Canovate Group CFO’su-Ekonomist Mehlika Hediye Yıldırım, yüksek enflasyon, yüksek faiz ve durgunluk döneminde, işletmeleri koruyacak önemli tavsiyelerde bulundu. Bu yılın enflasyonun yüksek olup, yüksek faizi beraberinde getirdiği, özellikle seçim sonrası parasal sıkılaşmanın kemerleri daha çok sıkmak demek olacağını belirten Yıldırım, “Bizleri girişimsel risklerden alıkoyacağı, hala ekonomik, jeopolitik ve siyasi risklerin etkisini koruduğu ve en büyük pazarımız olan Avrupa’da resesyon etkilerinin görülmeye devam edeceğiz. Yani, çok iyi analiz edilip, hareket edilmesi gereken bir yıl olacak” dedi.
“Nakit akışını iyi yönetemeyen şirketler, darboğaza girebilir”
İşletmelerde nakit akışı yönetiminin önemine işaret eden Yıldırım, “Şirketler, karsızlıktan değil, ama nakit akışlarını iyi yönetemediği için çok büyük darboğaza girebilir ve hatta batabilirler maalesef. Hele de, yüksek faiz ve parasal sıkılaşmanın olduğu bu gibi dönemlerde anlık, saatlik, günlük olarak gelen, giden bedellerin gözden geçirilmesi, sabit gelir-gider kalemlerinin tek tek irdelenmesi ve nakit akışın dinamik yönetimi önemlidir. Kısaca, Nakit akışı, günümüzdeki gibi çalkantılı ortamlarda yeri geldiğinde anlık takip edilmesi gereken bir olgudur. Doğru sipariş ile başlayan yolculukta; doğru üretimi sağlamak için doğru stok yönetimi ve akabinde doğru teslimat sonrası, tahsilatın en kısa sürede yapılabilmesi, şirketin eşzamanlı olarak piyasa borçlarından faydalanması, likit kalınabilmesi ve işletme sermayesi finansmanına en az ihtiyaç duyulması bakımından için çok önemli” diye konuştu.
“Yurt içi satışlarda dövize endeksli olmalı”
Dolarize olmuş bu piyasanın dinamiklerini iyi okumanın önemine değinen Yıldırım, “Enerji ve hammadde giderlerinin bu kadar dolarize olduğu bur ortamda yüksek cari açık etkisini bertaraf etmek için de ihracata ağırlık vermek ve hatta yurtiçi satışların, doğal hedging yapabilmek adına, döviz ve dövize endeksli olması da önemli. Burada dikkat edilmesi gereken ana hususlardan biri de yerine koyma maliyetlerinin yüksekliği. Kurdaki artışın maliyete olan geçişkenliği yadsınamayacağı için döviz yönetimi en az nakit akış yönetimi kadar dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta. Bu noktada, yüksek enflasyon ortamı, özellikle son dönemde döviz bazlı mali tablolar üzerinden takip etme gerekliliğini de getirmiş olup, enflasyon muhasebesi bilançolarda yerleşene kadar bu şekilde takip edilmesi reel anlamda getiriyi algılamak için elzem oluyor” ifadelerini kullandı.
Ön ödemeli ve kısa sürede nakde dönüşen satışlar önem kazandı
Nakit akışının etkin yönetimine ilişkin önemli tavsiyelerde bulunan Yıldırım, “İşletme sermayesi sağlamak ve dolayısıyla nakit akışın etkin yönetimi için, ön ödemeli ve kısa sürede nakde dönüşen satışların beraberinde, en uygun vade ve koşullarda tedarikçiden yapılan alımlar ve bu mamül ve malzemelerin en kısa sürede üretime dönüşerek, etkin satışın optimal döngüde tamamlanması, ana denklemi oluşturuyor. Günümüzdeki gibi yüksek faiz ortamında maliyetlerimizi düşürüp, en optimal fiyatla satışlarımızın devamlılığını sağlayabilmek adına, sektörümüz baz alındığında alacak tahsil süresinde ana hedefimiz vadelerimizi min bir ay daha kısaltmak yönünde olmalıdır. Doğru finansal yapı ile gelen doğru sipariş, bu siparişin getirdiği en yüksek karlı ve kısa vadeli tahsilat ve en uygun maliyeti beraberinde getiren en uzun vadeli tedarik, kendi içsel verim oranlarına göre değerlendirilen ve karar verilen projeler işletme sermayesi yönetimi için ideal” şeklinde konuştu.