Türkiye’deki iş gücünün nabzını tutan insan kaynakları (İK) yazılımı İdenfit, trend raporları serisine yenisini ekledi. Bütüncül insan kaynakları yazılımı, bir yıl boyunca 15 farklı sektördeki x, y ve z kuşaklarından çalışanlarla gerçekleştirdiği araştırmanın sonuçlarını paylaştığı Kuşakların İşgücüne Etkisi Raporu’nu yayımladı. Farklı jenerasyonların, yapay zekâ başta olmak üzere teknolojiyi kullanma alışkanlıklarını ve işten ayrılma eğilimlerini gösteren raporda, dijitalin elçisi konumundaki z kuşağı bireyler, en sık iş değiştiren kuşak oldu. Kuşakların İşgücüne Etkisi Raporu’na göre, z kuşağı, bir işte ortalama 7 ay kalarak ‘iş değiştiren nesil’ unvanını alıyor. Bu oran, y kuşağında 1,5 yıla, x kuşağında ise 2 yıla kadar çıkıyor. Özellikle ağustos-ekim aylarında yoğun bir ayrılık trendi sergileyen z kuşağı, yüzde 35 ile en yüksek istifa oranına sahipken; y kuşağı eylül-aralık döneminde iş değiştirme eğilimi gösteriyor.
Rapora göre, Türkiye’nin işgücü piyasası, çarpıcı bir demografik dönüşüm yaşıyor. Z kuşağında üniversite mezuniyet oranı yüzde 57 oldu. Kadın çalışan oranı da yüzde 39’la tüm jenerasyonları geride bırakarak zirveye yerleşti. Araştırmaya katılan her 3 kişiden biri erkek olurken, kadınların işgücüne katılım oranı x kuşağında yüzde 32, y de ise yüzde 35 bandında kalıyor. Yeni neslin eğitim seviyesi ve kadın istihdamındaki bu yükseliş, iş hayatına atılan z kuşağının, yüzde 49’u ilkokul mezunu olan x kuşağından ne denli farklı bir tablo çizdiğini gözler önüne seriyor. Araştırmaya göre dijital dünyanın kalbi de kuşaklar arasında farklı ritimlerle atıyor. z kuşağı, yüzde 26’lık yapay zekâ kullanım oranıyla dijital dönüşümün öncüsü olurken, y kuşağının yüzde 21 ve x kuşağının ise yalnızca yüzde 8’de kalması, yaş grupları arasındaki teknolojik uçurumu gösteriyor.
“İK stratejisi güncellenmeli”
Söz konusu verilerin, şirketlerin İK stratejilerini ve kültürel yaklaşımlarını gözden geçirmesi gerektiğine işaret ettiğini belirten İdenfit CEO’su Nazım Onur Bayındır, şu ifadeleri kullandı: “Şirketlerin, bu yeni demografik yapıya uyum sağlamak için İK stratejilerini, liderlik yaklaşımlarını ve kurum kültürlerini güncellemesi gerekiyor. Bu genç ve eğitimli neslin yeteneklerini koruyacak, onlara ilham verecek ve gelişimlerine yatırım yapacak çözümler üretmek, artık bir tercih değil, sürdürülebilir başarı için zorunluluk haline geliyor. Öte yandan farklı eğitim ve deneyim yolculukları yapmış kuşakların birlikte uyumla çalışabilecekleri zemini hazırlamak, sadece bugünün değil, yarının da anahtarı oluyor. Çünkü artık sadece yaş değil, teknoloji de iş dünyasındaki dinamikleri doğrudan etkiliyor.”
Bayındır, işyerine yüksek bağlılık ve istikrarı ile bilinen x kuşağının aksine, y ve z kuşaklarının elde tutulması için izlenmesi gereken adımları açıklayarak, yeni neslin çalıştıkları şirketlerden öğrenme ve gelişim fırsatları talep ettiğini belirtti. İşverenlerin sadece rekabetçi ücret ve yan haklar sunmasının yeterli olmadığını ifade eden Bayındır, “Artık, esnek çalışma modelleriyle desteklenen teknoloji odaklı ortamlar yaratmak, anlamlı projelerle çalışanların amacını beslemek ve şeffaf bir iletişim kültürü kurmak kritik önem taşıyor. Mentorluk programlarıyla genç yeteneklere rehberlik etmek ve kısa vadeli deneyimlere değer vermek, bu kuşakların kuruma olan bağlılığını güçlendiriyor. Bu bütüncül yaklaşım, yalnızca işgücü sirkülasyonunu azaltmakla kalmıyor. Aynı zamanda sadık, motive ve üreten bir işgücü oluşturmanın anahtarını da sunuyor” şeklinde konuştu.