Ankara Sanayi Odası (ASO) 2025 yılı 2. Meslek Komiteleri Ortak Toplantısı, Ankaralı sanayicilerin yoğun katılımıyla Antalya’da yapıldı. ASO Başkanı Seyit Ardıç, toplantının açılışında yaptığı konuşmada sanayiye yön verecek eğilimlere ilişkin değerlendirmelerde bulundu. ASO Yönetim Kurulu, Meclis ve Komite Üyelerinin katılımıyla gerçekleştirilen toplantıda; sanayicilerin sorunları ve çözüm önerileri masaya yatırıldı, sanayinin gelecek vizyonu ele alındı.
ASO Başkanı Seyit Ardıç, konuşmasına ihracatçı firmalara verilen yüzde 3 oranındaki döviz dönüşüm desteğinin, süresinin 6 ay daha uzatılmasını değerlendirerek başladı. ASO Ekim ayı Meclis Toplantısı’nda konuyu gündeme getirdiğini hatırlatan Başkan Ardıç, “Bu sürenin uzatılması ve destek oranının da artırılmasının sanayicilerimiz açısından çok kritik olduğunu ifade etmiştim. Geçen hafta sonu Resmi Gazete’de yayımlanan tebliğ ile oran artırılmasa da en azından döviz dönüşüm desteği 6 ay daha uzatıldı. Talebimize kayıtsız kalmayan ekonomi yönetimimize teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.
ABD’nin artan gümrük tarifelerinin, sadece ticaret dinamiklerini değil aynı zamanda küresel siyaseti de etkileyerek dünyayı yeni bir dönüşüm sürecine sürüklediğine dikkat çeken Başkan Ardıç, “Yeni tarifeler uluslararası bir tepkiyi tetikleyerek piyasalardaki belirsizlik ve oynaklığı arttırıyor. Belirsizlik ve öngörülemezlik artık yeni normalimiz” değerlendirmesi yaptı.
“Yüksek faiz politikası, enflasyonu yeniden besleyen bir döngüye dönüşüyor”
Başkan Ardıç, ekim ayı enflasyonunun aylık yüzde 2,55 olarak açıklanmasıyla yılsonu enflasyonunun Merkez Bankası ve OVP tahminlerinin üzerinde kalma olasılığının belirgin bir şekilde arttığına dikkat çekti. Merkez Bankası’nın Para Politikası Kurulu’nun politika faizini 100 baz puan indirdiği toplantısı sonrası yaptığı açıklamada, dezenflasyon hızında belirgin bir yavaşlama olduğuna dikkat çektiğini belirten Başkan Ardıç, “Fiyat istikrarını sağlamak için yaklaşık 2,5 yıldır uygulanan yüksek faiz politikası, uzun vadede maliyetleri artırarak enflasyonu yeniden besleyen bir döngüye dönüşüyor. Yani, enflasyonu durdurmak için kullanılan araç, ne yazık ki enflasyonun kaynağı haline geliyor” değerlendirmesi yaptı.
“Bu tablo maalesef sürdürülebilir değildir”
İmalat PMI endeksinin son 19 aydır 50 eşik değerinin altında kalmasının da üretimde daralmayı işaret etiğini belirten Başkan Ardıç, şunları söyledi: “Gıda hariç alt sektörlerin tamamında olumsuz seyir kalıcı hale geldi. Sanayi üretim endeksi ağustosta sınırlı yükseliş gösterse de alt sektörlerde genele yayılan bir artış yok. Aynı şekilde kapasite kullanım oranları da yüzde 73,8 seviyesiyle son 5 yılın en düşük düzeylerinde seyrediyor. Son açıklanan reel sektör güven endeksi içindeki yatırım harcamaları da bu yıl serinin en düşük seviyelerine geriledi. Mevcut dezenflasyon politikası yapısal reformlarla desteklenmediği sürece, üretim yerine ithalatı daha cazip hale getiriyor. Bugün birçok sektör, üretimin değil, ithalat yapmanın daha kârlı olduğu bir noktaya doğru ilerliyor. Bu tablo maalesef sürdürülebilir değildir. Sanayisizleşmeye giden bu süreci sonlandırıp, acilen üretim ekonomisine dönmeliyiz.”

Bilim, inovasyon ve güçlü kurumlar
Bu yıl Nobel Ekonomi Ödülü’nün, “teknolojik ilerleme yoluyla sürdürülebilir ekonomik büyüme” temasına katkı sağlayan üç önemli isme verildiğini hatırlatan Başkan Ardıç, “Bu yılki ödüller çok net bir mesaj veriyor. İnovasyonun nasıl kalıcı büyüme yarattığını açıklayarak, ekonomik gelişmenin kurumsal temellerini bütünleştiriyor. Bir ülke teknoloji ve sanayide önde olmak istiyorsa; bunun yolu bilim, inovasyon ve güçlü kurumlardan geçer” diye konuştu.
“Toplam faktör verimliliğimizi artıramıyoruz”
Türkiye’de 53 dolar olan saat başına katma değerin OECD’de ortalama 67 dolar, Avrupa Birliği’nde ise 101 dolar olduğunu belirten Başkan Ardıç, şu değerlendirmeyi yaptı: “Her saat OECD ülkeleri ortalamalarına göre yaklaşık yüzde 21, Avrupa’ya göre ise yüzde 47,5 gerideyiz. Bu farkı kapatmanın yolu kısa vadede kur ve teşvik olsa da; orta ve uzun vadede Ar-Ge, inovasyon, nitelikli insan kaynağı; yani toplam faktör verimliliğinden geçiyor. İşgücü verimliliğimizin büyüme oranına baktığımızda ise, 2024 OECD raporuna göre, bizde 1,1 azalırken, Polonya’da 5,6 arttığını görüyoruz. Çalışıyoruz ama karşılığını alamıyoruz. Yani toplam faktör verimliliğimiz düşük ve bir türlü arttıramıyoruz.”
“Eğitim sistemimiz ile sanayimiz arasında köprü yok”
Başkan Ardıç, şunları söyledi: “Eğitim sistemimiz ile sanayimizin ihtiyaçları birbiri ile örtüşmüyor. Aynı ülkenin iki ayrı kıtası gibiler; ama arada köprü yok. 2024 yılında Doktora mezunu sayımız 13.561 kişi. Yıllardır “doktoralı sayımız artıyor” diye övünüyoruz. Evet, artıyor. Peki sonra ne oluyor? Mezunlarımızın büyük bölümü üniversitelerde kalıyor, yurt dışına gidenler de var ama sanayinin kapısından içeri giren çok az. Türkiye’de doktoralıların yaklaşık yüzde 80’i üniversitede kalıyor. Bizde doktoralı başına yılda 1 patent bile düşmezken, Güney Kore’de bu rakam 14. Doktora programları ile sanayimiz arasındaki bağ zayıf. Tez konularının önemli bir kısmı şirketlerin gerçek problemine dokunmuyor. Sanayinin Ar-Ge kültürü ise doktora düzeyinde yetkinliği yeterince talep etmiyor. Üniversiteler performansını makale sayısıyla ölçüyor; şirketler ise kısa vadeli ciroyla. Ortada buluşamıyoruz.”
Toplantı, ASO Yılın Meslek Komiteleri Ödül Töreni ile devam etti. ASO Başkanı Seyit Ardıç, ödül alan Komitelerin Başkan ve Üyelerine ödüllerini takdim etti.
