızlığa doğru biçimlenmenin hazırlığı sahnesidir.

Siyasi rekabet gerçek dünyada, kamusal meydanlarda ve geleneksel medyada gerçekleştiği sürece, her ülkenin gelenekleri ve kuralları bunun sınırlarını belirliyordu. Ancak rekabet ‘çevirim-içi’ ortama taşındığı için, kamusal kontrol ve kurumsal oturumlar, her şeyin mümkün olduğu ve tek kuralın internet platformlarının geliştirdiği hayli farklı eko-sisteme dayanan bir arenaya dönüştü. Sonuç olarak, demokrasilerin kaderi, gezegen kadar büyük dijital savaş ağalarının kanunlarına tabi başarısız bir devlette belirleniyor. Cumhuriyetlerimiz, liberal demokrasilerimiz yok olma tehlikesi ile karşı karşıya. Bir sistemin tıkanmış olduğuna ve herhangi bir politikacıya oy vermenin bir farklılık yaratamayacağına kamuoyunun artan inancı da bu sonu destekliyor.

Demir Uzun

Diğer Yazarlar