Gıda zincirinin yeniden tasarlanmasına yönelik ortak vizyon ve strateji geliştirilmesi hedefiyle bu yıl 11’incisi düzenlenen ve ‘Gıdanın Geleceği için Dönüşüm’ temasını ele alan Sürdürülebilir Gıda Zirvesi, İstanbul’da başladı. Daha adil, dayanıklı ve sağlıklı bir gıda sistemi için fikirlerin, iş birliklerinin ve inovasyonun gündeme taşındığı zirvede; akademi, finans, sanayi, iş dünyası, medya, KOBİ’ler ve STK’lar da dahil olmak üzere sektörün tüm paydaşları bir araya geldi.
11. Sürdürülebilir Gıda Zirvesi’nin açılış konuşmasını yapan Türkiye Gıda Sanayii İşverenleri Sendikası (TÜGİS) Başkanı Kaan Sidar, “Dünya bugün yeterince gıda üretiyor; buna rağmen her 9 insandan 1’i hâlâ aç. Bu tablo, gıda sisteminin nasıl işlediğini yeniden düşünmeyi zorunlu kılıyor. Dünya nüfusu 10 milyara yaklaşırken daha az su, daha sınırlı toprak ve daha fazla riskle yaşayacağız. Üstelik küresel sera gazı salınımlarının yaklaşık yüzde 30’u gıda sistemlerinden geliyor. Dolayısıyla iklim gündemini gıda gündeminden ayrı düşünemeyiz. Bugün tarımda çalışan her 4 kişiden 1’i kayıt dışı; buna karşılık tarım teknolojilerine yapılan yatırımlar son 10 yılda 4 kat arttı. Bir yanda imkan ve teknoloji varken, diğer yanda eşitsizlikler söz konusu. Ayrıca dünyada üretilen her 3 gıdadan 1’i çöpe gidiyor, bu durumun ekonomik karşılığı yaklaşık 1 trilyon dolar, iklimsel karşılığıysa her yıl 3 milyar ton karbon salımı. Bu yüzden israfı bir yönetim başlığı olarak ele alıyoruz” diye konuştu.
“Rejeneratif tarımı, döngüsel ekonomiyi ve dijitalleşmeyi gündeme taşıyoruz” diyen Kaan Sidar, “Çünkü sağlıklı toprak verimi yüzde 20’ye kadar artırabiliyor, doğru veriyle çalışan çiftçi aynı tarladan yüzde 15–20 daha fazla verim alabiliyor. Sektörün değerli temsilcilerinin katkılarıyla şekillenen Sürdürülebilir Gıda Zirvesi’nden çıkan fikirler raporlarda kalmayacak; sahaya inecek. Çünkü gıdayı doğru yönetirsek, geleceği de yönetiriz” dedi.

“Söylemden eyleme geçmek zorundayız”
Sürdürülebilirlik Akademisi Başkanı Murat Sungur Bursa ise “İş dünyası bir dönem sürdürülebilirliğin izleyicisi konumundaydı; bu yaklaşımı kendi iç yönetimine yansıtamıyordu. Akademimiz iş dünyasında söylemden eyleme uzanan bir çizgide değişim ve dönüşüm yaratmak hedefiyle ortaya çıktı. Bu kapsamda paydaşlarımızla birlikte gıdanın sürdürülebilirliğini insan varlığının sürdürülebilirliğiyle birlikte ele alıyor, söylemden eyleme geçmek zorunda olduğumuzu hatırlatıyoruz” ifadelerini kullandı.
“2025 yılında 1,2 milyon gıda işletmesini denetledik”
Açılış konuşmacısı olarak söz alan Tarım Orman Bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel Müdürü Ersin Dilber, “2025 yılı içinde yaklaşık 1,2 milyon denetim yaptık; uygunsuzluk tespit edilen yaklaşık 29 bin işletme için toplamda yaklaşık 2,5 milyar TL idari para cezası uyguladık, 540 işletme hakkında da savcılığa suç duyurusunda bulunduk. Taklit ve tağşişle mücadelede denetim sonuçlarını şeffaf biçimde paylaşmayı temel ilke olarak görüyoruz. Kurduğumuz sistemle 2 bin 300’ün üzerinde ürünü kamuoyuna duyurduk. Laboratuvar altyapımızda 41’i kamuya ait olmak üzere 138 gıda kontrol laboratuvarında yılda 1 milyonun üzerinde numune çalışılıyor” dedi. Gelecek döneme ilişkin de konuşan Dilber, “Kamerayla denetim, risk bazlı ve veri temelli denetim modelleri ve kalıntı eylem planının yanı sıra pestisit kullanımında yeni kısıtlamaları hayata geçirmeyi hedefliyoruz” diye konuştu.

“700 milyon insan açlıkla karşı karşıya”
Eski Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı ve TARPOL (Tarımsal Strateji ve Politika Geliştirme Merkezi) Yönetim Kurulu Başkanı Mehdi Eker ise “Karşı karşıya olduğumuz küresel ve bölgesel sorunlar, artık ‘kriz ötesi’ bir aşamaya yaklaştığımızı gösteriyor. Bu yüzden temenniyle yetinmeyen, pratik öneriler üreten bir anlayış inşa etmeliyiz. Son iki yüz yılda egemen olan yaklaşım dünyamızı oldukça zorladı. Doğal kaynakları aşındıran bu tabloya karşı doğru tahlil ve acil eylem gerektiren bir döneme girdik” dedi.
Dünyanın insanlığın ihtiyaçlarını karşılayacak kaynağa sahip olduğunu hatırlatan Eker, asıl sorunun ihtirasların frenlenmesinde olduğunu vurgulayarak, “Açlık, obezite ve israfın aynı anda büyüdüğü bir dünyada, üretilen gıdanın üçte birinin israf edilmesi kabul edilemez. Yaklaşık 700 milyon insan açlıkla karşı karşıya; obez sayısı 1,2 milyarı aşıyor. Ülkemizde de israfın kişi başına 102 kg düzeyinde olduğu ifade ediliyor. Bu tabloyu ancak paydaşların eşgüdüm içinde çalıştığı, koordinasyon–operasyon–iletişimi birlikte kuran yeni bir sistem yaklaşımıyla tersine çevirebiliriz” ifadelerini kullandı.
İsrafsız şirket vurgusu
Ülker CEO’su Özgür Kölükfakı ise israfsız şirketin önemine değinerek; “Sürdürülebilirlik bizim için çevreye, topluma ve ekonomiye aynı anda değer katmak, fayda sağlamak demek. Üretimden tedarik zincirine, Ar-Ge’den ambalaj tasarımlarına kadar her alanda bu anlayışla hareket ediyoruz. 2014’ten bu yana karbon salım artışı olmadan büyürken, kaynakları en verimli şekilde kullanıyor, doğaya ve insana saygılı üretim yapıyoruz. Fındıktan Fazlası, Buğdayda Onarıcı Tarım ve Kakaodan Fazlası projelerimizi geliştirerek sürdürülebilir tarımı desteklemeye devam ediyoruz. Ülker’de ‘İsrafsız Şirket’ kültürümüzle her lokmada mutluluk vermek için aralıksız çalışırken toplumsal etkimizi genişlettiğimiz, sürdürülebilirlik projelerimiz ve performansımızla kimseyi beklemeden dünyamızın yarınları için ürettiğimiz bir geleceğe hazırlanıyoruz” dedi.
