Cuma, Eylül 20, 2024

Uyarılarım ve Günümüz

Sevgili Okurlarım,

Günümüzde toplumun adalet sistemine olan güveninin tamamen ortadan kalktığını ve yapılan anketlerde bile zorlayıcı sorular kapsamında % 5 seviyesinde olduğunu medyadan izlemekteyiz. Ben bu konuda 2012 yılından itibaren cumhurbaşkanlığını çeşitli müracaatlarım ile uyarmıştım. Aynı müracaatımı hiç değiştirmeden ilginize takdim ediyorum.


T.C. CUMHURBAŞKANLIĞI
BEŞTEPELER – ANKARA
TARİH: 27.09.2016
KONU: FETÖ terör örgütü soruşturması kapsamında.


Sayın Recep Tayyip Erdoğan,
Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, ben ne sizin kurmuş olduğunuz AK partiye, ne de günümüzde muhalefette bulunan partilere, oy veren kitleden değilim. Tüm bunların yanı sıra, herhangi bir dini cemaate de mensup ta bulunmamaktayım. Ben, olaylara bilimsel kriterler kapsamında, objektif gözlükle, bakıp değerlendiren birisiyim.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan itibaren, günümüze gelinceye kadar, hiçbir hükümet veya hükümete talip olan siyasi liderlerin öncelikle parti içi demokrasiye eğilmedikleri ve bunu tesis edecek yasal düzenlemeleri bilerek yapmadıkları net ve açık olarak güncel yaşamımızda hayata geçirilmiş bulunmaktadır.

İşte, parti içi demokrasiyi güncelleştirebilecek siyasi liderler olmadığı için, ben de kişisel olarak, hiçbir siyasi parti veya kuruluşu oyumla desteklemedim.

Dünyanın oluşumundan itibaren, din unsuru idari yönetimlerde yer aldığı ülkelerde toplumsal barışın ve başarının gündeme gelmesi söz konusu olmamıştır. Siz de demokrasinin yadsınamaz nimetlerinden faydalanarak bu makama gelmiş bulunuyorsunuz.

Ancak islam coğrafyasına bakıldığında, sadece panoramada ateş, baskı, terör, diktatörlük ve kitlelerin tek elden yönetildiği net olarak görülmektedir. Bir diğer taraftan, olaya bilimsel çerçevede bakıldığında ise, gelişmenin de bu dinsel öge ve unsurların kullanılarak sağlanabileceğinin yaşamsal platformda hiçbir örneği de yoktur.

Ülkede, FETÖ silahlı terör örgütü diye tanımlanarak kamuoyuna lanse edilen, Fethullah Gülen Cemaati, ihtilal yapacak kadar ileri gidip örgütleninceye kadar T.C. Devletinin ali menfaatlerini koruyup kollayan özel birimleri, istihbarat unsurları neredeydiler. Bu kuruluşları yönetenler ve sorumluluk taşıyan insanlar görüldüğü kadarıyla hala aynı görevlerine devam etmektedirler. Bu olgu, siyasi yöneticilerin tercihleri olarak kamuoyuna yansıtılabilir ancak realite acaba sizce bu çerçevede mi şekillenmektedir.

FETÖ terör örgütünün sızma faaliyetlerinin en önemli odağını T.C.’nin adalet sistemi teşkil etmektedir. Bu sistem içerisine eğer istihbarat jargonu kullanarak ifade edilmek istenirse, sızma çok rahat bir şekilde gerçekleşmiş ve devletin kendini koruma refleksi ise tamamen akim kalmış veya bırakılmıştır.

Gelinen nokta odur ki, günümüzde adalet sistemindeki bu yozlaşmanın herkes farklı bir boyutuyla ilgilenmekte, fakat en önemli olan neticelerin yarattığı mağduriyetler ile teknik unsurlar üzerinde durulmamakta ve hiç konuşulmamaktadır.

Siz T.C.’nin Cumhurbaşkanı olarak, kullar tarafından yapılan teknik ve idari hataların telafi edilmesini tamamen allaha bırakarak “Bizi Allah Affetsin” diye TV’lerin önünde beyanatta bulundunuz.

Ekte sadece müracaat dilekçesini takdim ettiğim olaylarda hiçbir ülkede yaşanmayacak derecede adli sistematiğin yozlaştığı izlenmektedir. Orijinal müracaatımı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde ve ekinde 12 tane klasör de vererek yapmış bulunmaktayım.

Bu gelişen olaylar dikkate alınarak sayın makamınızın bir üst yazı ile Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın dikkatine özellikle çekmesini rica ediyorum.

Çünkü 29.06.2012 Tarihinde Sayın Abdullah Gül’e ve 24.02.2015 Tarihinde de sizin makamınıza yapmış olduğum müracaatlarda, eğer devlet denetleme kurulu harekete geçirilerek gereği gibi esas bilgi unsurlarını kapsayan bir soruşturma yapılmış olsaydı bu günlere gelinir miydi diye değerlendiriyorum. Konuyu bu boyutuyla sizin de düşünmenizi rica ederim. Çünkü bu uyarılarım eğer sizlerin gündeminde yer bulmuş olsaydı adalet sistemindeki bu yozlaşma yıllar önce asgariden 2012 yılında tespit edilmiş olurdu. İnançlı bir kişi olduğunuzu her fırsatta ifade ediyorsunuz, ancak benim bunu değerlendirme şansım yoktur, bunu değerlendirecek de yüce Allah’tır.

Bu kaybedilen dört yıl gibi çok ciddi sayılabilecek sürecin suçlusu da yine tüm siyasilerin sığındığı gibi kamuoyu mudur. Fakat görünen odur ki bu fatura tüm kamuoyuna çıkarılmıştır.

T.C., bir Ergenekon, Balyoz ve Askeri Casusluk gibi düzmece olay ve davalarla karşılaştı. Sonuçta tamamen sahte delillere dayanan unsurlarla, önemli oranda yetişmiş ordu komutaları mağdur edildi. Hatta bunların bazıları da öldüler. Bu mağduriyetler ve düzmece davaların aktörlerini, şimdi meslekten ihraç ettiniz. Ancak bu yapılan operasyon sizce yeterli midir bir düşünün bakalım. Bana kalırsa, yeterli değildir. Bu uygulamada şu ana kadar kimsenin dile getirmediği bir husus vardır ki, işte bunun telafisi ile devletin bu cemaat veya terör örgütü ile yüzleştiği kabul edilebilir.

Adalet sisteminin için sızmış olan bu düşman unsurların, tümü dava dosyalarında yanlı ve bir ideolojiye bağlı kalarak karar verdikleri kesinlikle inkâr edilemez bir olgudur.

Bu nedenle, sadece bu düşman odakların adalet sisteminden uzaklaştırılması yeterli değildir. Önemli olan bu hâkim ve savcıların tüm dava dosyalarında vermiş oldukları kararlar ile yapılmış olan soruşturmaların da yok hükmünde olması gereklidir.

Bir taraftan hâkim ve savcılar terör örgütü üyesi olmak nedeniyle meslekten ihraç edilirken, onların vermiş olduğu kararların uygulamada kalması sizce bir paradoks değilimdir.
15 Temmuz’dan günümüze gelinceye kadar FETÖ silahlı terör örgütü ile ilgili olanların pasifize edildiğini çeşitli verilerle kamuoyuna yansıtıyorsunuz.
Sizce bu gerçekleri yansıtıyor mu ?

Tüm bu olaylar gerçekleşirken hiçbir siyasi kişi, yöneticinin veya parlamenterin bu örgüte yakın olmadığını düşünüyorsanız tamamen yanılıyorsunuz diye değerlendiriyorum. Çünkü bu düşman sızmaları gerçekleşirken siyasilerin katkısı olmadan bu noktaya gelinceye kadar geçen süreç önemlidir.

Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,
Ekte, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapmış olduğum müracaatımın bilginiz olması açısından bir nüshasını da sayın makamınıza iletiyorum. Konuya bu defa ciddi olarak eğilmeniz gereklidir diye düşünüyorum. Çünkü adalet sistemindeki bu yozlaşma giderilmeden devletin vasıflarının zedeleneceğini takdir edersiniz diye düşünmek istiyorum. Unutmayınız ki ülkemizin adalet sistemindeki yozlaşmayı düzeltip bağımsız ve objektif bir yargı sistematiği tesis etmekten başka bir çıkar yolu yoktur. Gelişen olaylar bunu göstermiştir ki yozlaşmamış ve bağımsız bir adalet mekanizması günü geldiğinde ülke içerisinde yaşayan her kişiye gerekli olabilecektir.

Saygılarımla.

Tayfun Gözüm

Diğer Yazarlar