Su tutumluluğu için geçenlerde bir yazı yazmıştık. Eskiden, ilkokullarda “Yerli Malı ve Tutum Haftası” kutlanırdı. Tutum sözcüğü, yabancı kaynaklı tasarruf ya da ekonomi sözcüğü yerine kullanırdık. Hoş gerçekten günümüzde ne kadar kullanılıyor bilemiyoruz ya, neyse.
Doğal olarak yaz sıcaklarının artışı ile öyle bir yazıyı yazdık. Çimenleri sulamama ile ilgili yazınca ise şimşekleri üzerimize çektik. Hoş bir okurumuz, Yonca Valin çim ekmeyi “monokültür” ya da diğer deyişle tek cins ekim olarak tanımlamayı hiç aklına getirmediğini yazmış. Bu nedenle yazdıklarımızı bir daha düşünmek istediğini ayrıca söylemiş.
Diğer tepki çeken konu çimlerin biçilme boyu oldu. Bizim önerdiğimiz uzunluk 8 ya da 10 cm. etrafında dolanıyor. Karşı durumda diğer deyişle çim biçme makinesini çok aşağıdan ayarlamak ve çimleri çok kısa kesmek toprağı güneş ışınları karşısında korunmasız duruma getirir. İş bu kadarla da bitmez. Böylece, toprağın suyunun buharlaşması kolaylaşır ve rüzgar yoluyla oluşabilecek aşınmaya yani erozyona karşı korunmasız hale gelir.
Aynı zamanda güneş ışınları ile dünyamıza gelen ultraviyole ya da mor ötesi ışınlar, toprakta yaşayan bir yığın bakteriyi, daha geniş bir şekilde söylersek mikroorganizmayı öldürür. Sonuç olarak çimeninizi hava değişimleri karşısında daha korumasız, savunmasız duruma getirir.
Geçen hafta da bahsetmiştik, yazın ortasında çimenin yer yer sararması kadar doğal bir şey yok. Fırsatlar el verir de yolunuz Los Angeles’e, Hollywood’a düşerse çimleri sulamak yerine yokluktan sararmış otları yeşil boya püskürterek boyamayı yeğlediklerini şaşırarak göreceksiniz.
Çim tohumlarını ekerken aralara biraz yonca tohumu da atabilirseniz havadaki azotu tuttukları için toprak için dolayısı ile çim için de besleyici olacaktır. Ne de olsa çimlerin çiçek ve yemiş vermelerini bekleyemeyeceğimiz için azot en önemli gübre çeşididir. Ayrıca, yoncaların güç sarardığını da aklımızda tutmakta fayda vardır. Biliyorsunuz yoncalar, “Fabaceae” ailesinin yani baklagillerin bir ferdidir.
Gelecek haftalarda yazılarımıza konu edeceğimiz önemli bir konu daha bulunuyor. Çim yerine ne ekebiliriz? Çim yerine pekiyi ala güneşli yerlerde “Phyla nodiflora” (filya, kurbağa meyvesi), ya da gölgeli bahçe köşelerinde “Dichondra repens”(fare kulağı, kundura çimi) kullanılabilir. Yalnız bu bitkiler üzerlerinde tepinmeye, futbol oynamaya pek elverişli değildir. Daha da önemlisi aralarında ayrık otlarının yeşermesine olanak veriyorlar.
Geçen yıllarda çok meth ettiğimiz Madagaskar çimi diğer adıyla Maskareyn çimi (Zoysia tenuifolia) istediğimiz gelişimi pek gösteremedi. Yalnız 4 ya da 5 adet alt türü saptandığından şayet ekerseniz alt türlere dikkat etmenizi öğütleyelim.
Yazımızı burada bırakalım isterseniz. Yoksa çim yerine ekilebilecek tohum seçeneklerine ister istemez bir giriş yapacağız. Dolayısı ile yazıyı uzatacağından konuyu önümüzdeki haftalara bırakmakta fayda var.
Bu hafta bakalım destekçilerimiz bize hangi fotoğrafları yollamışlar. Önce gazetede görebileceğiniz Kanada VanDusen Botanik Bahçesinden Serpil Üçok kardeşimizin bize yolladığı, ananas ile ilgisi olmayan bir yaz yumrusu ananas çiçeği (Eucomis bicolor) fotoğrafı ile başlayalım isterseniz.
Arkasından, Serpil kardeşimiz aynı bahçeden değişik bir ortancayı bizimle paylaşmış: Hydrangea macrophyllla “Kompeito”. Bunlara ek olarak gün ortasında sulanan çimenleri protesto etmek için bir fotoğraf yayınlayalım dedik ama dikkatinizi çektiyse Belediyemiz çimenleri dipten hiç olmazsa kesmiyor.
Son olarak Fadime Can hocamız yetiştirdiği “Zinnia” (Kirli hanım çiçeği) fotoğraflarından bir demet yollamış. Her iki bitkisever kardeşimize de fotoğraflar için çok teşekkür ediyoruz.
Keyifli Bahçeler…
