Cumartesi, Temmuz 27, 2024

İzmirli ‘Demir Lady’nin hedefi; bir IronMan zaferi daha

demir lady ipek tosun

İzmir Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Kulübü’nün geçtiğimiz hafta sonu İtalya’da yapılan ‘Ironman 70.3’te 25-29 yaş kategorisinde birinci olan ‘Demir Lady’ lakaplı triatlon sporcusu İpek Öztosun, elde ettiği birincilik ve kariyeri ile ilgili bilinmeyenleri anlattı. Milli Takım atleti olmasının yanı sıra lisede matematik öğretmenliği de yapan 29 yaşındaki Öztosun, kariyerinde bir IronMan zaferi hedeflediğini aktararak, çalışmalarına aralıksız devam ettiğini söyledi.


“Triatlon branşı ile 16 yaşında tanıştım”

Spora ilkokul zamanında yüzme ile başladığını söyleyen Öztosun, “Yüzmeyi sevip gelişim göstermemle, antrenman sayım arttı. Yüzme branşında İzmir çevresindeki çeşitli yarışlara katıldım. Daha sonra bölgesel liglerde derece yapmaya başladım ve biraz daha uzun mesafe yüzme branşına yöneldim. Sprint yeteneğimden ziyade dayanıklılık özelliğim daha fazlaydı. Uzun mesafe yüzerken de çalıştığım havuzda bizimle beraber antrenman yapan triatlon takımı vardı, onlarla tanıştım ve 16 yaşında diğer takıma geçtim” dedi. Bisikletle geç tanıştığını ifade eden Öztosun, “Triatlonun bisiklet aşaması başlangıçta beni zorlamıştı, bende soru işareti oluşturuyordu ama hemen bir kış sezonu içerisinde bisiklet alarak ertesi yaz yarışlara katılmaya başladım. Bisiklet sürme konusunda hiç merakım olmadığı için yarışlara başlarken kendimle ilgili tereddütlerim vardı. İlk yarışlarda bir an önce bisikletten inerek kendime güvendiğim koşuya geçmeye çalışıyordum. Triatlon yarışlarındaki ilk sene benim için tecrübe etme, triatlonu tanıma ve öğrenme senesi oldu. İkinci seneden sonra da triatlonda milli takım kamplarına dahil oldum ve uluslararası yarışmalara katılmaya başladım” diye konuştu.


“Kariyerimde 6 Balkan, 1 tane de Avrupa Kupası madalyam var”

Triatlon kategorisinde yarışmaya 16 yaşında başladığını aktaran Öztosun, “Gençler kategorisinde milli takıma seçilince de sırası ile ilk olarak Balkan Şampiyonası’na katılma hakkı elde ettim. Balkan Şampiyonası’ndan sonra Avrupa kupalarına gitmeye başladım. Çok sayıda Avrupa kupasında start aldım ve bunlardan bir tanesi Türkiye’de İstanbul’da yapılan bir Avrupa kupasıydı ve ben o yarışmada gençler kategorisinde 2’nci oldum. Bu, Türkiye adına alınmış ilk uluslararası madalya niteliğinde bir başarıydı” ifadelerini kullandı. O yarışmadaki başarının ardından dünya şampiyonasına gitmeye hak kazandığını belirten Öztosun, “Dünya şampiyonasında triatlon branşında yarışan tek kadın triatlet, halen daha benim. Daha sonra elitler kategorisine geçtim. Elitler kategorisi olimpiyat için yarışan atletlerin olduğu kategori. Elitlerde de Avrupa ve dünya şampiyonalarına, dünya kupalarına katıldım ve 2015’te ilk defa yapılan Avrupa Oyunları’na milli takımla katılma hakkı elde ettim. Orada, 2 kadın 1 erkek olmak üzere 3 Türk yarıştık. Daha sonra Akdeniz Oyunları’na katıldım. Kariyerimde 6 Balkan madalyası, 1 tane de Avrupa Kupası madalyası var” dedi.


“Kariyerim 2020’den sonra IronMan’a yöneldi”

Milli Takım kadrosunda katıldığı turnuvaların ardından pandemi döneminde kariyerinin değiştiğini aktaran Öztosun, “2020’den beri, daha uzun mesafeye sahip IronMan’a yönelmeye başladım. Kesinlikle unutmadığım bir yarış olduğu için 2013 yılında İstanbul’da yapılan Avrupa Kupası, kariyerimin hiç unutamayacağım bir günüydü, çünkü başlarken hayalini bile kuramadığım bir yerdeydim, o yarışta gençler kategorisinde Avrupa 2’ncisi olmuştum. 3 Balkan şampiyonluğum, 2 Balkan ikinciliğim ve 1 de Balkan üçüncülüğüm var. Elitler kategorisinde gelişim göstermeye devam ettim. Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nin desteklediği sporculardan biri olarak bir sene de olimpiyat kadrosundaydım. Avrupa kupalarında ilk 10’da ya da ilk 5’te bulunma başarısı gösterdim ama 2016 Rio Olimpiyatları’na gitmek için yeterli olmadı” dedi. İlk IronMan yarışına, hazırlıksız çıktığını kaydeden Öztosun, “Tamamen tecrübe olması için katıldığım bir yarış oldu ve yaş grubumda 1’incilik elde ettim, genel klasmanda da 4’üncü oldum. Benim için hiç beklemediğim bir başarıydı. 2018’in ardından hep IronMan’in içerisinde kaldım. IronMan’de takım yarışlarına da katıldım. Takım içerisinde 1 ya da 2 branş yaptım. Daha sonra 2020’de, pandemi senesinde havuzlar kapalıydı ve toplu olarak antrenman yapamadık öyle olunca tek başıma çok fazla antrenman yaptım. Pandemi, benim uzun mesafe dayanıklılığım konusunda faydalı oldu” diye konuştu.

2020’den sonra Milli Takım adına yarışmadığını söyleyen Öztosun, durumla ilgili olarak “Milli Takım’da yer alırken IronMan’e katılırsan, dereceye girsen bile kürsüye çıkmana izin vermiyorlar ve derece olarak senin arkanda kalanı kürsüye çıkartıyorlar. Bu nedenle Elitler kategorisinde değilim ve 2020’den beri Triatlon Federasyonu’nun tüm yarışlarına ‘yaş grubu’ adı altında katılıyorum” açıklamasında bulundu.


“Triatlon ve IronMan aynı branşlar olarak görülse de farklı stratejilere sahip”

Triatlon ve IronMan’in yüzme, bisiklet ve koşu bölümlerinde çok farklı antrenman ve yarış stratejisi içerdiğinin altını çizen Öztosun, “Triatlon daha kısa mesafede yapılan bir branş, bin 500 metre yüzme, 40 kilometre bisiklet ve 10 kilometre de koşu etaplarına sahip, yaklaşık 2 saat civarı sürüyor. Bazı kuralları IronMan’den daha farklı. Ben, IronMan’in ‘half IronMan’ formatında 70.3 mil mesafe yaptım. Bu da Bin 900 metre yüzme, 90 kilometre bisiklet ve 21 kilometre koşudan oluşuyor ve bu da yaklaşık 4 buçuk-5 saat sürüyor. O nedenle antrenman içerikleri tamamen farklı. Kısa mesafe yarışırken triatlonda hata yapma toleransını biraz daha az oluyor, çünkü en ufak bir hata sonucunda sıralamanız en geriye gidebiliyor. Triatlonda bisikletle gruptan koparsan sıralamada çok geride kalabiliyorsun veya koşu bölümüne çok yıpranmış, daha yorgun başlayabiliyorsun ama IronMan’de zaten tek başına bisiklet sürmek zorundasın. O nedenle çoğu şey tamamen senin elinde, gücünü daha idareli kullanmak zorundasın. Bu nedenle ikisi de birbirinden çok farklı, ikisi de kendi içerisinde zor” diye konuştu.  Öztosun, IronMan’de kural olarak grup halinde sürmenin yasak olduğunu vurgulayarak, “Herkes tek başına, kendi gücü ile yarışıyor. Bu nedenle herkes daha eşit şartlarda yarışmış oluyor. Triatlonda yüzme ve bisiklet antrenmanı yapmak çok önemli ama IronMan’de aslında yüzme, yarışmanın sadece yüzde 10’u. Biraz daha önemli olan kısım bisiklet ve koşu çünkü yarışın yüzde 90’ı süre olarak bisiklet ve koşu üzerinde geçiyor. Triatlon sporcuları takım halinde antrenman yapıyor, IronMan biraz daha bireysellik istiyor” ifadelerini kullandı.

Öztosun, çoğu yarışın son yarım saatinde, aklından hep ‘keşke triatlona girmeseydim’ düşüncesi geçtiğini belirterek, “Özellikle yorgunken beyin sizi sürekli demotive ediyor. Son yarım saat oradaki bitiş çizgisinin hayali ile koşuyorum bir yandan da çok yorgun olduğum için ‘bu son yarışım, bir daha bu işi yapmayacağım’ dediğim çok oluyor çünkü 4 buçuk saat geçmiş oluyor ve o yarım saat bir türlü bitmek bilmiyor”  ifadelerini kullandı.

Yaklaşık 20 yıldır spora hiç ara vermeden devam ettiğini sözlerine ekleyen Öztosun, hep sporun içerisinde olması nedeni ile, hep disiplinli, planlı ve programlı bir hayatı olduğunu söyledi.


“Matematik öğretmenliğini severek yapıyorum”

Lise zamanında akademik anlamda iyi bir öğrenci olduğunu aktaran Öztosun, “Bu nedenle üniversitede Beden Eğitimi bölümüne yönelmeyi düşünmedim, matematik bölümünü tercih ettim çünkü triatlonda olduğu gibi matematiğe de aynı şekilde ilgim vardı, en başarılı dersim matematikti” diye konuştu. Yaşar Üniversitesi’nde tam burslu olarak eğitim aldım. Geçen 5 yılın ardından öğretmenliğe başladım. Bunda çocukları çok sevmem ve bildiğim şeyleri başkalarına öğretme isteğim etkili oldu, şu anda da 6’ncı yılımda da öğretmenliğe severek devam ediyorum” değerlendirmesinde bulundu.


“Uluslararası yarışmalara katılırken sponsorlara ihtiyacımız oluyor”

IronMan maddi olarak çok ağır bir spor organizasyonu ifade eden Öztosun, “Yüzme ve koşu malzemeleri bisiklete göre biraz daha uzun süreli kullanılabiliyor ya da daha kolay elde edilebilir olabiliyor ama IronMan’de bisiklet çok önemli bir branş ve en büyük yatırımı bisiklete yapmaya çalışıyoruz. Ülke şartlarında ekipman sahibi olmakta zorlanıyoruz hem malzeme tedariği hem de uluslararası bir yarışmaya katılma noktasında sponsorlara çok ihtiyacımız oluyor” dedi. Son zamanlarda triatlon ve IronMan’e olan ilgi arttığını söyleyen Öztosun, “Henüz yeterli seviyede değil.  Yarışlarda kullandığım bisikletin markası benim ürün sponsorum, saat, kask, ayakkabı gibi bisiklet ekipmanlarımı sağlayan sponsorum var.  Maddi anlamda en büyük destek aileme ait oluyor” ifadelerini kullandı.

ironman ipek öztosun

“IronMan’de 25-29’daki son senemde sampiyonluk kazandım”

IronMan’de ilk hedefinin finish çizgisinden geçmek olduğunu belirten Öztosun, “Yarışmaya katılmak çok büyük bir gurur, kürsüye çıktığınız an yarışmadaki o bütün mücadeleyi unutmuş oluyorsunuz, kürsüye çıktığınız an bacaklardaki ve kollardaki bütün yorgunluk unutuluyor. Sanki o gün hiç yarışmamış gibi mutlu oluyorsunuz” dedi.

IronMan’de herhangi bir para ödülü, hediye, sponsorluk gibi karşılık olmadığını vurgulayan Öztosun, “Yarışmaya tamamen kendinizi tatmin etmek için katılıyorsunuz. Mümkün olan en kısa sürede bitirmek ya da ilk 5’te ilk 3’te olmak gibi hedefi gerçekleştirmek için çalışıyorsunuz. Tabi ki dereceye girdiğin zaman sponsorların ve markaların dikkatini çekmeyi başarabilirsiniz, daha sonra dolaylı yoldan bir avantaja dönüşebiliyor. Derece yapan katılımcılar, organizasyon sonunda ise bir madalya ya da plaket ile onurlandırılıyor” ifadelerini kullandı. Bu sene IronMan’e 2 kez katılma şansı olduğunu söyleyen Öztosun, “2’sinde de podyumda yer aldım. IronMan kategorileri 18 yaşından başlıyor 5’er yaşlardan oluşan kategorilerde yarışlar yapılıyor. 18-23, 24-29, 30-34 ve 35-39 gibi yaş gruplarında katılım sağlanıyor. 25-29’daki son senemde şampiyonluk kazandım. Ekim’de Türkiye’de yapılacak yarışa da katılıp birinci olmak istiyorum” diye konuştu.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
İLGİLİ HABERLER

GÜNDEM